"Roze... O iyi değil."
Hıçkırıklarının arasından bu kadarını zor konuşabildi. Emma'nın yardımıyla Roze'u içeri taşıdılar.
"Şöyle yatıralım."
Emma hemen yatak odasından yastık ve battaniye aldı. Roze'un üzerini örttüler.
"Zeynep abla..."
Zeynep Roze'un kendine geldiğini görünce heyecan ve sevinç karışımı bir duygu içine girdi.
"Ben iyiyim, sadece uykum var."
İyi değildi, uykusu olduğundan değil kendine gelemediği için uyuyordu. Fakat Zeynep'i öyle seviyordu ki; beyni sürekli Zeynep'in üzgün olduğunu hatırlatıyordu ona. Bu sebeple kendini iki kelam edebilmek için zorladı.
"Uyu bi'tanem, ben yanındayım."
Yüreğindeki yük hafiflemiş, korkuları yavaş yavaş yüreğini terk etmişti.
"Bayan Emma size zahmet verdiğim için üzgünüm. Annem Zeyd ile alışverişe gitmiş olmalı, döndüğünde Roze'u odasına götüreceğiz."
Küçük bir kızı koltuğuna yatırdı diye neden bu kadar mahcup hissediyordu ki kendisini. Emma dışarıdan bakıldığında ketum bir insan olarak mı görünüyordu? Oysa oldukça güler yüzlü, insan sever bir insandı kendisi.
"Aa duymamış olayım Zeynep. Şu an tek önemli olan şey Roze'un iyi olması."
Roze'un yanı başına oturmuş, annesinin gelmesini bekliyordu. Bir yandan Roze'un daha iyi olması için dua ederken, diğer yandan diken üstünde oturuyordu. Çünkü üzerinde bir çift gözün olduğundan emindi. Emma mutfakta yarım kalan işlerini tamamlarken, Daniel masada oturmuş bakışlarının Zeynep'e kaymaması için büyük gayret sarf ediyordu. Daha önce bir kadından bakışlarını saklamak zorunda kalmamıştı, ama Zeynep'ten çekiniyordu. Neyse ki bu garip durum çok sürmemiş, kapı çalmıştı. Gelen Bay William'dı. Zeynep'i görünce kocaman tebessüm etti. Orta yaşlarının sonunda olmasına rağmen oldukça dinç bir adamdı. Bayan Emma ile oldukça uyumlu görünüyorlardı.
"Hoş geldin Zeynep..."
Başta Zeynep'ten çok haz etmese de şimdi Zeyd ve Roze'a yaptığı ablalığa bakınca, takdir ediyordu genç kızı.
Bir şeyler daha söyleyecekken koltuğa uzanmış Roze'u görünce sözleri dilinde asılı kaldı. Zeynep durumu kısaca açıkladığında Bay Will geçmiş olsun dileklerini sundu. Aradan çok vakit geçmemişti ki Nihal marketten dönmüştü. Bulundukları mevkide fazlasıyla market bulunuyordu fakat onlar şüpheli olması hasebiyle yalnızca helal sertifikalı ürünler tercih ediyorlardı. Bunun içinde biraz uzak mesafede olan markete gitmek zorundaydılar. Nihal bu durumdan şikâyetçi değildi, Zeyd ile yürüyüş yapmak oldukça eğlenceliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHİ 🧡🔸
SpiritualSiyahi bir Amerikan askerinin Türk bir kıza olan saplantılı aşkını okumak isterseniz, biz buralardayız. "Bu ateş bizi yakar Ay ışığı." 🌖 Zeynep, küçücük cüssesi ile yüksek bir dağ kadar kibirliydi. Kibirli ve ulaşılamaz. Bu dağ, otuzlu yaşlarının...