Gece Milena'nın uyumasını bekledikten sonra zaman geçmedi. Yatakta dönüp durdum.
Kalkıp bulduğum kitanı okumayı düşündüm ama karanlıktı ve ışık yakarsam çok belli olurdu
Saat iki olunca yataktan kalktım. Üstümde kısa bi gecelik vardı ama sorun olmazdı bence. Bir de Owen için giyinecek miydim? Uğraşamazdım
Şimdş geriye tek sorun kalıyordu, ben o kuleye nasıl gidecektim? Yolu bilmiyordum bile. Ama konumuna bakacak olursak gitmek için kafamda bi yol çizebilirdim.
Kafamda çizdiğim plana uygun şekilde yürümeye başladım. Asker dikilmiş yerler yüzündrn yolumdan bi kaç kez sapmak zorunda kalsam da sonunda kulenin giriş kısmına gelmiştim. Merdivenleri çıkmaya başladığımda bi gariplik hissettim. Merdivene adım attığım an hava değişmişti. Daha karanlık bi hava gibiydi, daha ağır ve baskı oluşturan bi hava
Derin nefes aldığımda hava ciğerlerime baskı yapıyordu. Yine de merdivenleri çıkmaya devam ettim.
Gördüğüm kapı beklediğim kadar şaşalı değildi. Aşınmış, eski bi tahta kapıydı. Çalmama gerek yoktu sanırım. Gelmemi isteyen kişi kendiydi sonuçta
Kapıyı itip açtığımda masada oturmuş bir şeyler karaladığını gördüm
"Hoş geldin" dedi kafasını kaldırmadan. Daha sonra masanın önündeki eski koltuklardan birşni işaret etti "Otursana"
Geçip oturdum. İçerisi tavana kadar kitaplarla doluydu. Bi kaç eski heykel ve bir sürü eski şey vardı
"Beklediğimden sönük" dedim normal şekilde "Daha... parlak şeyler bekliyordum"
Dediğimi gülerek karşıladı ve kafasını kaldırdı "Eski şeyler daha sıcak geliyor bana. Ayrıca odaklanmam konusunda sıkıntı çıkarmıyor"
"Anladım. Evet anlatacaklarını bekliyorum"
"Evet doğru" ciddi haline büründü "Ailem tarafından takip edilmenle başlayalım"
"Evet. Buraya gelmemi sağlayan kendileri. Ve evet hemen güvenmemelerini anlarım. Ama takip ettirmek? Bu konuda emin misin? Takip edilsem hissederdim"
"Sıradan bir insan takibinden bahsetmiyorum. Ayrıca... sandığının aksine buraya gelmeni ben sağladım"
Sorarak bakışlarım karşısında bir süre sustu
"Büyüye inanır mısın, Nicole?" dedi biraz gergin bir halde.
"Çocuk kitaplarında olanlar mı?" dedim hafif gülerek "Elbette hayır"
"Dalga geçmiyorum. Sizin için... kara büyü diye nitelendirilen şey. Gerçek büyü işte o. Çocuklara anlatıldığı kadar azımsanacak bir şey değil. Asla olmadı. Bir büyü yapılınca, bunun bir ağırlığı olur. Hayatından bir parça alınıyor gibi bir baskısı olur"
Bir süre durdum. Tarif ettiği şey merdivenlerden çıkarken hissettiğim şeye benziyordu. Gözlerine baktığımda düşüncemi anlamış gibi başını salladı
"Genelde büyünün ağırlığı kişiye olur. O baskıyı büyüyü yapan kişi hisseder. Yorar, enerjisini tüketir. Ağır büyü oldukça, bitkinlik artar. Ama bazen... kendini çok geliştiren büyücüler ve doğuştan farklı olan bir kaç büyücü, bunu etrafa yayabilir ve normalde olacak ağırlığı yarısındsn daha fazla azaltabilirler"
"Anlamıyorum" dedim dürüst olarak. Anlamıyordum. Gerçekten anlamıyordum. Ben büyüye inanmazdım
"Bak... büyü var olan bir şey. Çeşitli şekilde kullanılabilirler. Evet, iyi özellikleri var. Ama sınırını bilmeyen bir büyücü için en hafif büyüler bile öldürücü olur"
"Peki sen? Farklı olanlardan mısın?"
Derin nefes alıp başını salladı
"Evet. Hissettiğin şey benim büyülerimin ağırlığıydı. Burası türlü şeyler için çalışma alanım. Evet işk olarak bunları idrak etmeni beklemek daha iyi olacak"
Gözlerimi kapatıp derin bi nefes aldım. Garipti. Bu bulduğum kitabı açıklıyordu. Ama beynim kabul etmiyordu bunu. Mantıksızdı. Bir dayanağı yoktu. Bir kaynağı yoktu.
"Senin için bu yüzden umutsuz vaka dediler" dedi rahatça "Mantık arıyorsun"
"Ki mantık aramam da gerek. Ben bu yaşıma kadar mantığa dayanarak hareket ettim. Ben mantık sayesinde hayatta kaldım, olduğum yere mantıkla geldim."
"Her şeyde mantık olmak zorunda değil"
"Hayır olmak zorunda"
"Söylesene, aşk mantıklı mıdır sence?" derken arkasına yaslandı "Aynı anda iki kişinin birbirine kalpten değer vermesi?"
Bir şey diyemedim. Aşk mantıklı değildi. Ve mantıklı olduğunu iddia edemezdim. Aşık olmuştum ve yalan söyleyemezdim
"Gördüğün üzere, her şey mantıkla olmuyor. Hatta mantıksız olan bazı şeyler, mantığın açıklanması için yardım ediyor"
Biraz yüzüne baktım. Ciddiydi ve anlayışla bakıyordu. Kabullenmekte zorlanacağımın farkındaydı
"Pekala... sırada ne söyleyeceksin?"
"Seni takip etmeleri. Sana güvenmiyorlar ve evet bu yüzden takip ettiriyorlar. Büyüye. Kapıda yayılımlı büyüyü hissettin. Bu benim farklılığımın yanı sıra ileri bir büyü türü. İzlenmeni engelliyor"
"Ama buraya kadar geldikten sonra izlenememem dikkat çekmez mi?"
"Emin ol bu saatte izlenmiyorsun. Dün gece kontrol ettim"
"Peki üçüncü diyeceğin şey? Belli ki 3 şey var."
"Evet... orası biraz karışık"
"Büyünün varlığını açıklamandan da mı karmaşık?"
"Evet" derin nefes alıp gözlerime baktı "Gelecekte bi kral veya kraliçenin annesi, eski bi prensin sevgilisi ve güçlü bi leydisin. Zekisin ve yeteneklisin. Desteğin benim için harika bir avantaj olur."
"Ne için bir avantaj? Ne için yardımıma ihtiyacın var Owen?"
Bir süre sesslik oldu. Söyleyeceği şeyi söylemek istemiyor gibiydi
"Ailemi devirmek için yardımına ihtiyacım var Nicole"
---------------------------
Selam size 3 okuyucum
Yeni bölüm saçma olmuş olabilir, ki oldu
Ama bane
Hade iyi okumalar