bir

44K 1.3K 1.1K
                                    

bu hikâyede saldırgan olmasa da milli, dinî gibi alanlarda sizi rahatsız edebilecek şeyler mevcut, hassas değerlerinize dokunacağını düşünüyorsanız lütfen başlamayın

angst değildir


"cuma"
19.12

"bir tane yedi," hasan, ortaya bir kart attı. "...açanın çocuğu olmasın."

seçil, masadaki iskambili alırken "umarım olmaz." diyerek güldü. o sırada, seçil'in yanında oturan tolga sevgilisinin belini kavrayıp sessizce ona test yaptırıp yaptırmadığını sorduğunda ise bunu sevgilisi seçil dışında kimse duymamıştı.

birkaç dakika içerisinde oyun bitti. kazanan kişi aralarında oyunu en az bilenlerden emir olmuştu ki bu onun için cv'sine bile geçirebileceği bir başarıydı. onun yanında oturan hazar ise her zamanki gibi kayıtsız bir şekilde onları izlemişti. açıkça sıkılıyordu ve bunu belli etmekten çekinmiyordu.

"abi," dedi tolga'nın yanında oturan eylül. "...hazır mısınız?" masada oluşan kısa bir sessizlikten sonra devam etti. "sizi yusuf'la tanıştıracağım."

emir gülerek hazar'ın kulağına eğildi. "bir bu eksikti amına koyayım."

"yusuf kimdi?" diye sordu seçil.

"peygamber." diyerek cevapladı hazar dalgayla.

"ha, ha." sinirli bir şekilde hazar'a bakarak "sevgilim." diye yanıtladı seçil'i eylül.

"şırnak'tan gelen mi?" diyerek bir soru yöneltti hasan.

eylül gözlerini devirdi. "her doğulu şırnak'tan mı geliyor?"

"nereli o zaman?" diye dalga geçti emir eylül'le.

"bilmiyorum." derken bir yandan telefonuna bakıyordu. "çocuğun yanında doğulu şakası da yapmayın." gözlerini hazar'a dikti. "özellikle sen."

"tamam," dedi gözlerini başka yöne çevirerek hazar. "...yapmam."

"ben yusuf'u almaya gidiyorum," derken ayağa kalktı eylül. "...gerçekten, onu o kadar çok seveceksiniz ki."

"sen seviyorsan biz de severiz aşkım." dedi seçil tolga'nın omzunun altından. eylül ise kısa bir an seçil'i yanağından öpüp geri çekilmiş ve kapıya yönelmişti.

tolga sırtını geriye verdi. "siz tanıyor musunuz çocuğu?"

"felsefe okuyor galiba," dedi hasan. "...bölüm grubundaki yusuf oysa yani."

"bölümdekileri tanımıyor musun?" diye araya girdi emir.

"bilse prob'a kalır mı sence?" derken güldü seçil. "okulla bağlantısı yok ki çocuğun."

"susun," dedi hasan. "...geliyorlar."

eylül, masaya yaklaşıp sandalyeyi itti. "arkadaşlar," dedi yanındaki çocuğu onlarla tanıştırırken. "...sevgilim, yusuf. yusuf, bunlar arkadaşlarım." sırayla masadakileri gösterdi. "bu hasan, felsefe'de okuyor. hazar, sosyoloji. tolga, elektrik'te, aynı yurttasınız hatta. seçil de elektrik."

"memnun oldum," diyerek elini uzatan ilk kişi hasan oldu. "...hoş geldin."

yusuf, utangaç bir gülümsemeyle elini uzattı. "memnun oldum." dedikten hemen sonra onun yanında oturan emir'in elini sıkmıştı.

sıra hazar'a geldiğinde hazar'ın tuhaf bakışlarına anlam veremeyerek eli havada birkaç saniye yeşil gözleriyle ona baktı. "yusuf," dedi hazar onu inceleyip elini uzatırken. "...bir şey sorabilir miyim?"

gergin bir şekilde "evet." diye yanıtladı yusuf onu.

"tüm samimiyetimle soruyorum," dedi onun elini sıktıktan sonra. "...kürt müsün?"

eli duraksayan yusuf boş bir yüzle ona baktı. "evet." diyerek hazar'ı yanıtladıktan sonra geri çekilmişti. söyleyeceğinin devamını beklese de devamı gelmemişti.

araya giren eylül "iyi ki bir şey deme dedik abi." diye söylendi. "yusuf, buna bakma, hiçbir şeye saygısı yok hazar'ın."

"abi bir şey mi dedim?" diyerek emir'e döndü. "kürt bir shaming kelimesi mi?"

konudan alakasız elini uzatan tolga "memnun oldum." diyerek yusuf'la el sıkıştıktan sonra seçil de aynı şekilde elini uzatmıştı. böylelikle tüm grupla tanışmış olan yusuf, masaya oturdu.

birkaç dakika içerisinde ise aralarında oyundan en uzak olan emir, yusuf'a blöf öğretmeye başlamıştı.


'

yirmiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin