yetmiş

3.3K 451 191
                                    

"cuma"

23.56

yusuf // hazar




yusuf'u hayatı boyunca şaşırtan çok fazla şey olmuştu. o kadar da iyi geçmediği bir sınavın ardından yks sıralaması, yurt oda arkadaşlarından biriyle geçmişte aynı yerde bulunmuş olması, sanaldan arkadaşlarından biriyle tesadüfen bir cafede karşılaşması ve daha birçok, günlük hayata ait fakat ona yabancı hissettiren şeyler ancak tüm bunların arasında, hayatı boyunca en çok şaşırdığı an içerisindeydi ve hazar ağlıyordu. sigarasını içine çekip gözlerini kaçırırken "başka bir yöne bakmanı rica edebilir miyim?" dediğinde hazar'ın yüzü kıpkırmızıydı ve yusuf kendisini tutamayarak kahkaha atmıştı.

"sana inanamıyorum," dediğinde gözleri dikkatlice onun üzerindeydi. "...ağladığına inanamıyorum."

"sarhoşluğumu kötü kullandığını düşünüyorum, kürt," dediğinde sigarasını kül tablasına yaklaştırmıştı. "...kötü bir insansın."

"hazar," dedi gülerek. "...sana inanamıyorum."

"kafanı çevirebilir misin?"

"özür dilerim." derken hâlâ dudakları aralıktı. "yani, bu tartışmanın seni ağlatabileceğini düşünmemiştim. özür dilerim."

"ağlamıyorum."

"özür dilerim."

"dileme."

"neden ağlıyorsun?" gülmesine rağmen içten içe gayet ciddiydi fakat dışarıya yansıttığı duygularına engel olamıyordu. özgü hazar baysal'ı ağlatmak için ya yere düşmüş ve düştüğü yerde uyuyakalmış bir kedi olmak ya da ağlaması için ona kürtçe konuşarak sözel bir rüşvet vermek gerekliydi ancak tamamen kendi hisleriyle ağlıyor oluşuna yusuf inanamıyordu. birazdan ona bunun bir rüya olduğu söylense yusuf buna şaşırmazdı.

"bir tek kendi moralinin bozulduğunu düşünüyordun," derken gülmüştü hazar. "...bazen böyle olabiliyor, yusuf."

"hazar, ben sana nasıl teselli verebileceğimi bilmiyorum çünkü şu an ekstrem bir durum içerisindeyiz."

"emin ol benim için de aynısı geçerli."

yusuf yavaşça balkon zemininin üzerinden ona yaklaştığında göz göze gelmişlerdi. "neden ağladığını öğrenebilir miyim?"

"bana biraz daha ağladığımı hatırlatacak mısın?"

"hatırlatmayacağım, söz veriyorum." derken gülmemek için çaba sarf ediyordu. "şimdi bana açıklar mısın?"

"çünkü," alkollü olduğu ve ağladığı için sesi kırık çıkmıştı. "...salak gibi beni ayrılma konusunda strese sokuyorsun. hiçbir sik yapmıyorum ve yine benden ayrılman konusunda korkuyorum amına koyayım."

"özür dilerim." dediğinde hâlâ şaşkındı yusuf.

"özür dileme işte," derken sesi çocuk gibiydi. "...senin de suçun değil bu. sadece kafama takıyorum amına koyayım. mal gibi benden ayrılmaman için yapabileceğim şeyleri düşünüyorum ama her defasında elimde hiçbir şey olmuyor. içinde bulunduğum duruma bakar mısın?"

"özür dilerim." dedi tekrar yusuf.

"daha önceden sana sik gibi hissettirmiş herkesi öldürmek istiyorum." derken burnunu çekmişti. "sende güven problemi yaratan tüm arkadaşlarını ipe dizmek istiyorum. o kadar korkuyorum ki amına koyayım bir gün hazar ben daha fazla yapamıyorum demenden." sigarasının külünü tablaya döktü. "ne kadar güzel olduğunun biraz bile farkında değilsin ve ben sana bunu gösteremiyorum."

yirmiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin