İlk tanışmaları, özellikle değer verdiğin biriyle tanıştığın ilk anı genelde hiç unutmazdınız. Hafızamız buna göre mi şekillenmişti, bilinmez ama bir insanla tanıştığın zaman sen fark etmesen de o anı, anılarınız çoğaldıkça ve değerlendikçe aklından çıkaramaz olurdun.
Beomgyu, Yeonjun ile tanıştığı ilk anı hatırlıyordu hem de adı gibi. Lisede rock grubunun solisti ve gitaristiydi. Soobin, kendisi ve arkadaşı Lim Jimin bir müzik yarışmasına katılmışlardı. Gece gündüz çalıştıkları bir sahneydi ve sonucu ise oldukça tatmin edici bitmişti. Kazanmışlardı, birinci olmuşlardı. Tüm sınıf hatta okul bile kendilerini kutlamıştı. O gün en mutlu günüydü.
Sonra da Yeonjun kutlamıştı onu, ama en son herkesin gittiği bir saatte dinlenme odasında tek başınayken yanına gelmiş bir buket çiçekle birinciliğini kutlamıştı ve kendisini tanıtmıştı C sınıfında olduğunu ve diğer şeyleri. O an neden sadece kendisini kutladığını anlamamıştı. Sonrasında kendisinden hoşlandığını anlamıştı.Tanışmaları böyleydi.
Normalde, böyleydi. 2016da yaşanan bir olaydı.
Ta ki Beomgyu, 2015 yılında tıkılıp kalana kadar.Odasında, yatağında uzanırken hala olan bitenlere anlam veremiyordu. Avucunda çevirdiği ve onun verdiği eriğe bakıyordu sadece.
Burada ne döndüğünü bilmiyordu, tek bildiği, tüm bu olanların gerçek olduğuydu.Ve uyuyacağı zaman kendi zamanında uyanmayacağının da farkındaydı.
Belki üç belki dört saatlik uykuyla gözünü açtığında ise tam da düşündüğü gibi olmuş, gözlerini eski evindeki odasında açmıştı.
----
Sabah yine aynı şekilde annesinin hazırladığı kahvaltıyla güne başlamıştı. Bu sefer dünkü gibi annesine göre garip davranmamış, sadece sessizce kahvaltısını yiyip evden çıkmıştı. Annesi kendisinde bir sorun olduğunu anlamıştı. Ama çok fazla üstelememişti. Büyük ihtimalle o da sorunun babasıyla ilgili olduğunu falan düşünüyordu Soobin gibi.
Evleri yakın olduğu için her sabah Taehyun ile birlikte giderlerdi okula. Bu sabah da pek konuşkan değildi yanında. Bu herkes için anormal karşılanırdı, çünkü kendisi daima neşeli ve eğlenceli bir tipti, her şeye rağmen. Onlara göre son iki gündür palyaço değildi, üzgün bir palyaçoydu artık.
Bunu etkileyen bir de yaşı vardı tabii. Son 7 yılda çok fazla şey yaşamıştı. Neşesini ve enerjisini sömüren birtakım olaylar. İş kaygısı, aile kaygısı ve ilişki kaygısı...
Kısacası 17 yaşındaki Beomgyu ile 24 yaşındaki Beomgyu arasında büyük bir fark vardı.
Okul yolu boyunca Taehyun onu konuşturmaya çalışmış ama başaramamıştı. Sadece kısa cevaplar almıştı. Arkadaşında bir sorun olduğunu biliyordu. Biliyordu bilmesine ama bir şeyler yapamıyordu ve Beomgyu kendisine anlatmıyordu. Bu biraz onu üzmüyor değildi. Ancak bilmediği bir şey vardı ki yaşadıkları kolay atlatabilinen ve kolayca kabullenilecek bir şey sayılmazdı.
Sınıfa girdiğinde duraksadı. Bir an Lee Chan ile aynı sınıfta olduğunu unutmuş olmalıydı ki onun sırasının yanında duran Yeonjun'u görünce şaşırmıştı.
Bu duraksayışı Taehyun da fark etmişti ki "Ne oldu?" diye sormuştu kendisine. Ardından Beomgyu kendini hemen toparlamıştı. "Ah, bir şey yok. Bir an matematik sınavı olduğunu unutmuşum yeni aklıma geldi." dedi gözlerini kaçırarak. Sonra hemen sırasına oturdu.
Her ne kadar o tarafa bakmamak için kendisiyle savaş verse de bunda başarısız olmuştu ve gizlice bakmaya çalışmıştı. Ama o sırada Yeonjun ile göz göze gelmişti. Gülümsemiş ve el sallamıştı samimice. Beomgyu da karşılık olarak yalandan gülümsemeye çalışmıştı ve bakışlarını kaçırarak hızlı bir şekilde çantasından eşyalarını çıkarmıştı.
