Bölüm 5: Kabusların geri dönüşü

6.3K 398 60
                                    

Yeni işe başlamak, nöbetlerden kurtulmuş olmak beni epeyce rahatlatmıştı. Kabuslarım birdenbire kesildi. Annemin stresten kabus gördüğüme dair inancı da kesinleşmiş oldu. Ben de öyle düşünmeye başladım. Zaten diğer türlüsünü düşünmek de beni korkutuyordu.

Yüksekten korkardım. Karanlıktan korkardım. Şimdi evde yalnız kalmaktan, duşa girmekten, tuvalete gitmekten bile korkar hale gelmiştim. Sadece karabasan, kabus bile olsa yaşadığım olay beni ciddi anlamda etkilemişti.

Yeni iş yerime alışmam iki hafta gibi bir süre aldı. Eski iş yerimden bana vaktiyle ödenmeyen maaş ve mesailerimi de alınca ekonomik olarak çok rahatladım. Çevreye olan borçlar da temizlenmişti. Şimdi tek sorunum sevgilimdi.

Sevgilimle uzak mesafe ilişkimiz pek de iyi gitmiyordu. Çocuk yanıma gelince süperdik, gidince başlıyordu kavga. Ben de ilişkimize ara verme kararı aldım. Bir süre hiç iletişim kurmadık. Ben aramadım, o da aramadı. Arada bir iki mesaj attık falan ama iyi misin? İyiyim. Bu kadar. Aşkından ölüp bittiğim çocukla bir tuhaf olmuştuk. Ama nedense ben bundan onun kadar rahatsız değildim. Hatta bence iyi bile olmuştu. Ciddi ciddi ayrılma fikrini kafama koymuştum.

Sonra bir gün aradı. Büyük bir kavga ettik. Kavganın sebebi de sudan bir şeydi ama bağırmaktan ağlamaktan boğazım acıdı. Resmen birbirimizi incitmek için karşılıklı savaş verdik. Ertesi gün bir baktım telefonumda bir mesaj. Kapıdayım diyordu.

Hiç üşenmemiş. Uçağa binmiş, sadece birkaç saat beni görmek için kalkıp gelmiş. İşten çıkana kadar kapının önünde beni bekledi. Sonra birlikte ir kafede oturduk ama o kavga eden biz değildik sanki. Onu görmüştüm ya, tüm sorunlarım bitmişti. Hayat bir kez daha mükemmel olmuştu falan.

Akşama yolcu ettim. O daha hava alanındayken tartışmaya başladık. Eve geçtim. Yatağımda onunla mesajlaşırken uyuyakaldım. Barışmıştık. Birbirimizi ne kadar özlediğimizden falan bahsediyorduk. Gözlerimi bir açtım. Karşımda yine o. Ama nasıl delirmiş. Bu onu ilk def bu kadar net görüşüm.

Korkudan nefes alamadım. Bana öyle büyük bir nefretle bakıyordu ki... O bakışları asla unutamam. Gözleri bir insanın gözlerinden çok daha iriydi. Yüzü bir insana ait olamayacak kadar uzundu. Kendisi de uzundu ama uzuvları orantısız bir şekilde uzundu. Ellerini hatırlıyorum. Uzunlardı. Parmakları ve tırnakları upuzundu. Bana nasıl bağırdı. Öyle bir bağırma yok. Sinirle onlarca cümleyi aynı anda söylüyordu. Tek bildiğim şey korktuğumdu. O bağırıyordu. Ben bağırıyordum. Yatağımın üzerine eğildi. Boynumu tuttu. Tırnakları etimi, damarlarımı geçip kemiğime kadar ilerledi. Kulağıma fısıldar gibi yaklaşıp sürekli bağırdı, bağırdı, bağırdı.

Ondan kurtulmak için her şeyi yaptım. Ağladım. Çığlık attım. Kollarımla, ellerimle kendimi korumaya çalıştım. Ne yaptımsa işe yaramıyordu. Aklıma dua okumak geldi. okudum. Defalarca, onlarca kez okudum. hiçbir işe yaramadı. Sonra kendime geldim. Yatakta oturmuştum. Annem ve kardeşim beni uyandırmaya çalışıyordu. Ben, bana sarılmış anneme vuruyordum. Çığlık atıyordum. Annemden hızla kurtulup kendimi geriye attım. Sırtımı yatak başlığına dayadım. Sık sık alıp verdiğim nefesler arasında odaya anneme, kardeşime ve kendime bakmaya başladım.

Onların söylediği hiçbir şeyi dinlemiyordum. Delirmiş gibiydim. Yataktan hızla kalkıp aynanın karşısına geçtim. Boynumu, göğsümü kontrol ettim. Tek bir çizik bile görsem Şero'nun geldiğinden, gerçek olduğundan emin olacaktım. Ama ortada hiçbir iz yoktu. 

Annem delirdiğimi falan sandı. Kardeşim koluma yapışıp gel seninle balkonda bir sigara içelim dedi. Geçtik yıldızları seyrederek odamın balkonunda birer sigara içtik. Ne gördüğümü sordu. Ben de en ufak ayrıntısına kadar anlattım. Neyse ki kardeşim karşısında görse korkmazdı böyle şeylerden. Etkilenmiyordu.

"Kanka siktir et. Korkuyorsun diye sana eziyet ediyorlar. Korkmazsan gelmezler," falan dedi. "En fazla ne yapabilirler ki? Yiyorsa bana gelsinler...."

"Sus be manyak," dedim tövbe ederken.

Mutfakta annemi yakaladım. "Anne kardeşimi başka odaya alın. Bu gördüğüm şey kabus falan değildi. Ben eminim. Benim yüzümden çocuğa da bir şey olacak. Korkuyorum," dedim.

Annem, "Saçmalama. Gerçekten olsa sadece korkutup gitmezler," dedi. Ama ertesi gün beni eniştemden duyduğu bir hocaya götürdü. Bundan önce nöroloji ve psikiyatriye falan da gitmiştim ama ilaçlar çözüm olmamıştı. Belki de bir hoca yardımcı olabilirdi. Ama şöyle de bir durum vardı. Ben artık o kadar da inançlı değildim. Dua okumam, yalvarışlarım hiç yardımcı olmamıştı. Hoca da yardımcı olmazdı. Düşüncem bu yöndeydi.



Dumansız AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin