yirmi beş

14.8K 1K 392
                                    

bakin bunu da hazara benziyo diye kaydetmisim ama sac sekli ve goz renginden kaybetmis buna yuzde yetmis sekiz digerine yuzde seksen uc verdim hazara benzeme orani olarak (baby face olmalarını saldim artik irzini s1ktigim pinterestinde baby face disi biri yok cunku)

"perşembe"
11.35

yusuf, kalemini çantasına atıp ayağa kalktığında yorgunluktan gözleri kapanıyordu. sınav sonrası baş ağrısı yorgunluğunu artırıyor ve uykusunu getiriyordu. sırasının arkasındaki ceketi giydi ve çantayı omuzuna atıp kapıya ilerledi. arkadaşının toplanmasını dışarıda bekleme kararı almıştı, sınıftaki sınav muhabbetini çekemezdi.

sınıf kapısının önünde iki dakika kadar bekledikten sonra enes yanına gelmiş ve "sigaran var mı?" diye sormuştu. yusuf başını iki yana salladığında enes oflamıştı. "o zaman yaren'e söylüyorum, sana da alsın sigara."

başını sallayarak enes'i onayladı. "kaç borcum kalıyor sana?"

"altmış galiba," dedi enes kapıya yürümeye başlayıp. "...haftaya benim partimi de ödersin."

"partiye mi gidiyoruz amına koyayım?" dedi onunla yürürken. "ne ara karar verildi buna?"

"final çıkışı işte, başka işin mi var?" diye sordu enes. "gamze'ler düzenliyor."

sessizce "sikeyim gamze'sini ya," dedi eliyle yüzünü kapatırken. "param kalmadı ki."

"köpek gibi burs almıyor musun oğlum?"

"biriktiriyorum."

"tamam en kötü biz hallederiz," diye geçiştirdi enes. "...parasını düşünme, stajdan dönünce ödersin."

"bakarız ya." dedi çantasını düzeltirken. "sen şimdi nereye gideceksin?"

"yemekhane yapmaz mıyız?"

"benim çok uykum var," dedi yusuf kısık bir sesle. "...akşam belki gelirim."

"tamam o zaman," derken telefonunu çıkardı. "...ben de yaren'le giderim o gelince." dedikten sonra kapıya ulaşmış ve kapıyı onlar için tutan bir öğrenciye "teşekkürler." demişti. daha sonra yusuf'a dönüp "yurtta olursam sigaranı veririm." demişti.

birkaç saniye içerisinde enes sol tarafa, yemekhaneye doğru yönelmiş ve yusuf'a kısaca bir görüşürüz demişti. yusuf ise diğer tarafa, yurduna yürümek için döndüğünde gözlerini devirerek hazar'a bakmıştı. bilerek, onunla konuşmaya çekindiği anlarda karşına çıkması yusuf'u sinir ediyordu.

gergin bir şekilde, sigarasını içen hazar'ın yanına gidip hiçbir şey söylemeden ona dik dik bakmaya başladı. hazar ise onun bu tepkisine gülmüş ve "iyi misin?" diye sormuştu. başında, çiseleyen yağmur ve esen soğuktan dolayı gri bir bere, üzerinde ise beyaz tişörtü ve bol bir mont vardı.

yusuf ona cevap vermeden aynı sinirli yüzüyle ona bakmaya devam ettiğinde hazar'ın yüzündeki gülüş artmıştı. "yusuf," dedi sevecen bir sesle onun saçlarına uzanıp. "...neden bu kadar tatlı bakıyorsun?" derken saçlarını karıştırmıştı.

gözlerini kapattı ve asabi bir şekilde "beni utandırmaktan başka bir şey yapabilir misin?" diye sormuştu.

"sana tatlısın dediğimde utanıyor musun?"

"öyle değil amına koyayım," dedi parmak ucunda yükselerek. "...burada ne işin var?"

hâlâ utanma konusunda olduğu için safça parmağını kaldırdı ve bölüm binasını gösterdi. "arkadaşların da mı biliyor seviştiğimizi?"

yirmiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin