Üçlü koltuğun ortasında yan yana oturmuş Changbin ve Seungmin, sağ taraflarındaki koltukta oturan Hyunjin, sol taraftaki pufa yayılmış Jisung ve ayaktaki Felix tarafından göz hapsine alınmışlardı.
Odadan çıktıklarında çok rahat olan ikili, şu an gerginlikten akılları kulaklarından akmış gibi hissediyordu.
Changbin aklını uzaklaştırabilmek için masadaki, nereden geldiğini bilmediği poğaçaların neli olduğunu düşünüyordu. Seungmin ise yere yeni serdiği halının desenlerini inceliyordu, güzel halı almıştı, alıcı gözle bakınca tekrar beğenmişti.
Salonda, Hyunjin'in bardağının dibindeki son meyve suyunu pipetle çekişinin sesi duyulurken, Felix'in sinirli bakışları ona dönmüştü. Hyunjin korkuyla elindeki bardağı sehpaya bırakmış ve özür dilercesine bakmıştı ona. Felix derin bir nefes almış ve bakışlarını tekrar ikiliye çevirmişti.
"Şimdi, ilk olarak ayrılın iki yana bakalım. Koltuğun uçlarına yaslanın, aranızda boşluk kalsın." İkili Felix'in iyice kalın çıkan sesiyle birlikte, annesinin sözünü dinleyen birer çocuk gibi koltuğun iki yanına ayrılmıştı.
"Seungmin, nereden başlamak istersin anlatmaya?" Jisung ağzındaki lolipopu emerken, Felix'in polis edasıyla yaptığı sorguyu, bir film izlermiş gibi zevkle izliyordu.
"Felix, bu kadar şey yapma-" Felix'in sözünü bölüp konuşan Changbin ile birlikte Jisung, ağzındaki lolipopu çıkartmış ve bakışlarını doğrudan onun üzerine çevirip konuşmuştu.
"Sana sormadık koçum benim, hele bi'dur sen" Changbin ve Jisung, uzun zamandır birbilerinden haz etmiyorlardı ve Jisung için, onun Seungmin ile sevgili olmazı sinir bozucuydu.
"O lolipopu götüne sokarım sincap kılıklı!"
"Changbin!" Seungmin'in uyaran ses tonuyla Changbin bakışlarını yumşatarak ona dönmüştü.
"Ama bebeğim-"
"Ay bebeğim dedi!"
"Bi'de bebeğim diyor!" Hyunjin'in neşli ses tonu ve Felix'in sinir olan sesi birbirine karışınca, bakışlarını birbirine dönmüştü.
"Kafanı uçurmamı istemiyorsan deve kuşu gibi yere göm kafanı Hyunjin."
"Ya, Yongbok! Sinirini benden çıkartma ya, oturup zırlarım şurada saatlerce, görürsün ebeni tersten!" Hyunjin'in cidden üzülmüş ifadesi ile kurduğu cümleler ile yüz ifadesi yumsamıştı.
"Ay Hyun, özür dilerim ya! Şu geri zekalı yüzünden şey oldu, cidden üzgünüm. Seviyorum seni aptal, öyle demek istemedim." Felix'in üzüntüyle kurduğu cümleyle Hyunjin Felix'e öpücük atmış ve gülümsemişti.
"Tamam, affettim. Devam edebilirsin." Felix onlara dönmeden önce Seungmin ayağa kalkmış ve Felix'in yanına gitmişti.
"Lix, canımın için sakin ol otur bi' şöyle, anlatacağım ben. Böyle davranma cidden moralim bozuluyor." Felix, derin bir nefes almış ama bir şey söylememişti. Seungmin'in yönlendirmesiyle birlikte Hyunjin'in yanına oturmuş ve Seungmin de sehpaya, onun karşısına oturmuştu. Hemen yanındaki koltukta da Changbin oturduğu için rahattı şu an.
Jisung da yattığı yerde sırt üstü dönmüş ve gözleri tavandayken Seungmin'in anlatacağı şeyleri bekliyordu, bir yandan da lolipopunu emiyordu hâlâ.
"En baştan başlıyorum. Lise ikinin ortaları gibiydi, okul futbol maçı olmuştu ve ilk kez gitmiştik biz, hatırlıyorsunuzdur. Changbin o maçta benim dikkatimi inanılmaz çekmişti, çünkü tam benim tipimdi. Normalde okulda gördüğüme de dikkatimi fazlasıyla çekiyordu fakat o maç, ilgimin artık tavan yaptığı zamandı." Seungmin herkesin onu pür dikkat dinlediğinden emin bir şekilde dudaklarnı ıslatmış ve devam etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
big dick boys, skz
Fanficchan: YA YA BU AMINA KODUGUMUNUN ITIRAF SAYFASINDA HER GUN KONUSULMAK ZORUNDA MIYIZ AMK YA KONU NASIL BIZIM YARRAGIMIZIN BOYU OLABILIR [hyunin, minsung, seungbin, chanlix] 130422