altı

14.1K 1.1K 1.2K
                                    




"perşembe"
21.18

canlı müzikten gelen bilindik bir duman şarkısı, arkadaki ağır konuşma gürültüsü, bira şişelerinin birbirine çarpışından gelen kırık tını; yusuf, parmak uçlarıyla oynadığı bira kapağını masaya bırakıp konuya döndüğünde yüzünde sakin bir ifade vardı.

"o çocuk bizim bölümde," diye devam ettirdi tolga az önce dediğini. "...bir de galiba müzik topluluğundaydı."

"erdem mi?" emir, soruyu sormadan önce birasından bir yudum almıştı. "hazırlıkta aynı sınıftaydık."

"erdem çağlayan?" diye sordu seçil. "repeat senende mi, ilk sene mi?"

"hatırlamıyorum ki," derken ensesini kaşıdı. "...ama tanıyorum yani."

"erdem benim de hazırlık arkadaşımdı." diye araya giren kişi yusuf'tu. "ilk dönem."

"arkadaş mısınız?" derken bedenini tümüyle ona yönlendirmişti eylül.

"sayılırız."

"yusuf," diye araya girdi tolga. "...konudan alakasız bir şey sorabilir miyim?"

yeşil gözleri tolga'ya döndü. "evet." derken sesi dalgındı.

"felsefe'de bir arkadaşım var, hasan bilmiyor ama belki sen çıkarırsın. akın'ı tanıyor musun?"

düşünceli bir şekilde tolga'ya baktı yusuf. "yani," dedi eli ensesine çıkarken. "...felsefe'den çok kişiyi tanımıyorum."

"bu felsefe'dekilerin okulla niye hiç ilgisi yok ya?" diye araya girdi seçil.

"ben felsefe'de değilim ki."

"nasıl ya?" diye ona döndü emir. hafiften sarhoş olduğu işin sesi yayvan çıkıyordu. "grupta ne işin var o zaman?"

"bölüm grubu mu?"

"salak mısın emir," diye araya girdi eylül. "...okuldaki tek yusuf bu mu?"

"hangi bölümde o zaman?" dedi tolga.

masanın köşesinde, elindeki bira şişesinin etiketini söken hazar "istatistik kanka," diye yanıtladı onu. "...mezun olunca bingöl'ün eşek demografisini çıkaracak."

çenesine yasladığı elini hafifçe yukarı çıkardı ve dudağına değdirdi. "atalarının saatte attığı kulaç sayısını hesaplayacağım orospu evladı."

"ne?" diye sordu tolga.

"bilgisayardayım."

"harbi mi?" gözlerini irileştirdi emir. "kaç sıralaman?"

"beş yüz seksen yedi."

"bin mi?"

"milyon amına koyayım," diye araya girdi seçil. "...bilgisayardayım diyor çocuk."

"siz ne zamandır sevgilisiniz?"

eylül, tolga'nın sorduğu soruyla kaşlarını çattı. "oldu biraz."

"yakışıyorsunuz aslında." derken gözlerini kısmıştı seçil. "ama sevgili gibi durmuyorsunuz hiç."

"nasıl yani?" dediğinde yusuf'un omuzuna başını koymuştu eylül.

"yani hiç temasınız yok," elini kendi çenesine götürdü. "...hiç öpüştüğünüzü de görmedim."

eylül, başını yusuf'un omuzundan çekip yüzüne baktı. elini onun beline sardığında yusuf, birasını dudaklarına götürüp bir yudum daha almıştı. hemen sonrasında, ona beklentiyle bakan eylül'ün dudaklarına uzanıp onu öptü. üst dudağını rahat bir şekilde dudaklarının arasında emerken eylül, onu öpmenin arasında gülümsemişti. yalnızca üç-dört saniye süren kısa bir öpüşmenin ardından ayrıldığında eylül, "şimdi görebildin mi?" diye sordu seçil'e.

yirmiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin