Tuavaletin kapısını birkaç kere tıklatmış, ses alamayınca dilini yanağının içinde gezdirip burnundan bir nefes vermişti.
Tahmin ettiği gibi, kendisinden kaçıyordu.
Evin içinde gidebileceği pek bir alternatifi yoktu, o yüzden direkt balkonun olduğu kısma yönelmiş ve kapısının camından gördüğü bedenle kaşları havalanmış, yüzünde yan bir sırıtma oluşmuştu.
Elini cebindeki pakete atıp çıkartırken, bir eliyle de kapıyı açmış ve balkona geçmişti.
"Nereye kaçıyorsun sincap?" Yere oturmuş bir şekilde bacaklarını balkon demirlerinden aşağı sarkıtarak, demire yüzünü yaslamış bir şekilde oturuyordu Jisung. Kapıdan giren Minho ile bakışlarını diğer tarafa çevirmiş ve derin bir nefes almıştı.
"Siktir git Minho." Minho ayıplar gibi cıklamış ve Jisung'un yanına, yere oturup cebinden paketini çıkartmıştı.
"Büyüğünüm ben senin, terbiyeli ol." Jisung alayla gülmüştü. Bakışları hala diğer tarafa dönükken, burnuna gelen sigara kokusuyla yutkunmuştu. Bakışlarını yavaşça Minho'ya çevirdiğinde, onun zaten kendisine baktığını görmüştü.
"Bir tek verir misin?" Minho kaşlarını kaldırmış ve kafasını hayır anlamında sallamıştı.
"Dudaklarına değmesini isteyeceğim son şey bile değil sigara." Ardından sigarayı kendi dudaklarına yerleştirmiş ve derin bir nefes çekmişti.
"Bu konuda herhangi bir fikrinin önemi olduğunu düşünmüyorum." Minho sırıtmıştı. Dilini damağına bastırmış ve çıkan cık sesiyle birlikte Jisung'a doğru eğilmişti.
"Dudakların benim dudaklarıma değdiği sürece, güzel dudaklarına sigara değmesini istemiyorum." Ardından dudaklarına küçük, kelebek öpücüğü gibi bir öpücük kondurmuştu. Hafifliğinin aksine uzunca beklemişti dudakları Jisung'un dudaklarında. Jisung dudaklarını ayırmış ve bakışlarını kaldırmıştı.
Minho derin bir nefes almış ve önüne dönmüştü. Aynı zamanda sigarasından bir nedes çekmiş ve içine doldurduğu duman ile birlikte gülümseyip gözlerini yummuştu.
"Eğer birgün cidden benden nefret ettiğini veya benden rahatsız olduğunu bana kanıtlamak istersen, işte o zaman sigara iç Jisung ve ben o an senden vazgeçeyim." Jisung'un kaşları çatılmıştı.
"Sen, ne?" Omuz silkmişti Minho.
"Ne anladıysan." Yutkunmuştu Jisung, bacaklarını kendisine çekmiş ve oturduğu yerde kendisini itip sırtını duvara yaslamıştı.
Anladığı şey doğru muydu emin değildi, doğru olmasını istiyor muydu ondan da emin değildi.
"Sen ciddi misin?" Minho sigarasından son bir nefes çekmiş ve sigarayı balkon zemininin bastırıp fırlatmıştı izmariti dışarıya.
"Çok düşünüyorsun Han." Minho kendisini geriye bırakmış ve betonun üzerinde sırt üstü uzatmıştı.
"Bazen beynim bomboş oluyor ve sadece benim olduğum bir ormanda çırılçıplak dans ediyormuşum gidi hissediyorum." Ellerini havaya kaldırmış ve omuzlarıyla birlikte hareket ettirerek solucan gibi kıvrılmıştı yerde.
Yüzünde saçma bir huzur ifadesi varken gözleri yumuluydu.
"Sen de dene, çok düşünüyorsun. Bak," Tekrar saçma "dans" hareketlerini yapmıştı. "Çun, ça! ça, ça, ça, ça,! ta, ta!" Jisung yerde uzanan bedene kaşlarını çatık bakakalmıştı.
"Minho, sen iyi misin?" Minho gözlerini açmış ve tersten Jisung'a bakmıştı.
"Seninle seviştiğim zaman daha iyi olacağımın garantisini veriyorum." Jisung'un gözleri büyürken, öpücük atmıştı Minho.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
big dick boys, skz
Fanfictionchan: YA YA BU AMINA KODUGUMUNUN ITIRAF SAYFASINDA HER GUN KONUSULMAK ZORUNDA MIYIZ AMK YA KONU NASIL BIZIM YARRAGIMIZIN BOYU OLABILIR [hyunin, minsung, seungbin, chanlix] 130422