Hyunjin bir eliyle gözünü ovmuş ve hafifçe aralamıştı gözlerini. Bakışları ışık giren camdayken ilk, daha sonra yanının boş olduğunu hissetmişti. Bakışları odada dolanmış ve kimseyi görememesiyle birlikte yutkunarak kalkmıştı yataktan. Altında sadece iç çamaşırı varken, hafif soğuk tüylerini diken diken yapmıştı.
"Jeongin!" Seslenerek ayağa kalkmış ve küçük odanın içinde banyoya doğru ilerlemişti. kapısını tıklatmış daha sonra ses gelmemesiyle içeriye girmişti. Karşılaştığı karanlık oda ile dudaklarının arasından bir hıçkırık kaçmıştı.
Kapıyı geri kapatıp yatağına ilerlemiş ve oturmuştu. Bir elini ağzına kapatmış bir şekilde, kısık sesle ağlıyordu. Omuzları ağlamasını etkisiyle sarsılırken, ufak hıçkırıklarıı eliyle engellemeye çalışıyordu.
bulanık bakan gözleri, ters bir şekilde duvara dayalı duran büyük pakede takıldığında ağlaması şiddetlenmişti. Ellerini tamamen yüzüne kapatmış ve dirseklerini dizlerine yaslayıp eğilmişti.
Dün gece ona, onu sevdiğini söylemişti ve o, uyandığında yanında olmayarak gayet
net bir cevap vermişti Hyunjin'e.Salak gibi cidden kendisini sevebileceğini düşünmüştü Hyunjin.
Birinin daha sadece sikmek için kullandığı birisinden başka bir şey olmamıştı.
Kulağına ulaşan telefon sesiyle burnunu çekerek kafsını ellerinden kaldırmış ve gözyaşlarını elleriyle silmişti. Elini telefona atmış ve gördüğü kişiyle birlikte derin bir nefes alıp açmıştı aramayo.
"Jinnie!, biz çıkacağız birazdan, saat bayağı oldu. Senden haber alamayınca merak ettim. Jeongin'i şey yapacaktın, ne oldu?"
"Lix," Hyunjin'in ağlamaklı bir şekilde ismini söylemesiyle birlikte Felix yutkunmuştu.
"Hyun, bebeğim benim, ne oldu?" Hyunjin'in ağlaması tekrar bastırmış ve burnunu çekmişti.
"Dün-dün bende kaldı Jeongin, uyumadan önce açıldım ona sonunda. Seviyorum seni dedim direkt." Felix korkuyla alt dudağını dişlemişti.
"Lix uyandığımda yoktu, saçma sapan bir klişenin içinde duygularımı sikti attı!"
"Chan!" Felix'in bir anda bağırmasını umursamadan ağlamaya devam etmişti Hyunjin.
Telefonunun diğer tarafından Chan'ın sesi duyulmuştu bu sefer. "Efendim bebeğim?" Tekrar Felix konuşmuştu. "Senin o Jeongin denen kardeşin var ya hani? He, ben onun götünü sikeyim." Chan'ın iç çekişi duyulmuştu. "Yine ne yaptı piç?"
"Ya piç demeyin yine de, azcık şerefsiz sadece." Hyunjin'in ağlamasının arasında söylediği şey ile birlikte, tükürür gibi bir ses çıkartmıştı Felix.
"Tü senin suratına! Senin de yok ki şerefin! Siktir olup gitmiş hâlâ piç deme diyorsun, aptal!" Hyunjin'in ağlaması şiddetlenirken Felix, dilini ısırmıştı.
"Hyun, özür dilerim bebeğim öyle demek istemedim-"
"Lix tamam, kapat. Akşama doğru uğrarım ben oraya." Ardından telefonu kapatmış ve yatağın yanına atmıştı.
Vücudunun iyice üşümesiyle birlikte ayağa kalkmış ve dün gece çıkardığı eşofmanını giymişti. Üzerine temiz bir tişört ararken dolabında, kapıdan sesler gelmesiyle birlikte rastgele bir tişört geçirmiş ve kapıya ilerlemiştir.
Yine Beomgyu gelmiştir diye düşünüyordu. Yan odasında o kalıyordu ve her sabah istisnasız uğrardı neredeyse.
Gözyaşlarını silmiş ve derin bir nefes almıştı. Alt dudağını dişlerken, ağlamadan, kısa bir sürede kovmayı dilemişti Beomgyu'yu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
big dick boys, skz
Fanfictionchan: YA YA BU AMINA KODUGUMUNUN ITIRAF SAYFASINDA HER GUN KONUSULMAK ZORUNDA MIYIZ AMK YA KONU NASIL BIZIM YARRAGIMIZIN BOYU OLABILIR [hyunin, minsung, seungbin, chanlix] 130422