Eliyle masanın üzerinde ritim tutmuş Hızır Ali' nin gelmesini bekliyordu.
Sabah Haşmet ve Ferman gider gitmez annesine bir işi olduğunu söylemişti.
Kadının da izin vermesiyle günlerdir ertelediği konuşmayı yapmak için kendisini bu gözlerden uzak mekana atmıştı.
Didem dalgınca etrafını izlerken gelmiş olan Hızır Ali onun gerginliğini hissetmiş gibi sessizce oturmuş ve kendisini fark etmesini beklemişti.
Didem telefonunu almak için masaya doğru dönünce onu fark etti ve derin bir uykudan uyanmış gibi irkildi.
Hızır Ali endişeli bir şekilde uzanıp elini tuttu
"Didem neyin var senin?" dedi. Didem eliyle yüzünü kapatıp sakinleşmeyi bekledi.
"Abim bizi biliyormuş."
"Eee.. ne olmuş yani?" Didem sinirle baktı ona, bu rahatlığı kendisini öldürüyordu.
"Ne demek ne olmuş ya?" Hızır Ali gülümseyip ona doğru biraz eğildi ve tekrar birleştirdi ellerini
"Güzelim sana en baştan beri Ferman'ı geç Haşmet abiye söyleyelim diyorum sen inat ediyorsun." dedi ses tonunu oldukça yumuşak tutmaya çalışmıştı.
Didem' in bütün kararsızlığı yüzüne yansımış öylece bakıyordu karşısındaki genç adama.
"Babamın vereceği tepkiden korkuyorum maviş." Hızır Ali onun bu üzgün haline kıyamadı ve oturduğu yerden kalkıp Didem' in yan tarafındaki boş yere oturdu.
Elini Didem' in yanağına yaslayıp okşadı, alnını öpüp varlığını hissettirmek istedi
"Bizi en iyi anlayacak kişinin Haşmet abi olduğunu düşünüyorum, ama sen korkuyorsan bizzat ben konuşurum onunla ne dersin?" Didem şiddetle başını sağa sola sallayıp
"Hayır, hayır.. önce annemle konuşmam gerek. Babamı bir tek o sakinleştirir." dedi. Hızır Ali ona sarılıp
"Tamam canım tamam sakin ol. Sen nasıl istersen öyle olsun." dedi.
Onlar uzun uzun konuşmuş Hızır Ali elinden geldiğince Didem' i sakinleştirdikten sonra eve bırakıp fidanlığa geçmişti.
Didem eve gelir gelmez kimseye bir şey söylemeden odasına çıkmış ve yatağına geçip uzanmıştı.
Emine kızının bu tuhaf haline bir anlam verememişti.
Yanına gitmek için bir adım atsada vazgeçip biraz kendi haline bırakmak istemişti.
Bıçak yarasının acımasıyla ilaçlarını alıp biraz uzanmaya karar vermişti. Her ne kadar iyi olsada ara ara ağrıları oluyordu.
Odasına çıkmak yerine salona geçip uzandı, zor günler atlatmış yine de dağılmadan toparlanabilmişlerdi.
Aksi takdirde neler olacağını kendisi bile kestiremiyordu.
Artık yaşadıklarını düşünmek bile istemiyordu, hayatının her seferinde daha da zorlaşması onu gittikçe zorluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu Kalp Seni Unutur Mu?
Roman d'amourYıllar geçse de üstünden bu kalp seni unutur mu? Haşmet-Emine Façalı