"pazartesi"
21.32"bir çay daha alabilir miyiz?" yusuf, müşteriyi mırıldanarak onayladı ve adisyona bir çay yazdı. "teşekkürler."
masadan uzaklaşıp mutfağa ilerledikten birkaç dakika sonra masaya çayı getirmiş ve mutfak kısmına geri dönmüştü. herhangi bir yeni müşteri gelmediği için orada çalışanların birine haber verip balkona çıktığında elinde bir dal sigara ve siyah bir çakmak vardı.
sandalyelerden birine yerleşip telefonunu masaya koyduğunda sigarasını yakmak üzere çakmağı çaktı ancak çakmak yanmamıştı. ikinci defa denedi, yine yanmadı. üç, dört, beş; çakmak yanmıyordu. sakin bir şekilde sandalyedeki oturuşunu düzeltip eliyle çakmağa gelen rüzgârı kapattı ve tekrar denedi. çakmak tekrar yanmayıp yusuf sinirli bir şekilde geriye yaslandığında yanındaki sandalyelerden birinin çekildiğini fark etmişti. yüzündeki boş ifadeyle yanına oturan hazar'a baktığında gülmüştü.
"kendi sigaran da varmış." diye laf attığında yusuf yüzündeki aynı sinirli gülüşle başını sallamıştı. hazar'ın, elindeki çakmağı almasına ise ses etmemişti. "yaklaş." diyerek ters oturduğu sandalyenin üzerinden yusuf'a eğildi. yusuf, dudaklarının arasındaki sigarayı hazar'a yaklaştırdığında hazar, ikincide çakmağı çakmış ve yusuf'un sigarasını yakmıştı.
yusuf içine çektiği dumanı geri verirken "burada ne yapıyorsun?" diye sordu.
"alkolleri almaya geldim."
"tolga'ya verdim ya amına koyayım."
"ne?" derken kaşlarını çattı. "ne zaman?"
"iki saat oldu."
"hassiktir ya," derken telefonunu almış ve bildirimlerine bakmıştı. "...aramışlar bir de. şimdi gördüm."
"sen onlarla değil miydin zaten?"
"kütüphanedeydim."
gülerek geriye yaslandı yusuf. "proba kalmamak için mi uğraşıyorsun?"
kolunu ters oturduğu sandalyenin sırtına yasladı. "sınıfta kalacağımı mı düşünüyorsun?"
"mezun olamayacağını düşünüyorum."
"ağlayarak bölüm birincisi oluşumu yazabilirsin günlüğüne."
"ne?" derken kahkaha atmıştı. "sayıları yunan alfabesine göre okuyor olabilir misin?"
gülerek telefonunu açıp yeni bir sekmeye girdi. birkaç saniyelik küçük bir işlemin ardından telefonunu ona döndürüp "o zaman kürtçe kaçıncıyımdır?" diye sormuştu.
"sen ciddisin." derken telefonu kendisine yaklaştırmıştı. "torpilin olabilir mi okulda?"
"henüz kürdistan'ı kurmayı düşünmüyorum."
"siktir git bizans'ı kur orospu evladı," diyerek telefonu ona geri çevirdi. "...üç saniye laf atmadan duramıyorsun."
hazar gülerek konuyu değiştirdi. "kaça kadar çalışıyorsun?"
"geç çıkabilirim bugün," diye yanıtladı yusuf onu. "...on buçuk gibi işletmecinin birkaç arkadaşı gelecekmiş."
"keyfine göre mi salıyor adamlar seni?" diyerek söylendi. "bıraksana oğlum işi."
"yurt dışı stajım var yazın," diye cevap verdi yusuf. "...ona para biriktirmem lazım."
"iran'a mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yirmi
Short Storyhazar biraz duyarsız, biraz da sinir bozucu birisi boyxboy ve texting