Elindeki telefonu cebine geri koymuş ve önündeki masaya koyduğu kitapları tekrar eline almıştı. Kitapları türlerine göre yerleştiriyorlardı, bu oldukça uğraştırıcı ve can sıkıcı bir işti."Sonunda sevgilinle konuşmaya bir son verip kitapları yerleştirmeye karar verebilmişsin paşam, helal olsun." Arkasından gelen ses ile derin bir nefes almış ve ona dönme gereği duymadan kitapları yerleştirmeye devam etmişti.
"Kes sesini, Minho." Minho, masadaki kitaplardan bir miktar daha almış ve raflara yerleştirmeye başlamıştı.
"Ah, küçük Jisung'umuz utandı mı yoksa?" Jisung, gözlerini devirmişti.
"Sevgilim olmadığını ve arkadaşlarımla konuştuğumu gayet iyi biliyorsun Lee, ne yapmaya çalışıyorsun?" Konuşmadan önce omzunu silkti Minho.
"Sinirini bozmayı seviyorum. Sinirlenince tatlı, minik bir sincap oluyorsun." Jisung sinir ve alayla 'hah'lamıştı.
"Yumruklarım yüzünde morluklara yol açarken hiç de tatlı minik bir sincap olduğumu düşünmüyorum." Son kısmını olabildiğince alaylı ve vurgulayarak söylemişti Jisung.
"Aksine, sinirden kızarmış suratın daha da tatlı yapıyor seni." Elinde son kalan kitabı masaya çarpmış, ardından arkasını dönüp kalçasını masaya yaslayarak Minho'nun sırtına bakmaya başlamıştı.
"Hadi ama! Dalga geçmeye bir son ver! Evet sinirimi bozuyorsun ama zevkli bir kavga olmuyor." Minho biten kitaplar ile Jisung'a dönmüş ve kollarını göğüsünde birleştirmeden önce sarı saçlarını düzeltmişti.
"Şahsen ben gayet zevk alıyorum." Jisung, elini yaslandığı masanın kenarına koymuş ve sinirle sıkmıştı.
"İşte bu yüzden seni sevmiyorum. Her türlü konuda, her şekilde bencil olmayı başarıyorsun. Sinir bozucu, bencil bir şerefsizin tekisin." Minho, yüzünde oluşturduğu sahte bir üzüntü ifadesiyle dudağını büzmüş ve kafasını yana eğmişti.
"Öyle deme ama ya, benim narin, kırılgan ve bir o kadar da duygu dolu olan kalbim, senin bu söylediklerin yüzünden fazlasıyla kırılıyor." Jisung, sinirle dişlerini birbirine bastırmış, ardından arkasına dönmüştü. Sağ tarafa kayıp, oradaki kitap yığınını yerleştirmeye başlamıştı.
Birkaç adım sesi duysa da önemsememiş ve işini yapmaya devam etmişti. Daha sonra, ensesinde hissettiği nefes ve iki yanından uzanıp masayı tutan kollar ile yutkunmuştu. Minho ve masa arasında sıkışırken, vücutları oldukça yakındı.
Fazlasıyla yakın.
"Minho, ne yapıyorsun?" Minho, cevap vermeden biraz daha yaklaşmıştı ve kendisini tamamen Jisung'a bastırmıştı. Jisung yutkunmuş, ardından zor bir şekilde önüne dönmüş ve Minho'nun gözleri kapalı suratına bakmıştı.
"Minho-" Beline dolanan eller ve omzuna yaslanan çene ile ne olduğunu anlamlandıramamış ve sinirle ittirmişti Minho'yu.
"Ne yaptığını zannediyorsun sen Minho?!" Minho, kafasını iki yana sallamış ve ellerini yüzüne kapatıp ovuşturmuştu.
"Özür dilerim, çok özür dilerim. Ne olduğunu ben de anlamadım, cidden özür dilerim." Jisung, Minho'nun yüzündeki fazlasıyla garip ifadeyi görmüş ve bu onu endişelendirmişti.
"Minho, sen iyi misin?" Minho arkasını dönmüş ve tekrar kitaplar ile ilgilenmeye başlamıştı.
"Bir şey yok, seni ilgilendirmez." Jisung, adımlarını Minho'ya ilerletmiş ve omzunda tutup kendisine çevirmişti bedeni. Ellerini iki yanına koymuş ve kendisine yaptığı gibi onu masayla arasına almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
big dick boys, skz
Fanfictionchan: YA YA BU AMINA KODUGUMUNUN ITIRAF SAYFASINDA HER GUN KONUSULMAK ZORUNDA MIYIZ AMK YA KONU NASIL BIZIM YARRAGIMIZIN BOYU OLABILIR [hyunin, minsung, seungbin, chanlix] 130422