Müzik hevesi ona ilk ne zaman gelmişti? Bunu çok düşünmüştü Beomgyu.
Çocukken mi başlamıştı acaba? Televizyon izlerken sürekli sevdiği müzikleri mırıldanır ve dans ederdi. Eline bir tarak veya su şişesi alıp şarkı söyler gibi yapardı.Belki çocukken başlamamıştır, belki herkes çocukken böyle şeyler yaşamıştır, bilemiyordu. Ergenlik zamanındayken mi başlamıştı yoksa? Özellikle ortaokulda annesi ve babası her gün tartışırken odasına kapanıp kulaklığını takıp son ses müzik dinlerken de başlamış olabilirdi. İlk gitarını alıp öğrenmeye başladığı zaman da olabilirdi.
Kestiremiyordu. Ama içinde bu müzik aşkının hep olduğunu biliyordu.
Şimdi tekrar bir topluluğun önünde performans sergileyecek olmaları kendisini öyle heyecanlandırmıştı ki yerinde duramıyordu. Soobin'in kendisine bu teklifi vermesinden sonra 1 hafta geçmişti. O zamana kadar kendisine zor günler için biriktirdiği paralarla yeni bir gitar kiralamıştı. Durmadan pratik yapmışlardı. Tekrar gitarı bulunmasın diye gitarını Soobin'lerde saklamıştı.
Ve o gün gelmişti. Sahne alacakları o büyük gün. Belki sahne ve mekan o kadar büyük değildi, belki o kadar kişi kendileriyle pek ilgilenmeyeceklerdi ama yine de bu heyecanı tekrar hissedecek olmak, onun için yeterliydi.
Kafeye insanlar gidip gelirken akşam 18.00da yapacakları canlı müzik için odada son kontrolleri yapıyorlardı. Yanında Jimin de olduğundan biraz da onun gerginliği vardı üstünde Beomgyu'nun. O ayrılık gününden sonra bir daha konuşmamışlardı. Ama kendisine her şey normalmiş gibi davranıyor, soğuk yapmıyordu.
Buna mutlu olması gerekirdi. Aksi durumda kendisini çok kötü hissederdi. Ama nedense yine de biraz rahatsız hissediyordu, ya da suçlu.Fakat biliyordu ki, bu ayrılık zaten eninde sonunda olacaktı.
Aynada son kez kendine bakıp üstünü ve saçlarını düzeltirken Soobin yanına yaklaştı. "Taehyun da geliyo izlemeye şimdi mesaj attı."
Beomgyu onu başıyla onaylamıştı. Aynada kendisini izliyor, derin nefes alıp ofluyordu sürekli. "Gerginliğin ta öbür mahalleden belli oluyor, sakin ol lan. Alt tarafı kıytırık bir kafe, öyle düşünürsen belki heyecanın azalır." Demişti omzunu patpatlayarak.
"Hiç işe yaramıyo biliyo musun?" demişti Beomgyu Soobin'e göz devirerek. Soobin de ona nefes almasına izin vermezcesine arkadan sarılarak -ya da döverek?- konuştu. "Mükemmelsin aşkım süper görünüyorsun yeter artık gidelim n'olur."
"Sahi ya Soobin, bizi neden kabul ettiler? Hangi ses kaydını dinlettin?" demişti merakla Beomgyu.
Soobin de kollarını ondan ayırmış, gülümseyerek ona bakıyordu. "Ses değil videoyu attım. Geçen pratik yaptığımız şarkı var ya, senin şu tuhaf davrandığın günlerden biri hani. O günkü pratikten bahsediyorum." Ardından o da aynaya dönüp kendi üstünü düzeltmiş "Hadi gidelim." demişti oradan ayrılırken. Jimin de arkasından giderken Beomgyu Soobin'in dediklerini düşünüyordu.
Birden o günü hatırladı. Bu yaşlarına döndüğü ilk günleriydi ve onlara göre çok kısa bir süre gibi görünse de o gün Beomgyu gitarını yıllardır eline ilk kez almıştı.
Ve şimdi de yıllar sonra ilk kez küçük bir yer olsa bile topluluk önünde şarkı söyleyecekti.
...
Mekan ne çok büyüktü ne de çok küçük. Lüks bir yere de benzemiyordu. Sadece rock n roll havası veren tasarımları vardı. İnsanlar da bu konsepti sevdiğinden buraya geliyordu genelde.
Sahneye çıktıklarında Beomgyu önce mekan kalabalık olunca gerilmişti ama sonradan bunu önceden çok kez yaptığını düşünerek kendini rahatlatmaya çalıştı içinden. İşe yaradığını gitarını çalmaya başladığında ve şarkıya giriş yaptığında anlamıştı.