Sigaramı içtikten sonra hiç uyuyamadım. Balkonda gökyüzünü izledim. İçimdeki o kötü hissin, rüyanın etkisinin geçmesini bekledim. Bir süre sonra kardeşlim yanıma geldi. O da kendi sigarasını yaktı. Balkonun kenarına oturdu.
"Napıyon kanka," dedi sigarasının dumanını üflerken.
"Bok gibiyim, çok uykum var, başım ağrıyor ama uyursam yeniden başıma üşüşecekler gibi hissediyorum," dedim.
"Ne görüyorsun ki sen? Anlat bakim," dedi.
Duraksadım. "Annem suya anlat dedi. Böyle çok dillendirmek iyi değil falan dedi. Sana anlatırsam sen de etkilenirsen? Musallat falan olurlarsa?"
"Sikeyim musallatını, bir bok olmaz. Dün gece ben de kabus gördüm. Bir şey olduğu yok," dedi.
"Oğlum ne gördün? Ne oldu?" dedim.
"Ya, bu amına koduklarım üstüme üstüme geliyordu. Sonra alakasız bir şekilde siyah köpekler geldi. Üzerime atıldı. Havladı. Kolumu ısırdı. Sonra da uyandım falan işte... Bi sikim olduğu yok."
"Yatakları değiştirdik ya, yatakta mı bir şey var acaba?" dedim.
"Ne bilim," dedi.
Gittik birlikte bazayı açtık. Yastık, yorgan kontrol ettik. Hiçbir şey bulamadık. Odamıza da kimsenin girdiği yoktu zaten.
"Ayarın bozuldu senin. O izlediğin salak diziler yüzünden oldu," dedi kardeşim.
"Lan fantastik diziden cinlenen başka tanıdığın var mı?" dedim.
"Sen ne görüyorsun ki?" dedi.
"Ben, bildiğin cinli filmin içindeki bir sahneyi yaşıyor gibiyim," diye anlatmaya başladım.
"Başlarda odanın köşesinde dikilip gözünü diken bir adam vardı"
"Bunlar küçük falan oluyor diyorlar. Öyle değil amına koyim. Askerdeyken nöbet kulübesine geliyorlardı, Dev gibi oluyorlar."
"Ne?" dedim. "Askerde gördün mü?"
"Sen hiç gerçekte gördün mü? Uyanıkken?" diye sordu. Sırıtıyordu. Hikaye anlatmayı severdi. Neşesi yerindeyse etrafındaki herkesi güldürürdü.
"Rüyamda gördüm deliriyorum, uyanıkken görsem tüm cinci hocaların kapısını çalmaya başlarım," dedim.
"Anlatim mi, altına sıçma sonra. Annem vurup bayıltır beni anlattığımı duyarsa. Zaten bu kabus meselesini de bizim cin filmleri izlememize bağladı. Beni şu arkadaki arsaya kadar uçurur bir koyarsa."
"Abartma be," dedim gülerken.
"Ne abartacam kızım, dün odada sigara içtiğimi gördü, ben size balkonda için demiyor muyum deyip enseme bir şaplak attı, beynim kafamın içinde üç saat sağa sola çarptı. Zınnnn diye bir ses duyuyordum yeminde. Eli ne biçim ağır amına koyim. Vurdu mu boğayı devirir dedikleri bu kadın yeminle."
Gülmekten bir süre konuşamadık. O arada gökyüzündeki dolunay dikkatimi çekti. "Aha, dolunay, ulu kurt," dedim. Piçliği tuttu. Başladı "Auuu," diye ulumaya.
"Sen dönüşmüyor musun lan, yoksa beni cidden çöpten mi buldunuz? Bu nasıl kardeşlik." dedi. Bir iki kez daha uludu. Kahkaha atarak ben de ona katıldım. Biz iki deli arka balkonda ulurken annem odaya geldi.
"Ne yapıyorsunuz siz iki manyak?" diye sordu gözlerini ovalarken.
"Dolunay çıkmış, kurda dönüşüyoruz. Haliyle ulumak da lazım," dedim. Kardeşim tekrar uludu. Annem atıılıp kafasına bir tane geçirdi. Çocuk az kalsın balkondan aşağı uçuyordu.
"Mahalleliyi uyandırdınız reziller. Ne boka dönüşüyorsanız odanızda dönüşün," dedi. Tekrar uyumak için gitmeden önce "Kızım sen rüya mı gördün?" dedi.
Başımı salladım. "Kahve yapayım mı? Yeniden uyuyabilecek gibi misin?"
Ben cevap vermeden önce kardeşim atıldı. "Heye kız, bir kahve yap da içelim. Canım kahve çekti."
"Kalk kendin yap kahveni, ben kızıma sordum," dedi annem.
Kardeşime dil çıkarttım. "Oğlum annenin seni sevmesi için hasta falan olman lazım. Evladı hasta olunca anam böyle oluyor."
Annem , "Ne alakası var," deyip dudak büktü.
"Ah, kalbim," dedi kardeşim numaradan kalbini tutarak. "Kahve içmem lazım, kalbe iyi geliyormuş... Anne, evladın ölmeden bir kahve yapıver kız," diyerek sırıttı. Annem yeniden kafasına birkaç kez vurdu.
"Lan deli kadın, aşağı uçuracaksın beni," diyen kardeşim darbelerden korunmaya çalışıyordu.
"Anneye deli denir mi?" dedi annem. Son bir darbe daha indirdi.
"Kahve içer misin kızım?" diye tekrar sordu.
"Uyumaya çalışırım. O kötü his geçti gibi," dedim.
Annem, rahatladı. Uyumaya dönmeden önce "Sabah uyandırırım, sen rahat yat," dedi. "Kaçta kaldırayım seni, banyoya girecek misin?"
"Hiç giresim yok," deyip abartılı bir şekilde sırıttım.
"Pasaklı kızım, bir kendine bak, bakımlı ol," dedi. Sonra kardeşime boka bakar gibi baktı. "Sen de o koluna yaptırdığın dövmeyi sildir, yoksa cinler esas seni çarpacak. O kolundakiyle abdest olmaz. Cenabet gezersin."
Kardeşim çok rahat, çok profesyoneldi. "Cüppeliye sordum, abdest tutar dedi."
"Cüppeli kim la?" dedim.
"Şu Cüppeli hoca yok mu? Biri adamın adına fake kesap açmış, ben de oraya piçliğine yazdım, tutar kardeşim sen kendini istersen İran halısına çevir dedi."
Kahkaha attım. "Az kısık sesle konmuşun deliler," dedi annem bize gülerken. Sonra yeniden yatmaya gitti.
"Bu kadını da delirtirsek boku yedik, " dedi kardeşim.
"O, ben bildim bileli deli."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dumansız Ateş
Paranormal(Allah), insanı; kabaran-kuru-ses çıkaran çamurdan yarattı. Cann'ı(cinleri), dumansız, karışık ateşten yarattı. Ey (insanlar ve cinler!) Siz ikiniz, Rabb'inizin hangi nimetlerini yalanlayacaksınız.