Chan, duvara yaslanmış bir şekilde, çantasında anahtar arayan bedeni izliyordu ufak bir tebessümle. Felix, anahtarı bulmasıyla sevinçle arkasına dönmüş ve anahtarı sallamıştı.
"Buldum!" Chan'ın gülümsemesi büyürken, yaslandığı duvardan ayrılmış ve kollarını Felix'in beline sarıp, kafasını boyun girintisine yerleştirmişti.
"Aferin bebeğime." Felix, huylanmasıyla birlikte kıkırdamış ve anahtarı çevirip açmıştı kapıyı.
"Chris! Huylanıyorum." Chan sırıtmış ve kafasını boynuna gömüp uzunca öpmüştü. Felix içeriye adımlarken, boynundaki öpücüklerle kıkırdıyordu. Chan zaten koala gibi ona yapıştığından dolayı, peşinden geliyordu Felix'in.
Chan son bir öpücük kondurmuş ve ayrılmıştı Felix'ten. Kapıyı kapatmış ve çantasını çıkartıp kapının yanına koymuştu. Kollarını açıp gerinmişti, o sırada Felix ceketini dolaba koyuyordu.
"Bugün tahmin ettiğimden güzel geçti." Chan'ın yorgun sesiyle kafasını sallamıştı Felix. Dolabı kapatmış ve Chan'a dönmüştü.
"Doğruyu söylemek gerekirse, ben gereksiz bir sessizlik olmasını bekliyordum ama tam aksine gereksiz fazla muhabbet vardı." Cümlesini kıkırdayarak bitirmesiyle Chan da kısıkça gülmüştü. Tekrar Felix'e yaklaşmış ve ellerini belinin iki yanına yerleştirip alınlarını birleştirmişti. Felix'in kolları boynuna dolanırken Chan'ın, ikisinin de gözü kapanmış ve dudaklarına küçük birer tebessüm yerleşmişti.
"Bugün çok güzeldin, bakmaya doyamadım sana." Chan'ın fısıldamasıyla alt dudağını ısırmıştı Felix.
"Ellerin ayrılmadı bir türlü benden zaten." Chan kısıkça gülmüştü.
"Belki de tüm vücudunda gezdirme arzumu bastırıyorumdur?" Felix yutkunurken, Chan dudaklarını onun yanağına sürte sürte kulağına getirmişti.
"Herbir kıvrımını, vücudunun herbir kısmını keşfetme isteğimi bastırıyorumdur belki?" Dudaklarını kulak memesine bastırmış ve ağzına alıp emmişti.
"Seni dudaklarımla..." Dilini kulak memesine sürtmüştü. "Ve dilimle hissetme isteğimi bastırıyorum ya da?" Felix'in nefesleri hızlanırken, elleri Chan'ın saç diplerine çıkmıştı.
"Senin bunu yapmanı engelleyen ne?" Chan gülümsemiş ve Felix'in şakaklarına bir öpücük kondurmuştu.
"Duşa gireceğim, havlu verebilir misin?" Felix, Chan'ın aniden konuyu değiştirmesiyle yanağını içini ısırmış ve gözlerini kısmıştı. Ama aklına gelen şey ile birlikte bozuntuya vermeden gülümsemişti.
"Sen geç duşa sevgilim, getiririm ben havluyu." Chan kafasını sallamış ve yanağına bir öpücük kondurup banyoya doğru ilerlemişti. Felix odasına gitmiş ve dolaplardan birinde duran yedek havlulardan almıştı. Su sesinin gelmeye başladığı banyoya doğru ilerlemiş ve kapıyı açıp girmişti.
"Teşekkür ederim, bebeğim." Felix havluyu lavabo mermerine koymuş ve kapıyı kapatmıştı.
"Ne demek." Sırıtmasıyla kendisine arkası dönük bir şekilde duş alan bedeni izlemişti kısa bir süre. Camlar buğulu değildi, su damlalarının arasından çıplak yapılı beden öylece gözler önündeydi.
Üzerindeki tişörtü çıkartmış ve diğer kumaşlardan da kurtulup tamamen çıplak kalmıştı. Adımlarını duşakabine ilerletmiş ve kulpunu tutup açmıştı. Chan'ın bakışları kendisine dönerken, elini onun ensesine yerleştirmiş ve dudaklarını birleştirmişti Felix.
Chan anında belini kavramış ve onu içeriye çekmişti. Bir eliyle kapıyı kapatmış ve duvara yaslamıştı Felix'i. Dudaklarını hırçınca öperken, belini sıkıca kavramıştı Felix'in. Vücutları tamamen birbirlerine değerken, birbirine değen penisleri ikisinin de inlemesine neden oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
big dick boys, skz
Fanfictionchan: YA YA BU AMINA KODUGUMUNUN ITIRAF SAYFASINDA HER GUN KONUSULMAK ZORUNDA MIYIZ AMK YA KONU NASIL BIZIM YARRAGIMIZIN BOYU OLABILIR [hyunin, minsung, seungbin, chanlix] 130422