Tedirginlikle Çağrı'ya baktım. Böyle bi ortamda benden başkasını öpmezdi zaten. Değil mi?
İki seçeneği vardı. Hazal ya da ben. Son günlerde olan yakınlaşmalarımızdan kimi öpeceği ise gayet belliydi.
Çağrı bana doğru yaklaşıp "İstersen şimdi kalkıp gidebiliriz. Oyun bozan olmak pek umrumda değil. " diyince küçük bi tebessüm ettim.
"Ama ben mızıkçıları sevmem. "
Herkesin bakışları bizdeyken dudaklarına yaklaştım. Nefes alışverişlerimiz birbirine karışıyordu. Ona daha yakın olmak isteyerek ellerimi omuzlarına koydum. Dudakları dudaklarıma değerken gözlerim kapandı ve kendimi ona bıraktım.
Alt dudağımı emmeye başlamıştı. Tek yaptığım şey onu taklit etmekti. O alt dudağımı hoyratça emerken ben ise üst dudağını emiyordum. Bir süre sonra yerler değişti. Artık o üst dudağımı emiyordu.
Ellerini belime yerleştirerek beni kucağına doğru çekti. Bu hoşuma gitmişti. Daha çok temas istiyordum.
Ne kadar süre geçtiğinin farkında değildim ama Çağrı'nın son olarak üst dudağımı ısırmasıyla ağzımdan bi inleme çıktı ki bu da son noktaydı.
Dudaklarıma küçük bi öpücük bırakarak benden ayrıldı.
Dudaklarımda bi ıslaklık vardı. Daha önce hiç yaşamadığım bi ıslaklık.
Çağrı hala yanı başımdaydı. Benden uzaklaşmamıştı. Tedirgindi, hissediyordum. Galiba ne tepki vereceğimi kestiremiyordu. Gülümsedim ona karşı.
Güldüğümü görünce daha da rahatlamış gibiydi.
"Çüş amınakoyim. Ben az önce ne seyrettim öyle." dedi Ege gülerek.
Her zamanki gibiydiler. Hiç bi fark olmamıştı.
"Yalnız Çağrı baya güzel öpüşüyormuşsun. Bana da öğretsene. " diyerek Çağrı'ya doğru dudaklarını büzerek eğildi.
Çağrı ise iğrenç bir şeymiş gibi "Iyy." yaparak onu kendinden uzaklaştırmaya çalışıyordu. Bu manzaraya karşı herkes gülmüştü.
Hava yavaştan kararmaya başlamıştı bile ve herkes oyunu çoktan bırakmıştı.
"Peki Annabelle'i izledin mi? " dedi Ege. Bi süre boyunca izlediğimiz filmlerden konuşmuştuk ve en sevdiği türün korku olduğunu söylüyordu.
Hadi ama ben en korkunç olmayan filmde bile kendime korkucaksın şeyler çıkarabilirdim.
"Hayır lütfen hatırlatma. Gecelerce uyuyamadığımı bilirim. "
"Ama o kadarda korkunç değildi o. "
"Annabelle mi korkunç değildi. Hayatımda izlediğim en korkunç filmlerden biriydi. "
"Hadi ama canım, sen çok korkakmışsın. " dedi gülerek.
"Pekala biraz öyle olabilir. Daha çok aksiyon, romantik komedi arasında filmler izliyorum ben. Hatta bazen animasyon. "
"Animasyon mu izliyorsun? En sevdiğin hangisi? " diye sohbete dahil oldu Hazal.
"İlk sırada Ejderhanı Nasıl Eğitirsin var. Ardından ise Otel Transilvanya galiba."
"Seninle ortak yönümüzün olması ne güzel. " diyerek gülümsedi. Ardından da çantasını aldı ve "Benim artık gitmem gerek. " diyerek ayakkabılarını giyindi.
"E biz de kalkalım o zaman. " dedi Berk. Herkesten onaylayıcı mırıltılar çıktı. Herkes ayakkabısını giydikten sonra Cemre yerdeki örtüyü katladı. "Hazal senin araban var mı? İstersen Berk'le ben bırakalım seni. "
"Yok canım ben bi taksiyle dönerim. Hem sizin Berk'le işleriniz vardır. "
Herkes birbiriyle sarıldıktan sonra ayrıldılar. Ege ve Hazal bi tarafa giderken, Berk ve Cemre, Berk'in arabasına binmişti bile.
"Ee gel seni de ben bırakayım. " diyen Çağrı'yla başımı sallayıp onu takip ettim.
İkimiz arabaya binip yola çıktık.
"Seni evine bırakıyorum? " dedi sorarcasına bense "Evet." diyerek onayladım onu.
İkimizde konuşmuyorduk. Normalde bundan rahatsız olmazdım. Çünkü Çağrı'yla sessizliği paylaşmak bile hoşuma giderdi. Ki benim için en önemli şey birisiyle konuşmadan bile onun yanında iyi hissedebilmektir.
Ama şu an öyle değildi. İkimizde öpüşmeden dolayı gergindik. Gelecekte neler olacağını açıklayamıyordum. Nasıl davranmam konusunda emin değildim. En önemlisi eşcinsel olduğumu mahalleye nasıl açıklayacaktım. Açıklamak zorunda mıydım ki?
"Vefa."
"Çağrı."
İkimizde aynı anda konuşarak birbirimize baktık. Ardından yüz ifadelerimize karşı gülmeye başladık.
"İlk sen söyle. " dedim.
"Pekala. Böyle olmamızı istemiyorum. Bu gergin halimizi sevmedim. Senin yanında her zaman rahat olmayı seviyorum ve eğer bu rahatlık bozulacaksa sadece arkadaş kalabiliriz? "
"Arkadaş kalmak mı? Bu yaşananlardan sonra mı? "
Arabayı kenara çektiğinde evime geldiğimizi gördüm. Vücudunu bana doğru döndü.
"Sadece senden hoşlanıyorum işte. Biliyorum çok az bi zaman oldu ama neden olmasın. Ortak yanlarımız çok fazla, konuşacak binlerce konumuz var. Birbirimizin yanında oldukça rahatız. Bence sevgili olmamak için hiç bi nedenimiz yok. "
"Bu bi teklif mi? " dedim tereddütle.
O ise burnundan nefes vererek güldü "Evet, kabul edersen bu bi teklif. "
"Sanırım ikimizin de bi şansa ihtiyacı var. "
"Yani, bu bi evet. Değil mi? "
"Evet Çağrı. Bu bi evet. " dedim gülerek.
"Peki, şu anda seni tekrar öpebilirim. "
"Bunu yapmasan daha iyi. Mahalleden birinin görmesini şimdilik istemem. "
Evimin ışıkları yanınca ikimizin de bakışları oraya döndü.
"Yarın görüşürüz o zaman. "
"Görüşürüz güzellik. " dedi.
Arabadan inip eve doğru giderken yüzümde uzun bi süre daha silinmeyecek gülümsemem vardı.
:<
Ay bu da bitti. Umarım beğenmişsinizdir. Öptüm.
