"34. Bölüm"

2.8K 173 13
                                    

Günlerdir sabah erkenden mesaiye başlayan Şenol günün ilk randevusunu beklerken Ali'yi karşısında görmeyi beklemiyordu. Kapının önüne siper olup onu dışarıda tutmaya çalışırken de bu şaşkınlığını dile getirdi.

"Hop! Senin ne işin var burada?"

Ali, bu şaşkınlığa tezat bir sakinlikle cevap verdi.

"Çalışmaya geldim."

"Ne? Yok artık! Hadi doğru eve!"

"Burası benim dükkânım, buraya ne zaman, nasıl geleceğimi sana sormayacağım Şenol çekil!"

Şenol bu cevabı pek de ciddiye almadı. Alınmadı da... Ali'yi yıllardır tanıyordu ve ne söylerse söylesin içinde art niyet olmadığını biliyordu.

"Tabii ki sormayacaksın ama seni bu hâlde buraya sokamam."

"Ne varmış hâlimde? Aslan gibiyim ve işimi yapmak için deliriyorum."

"Ne mi var? Daha sargıların bile çıkmadı, bu ne acele?"

Ali, Şenol'un iri gövdesinden sıyrılmak için kapının önünde bir sağa bir sola gidip kendine boşluk arıyordu.

"Çıkmasın, onlar bana engel değil ki. Hadi, yol ver de geçeyim."

Şenol bu itirazlara idmanlıydı. Zırhını giyinmiş bir şövalye gibi kapının önünü kesti.

"Olmaz, asla izin vermem. Mısra sıkı sıkıya tembihledi. Nekahet dönemin bitmeden seni bu dükkândan içeri sokamam."

Ali bu muhabbetten sıkıldığını belirten bir bakış attı. "Abartma. Bak, yürüyebiliyorum, görüyorum ve hâlâ sağlam olan bir elim var." Ali, Şenol'un bir anlık boşluğundan faydalanıp bulduğu ilk aradan içeri sızdı.

"İnatçı herif! Kaburgandaki kırıklar ne olacak?"

Ali tişörtünü yukarı sıyırdı. "Korsem var."

"Sen bayağı bayağı her şeyi planlayıp gelmişsin."

"Evet, ne kadar iyi bir hastayım değil mi?"

"Bak onda hemfikiriz. Hastasın, hem de kafadan hasta!"

Ali koltuğa kurulup cebinden bir sigara çıkardı.

"Kahve var mı?"

"Var, olmaz mı?" Şenol arkasını döndüğünde gördüğü manzara karşısında dehşete kapıldı. "Manyak mısın oğlum sen, nefesin kıçından çıkıyor sen bir de sigara mı yakacaksın?"

Ali bezgin bir nefes alıp sigarasını yaktı.

"Yeter, sen de bir yandan boğma beni."

Şenol ne hâlin varsa gör der gibi omuzunu silkti.

"İşin doğrusu bu kadar erken sıkılacağını beklemiyordum."

Ali, gözlerini sıkıca kapatıp bu sözleri özümsemeye çalıştı.

"Ne saçmalıyorsun sen?"

Şenol miskin adımlarla kasaya doğru gidip oyalanacak bir şeyler aradı.

"Her şey o kadar hızlı oldu ki sıkıldın. Bu yüzden de kendine alan açmaya çalışıyorsun. Eski Ali gibi nefes almayı, başına buyruk hareket etmeyi ve kararları kendin vermeyi istiyorsun. Bu yüzden bulduğun ilk fırsatta buraya kaçtın..."

Ali bir anda bastıran sinir harbinin içinde buldu kendini. Elleri titriyor, göz kapakları esintiye kapılmış bir yaprak gibi hızla açılıp kapanıyordu.

"Bir dakika bir dakika! Söyler misin neymiş o hızlı olan?"

Ali'nin bu çıkışı Şenol'a düşüncelerinin doğru olduğunu kanıtladı. Sakinliğini muhafaza etmesi bu yüzdendi.

MASUM BİR BEBEK(Yeniden)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin