Milena'yla yine tuvalet kritiği yaptığımız zaman ona plandan bahsettim. Hafifçe başını sallayıp düşünmeye başladı
"Ne düşünüyorsun?"
"Sana yamamaya çalıştığımız prens eski sevgilinle olan şeyleri görecek"
"Düşündüğün şey bu mu yani Milena?" dedim hafif gülerek. Düşünceli şekilde başını salladığında minik omzuna vurdum.
"Hadi gel, kral ve kraliçenin yanına gideceğiz" diyerek çıktığımda peşimden gelmişti
Kral ve kraliçenin geçen sefer ki çalışma odasına geldiğimizde kapıda nöbet tutan askerler bize dik dik bakmışlardı. Açık şekilde, burada çalışan çoğu kişinin bizi sevmediği çok belliydi
"Ne var?" dedi iri olan sert bir tonda. Gerçi ikisi de iriydi ama bu konuşan daha bir iriydi
"Kral ve kraliçeyle geçen çağırdıkları konu hakkında konuşmak istiyoruz" dedim sakin ama aynı sert tonda.
"Sizin isteğinize göre izin verecek gibi mi duruyoruz? Sizi çağırdıkları zaman gelirsiniz konuş-"
"Bana bak kendini bir şey sanan aptal herif, istersem ikinizi de yere devirmem dakikamı almaz. Şimdi geç ve kraliçeye konuşmak istediğimizi söyle. Kabul etmezse zaten gideceğiz. Ama sen şuan kral ve kraliçe adına karar veriyormuşsun gibi geldi ve bu davranışından pek hoşlanacaklarını sanmıyorum. Olay istiyorsan da benim için pek dert olmaz." dedim net bir tonda ve kaşlarımı çatarak. Belli etmese de hafif gerildiğinin farkındaydım. Yanındakiyse beni pek önemsememişti. Gülerek bakıyordu
"Hamile bir kız olarak bize ne yapabileceğini düşünüyorsun?" dedi rahat bir tonda. Kemiklerini kırıp iç organlarını dökebilirim diye düşündüm. Ama bunları tabii ki yapmadım ve söylemedim. Daha sonra kellemi alırlarsa görürdüm
"Kes sesini" dedi bu sefer daha iri olan ve ciddi şekilde adama baktı "Onu şimdi tanıdım. Yüzbaşıydın, değil mi?"
Sesinden pek emin olmadığı belli olsa da beni bildiği gayet açıktı. Sırıttım, burada az da olsa tanınıyordum. Hoşuma gitmişti
"Evet, yüzbaşıydım" dedim gayet normal bir biçimde. Başını sallayıp salak olana kral ve kraliçeye haber vermesini işaret etti. O salak da kaşlarını çatarak içeri girdi
"Nerden tanıyorsun?" dedi Milena havadan sudan bahseder gibi
"Bazen başka yerlerde ne olup bittiğini öğrenmek için bir kaç kişi gönderilir. Geçen yıl da sizin ülkeye gelmiştim."
"Hatırlamana sevindim. Arkadaşını öldürmeden önce yani" dedim hafif gülerek. Kapı açıldığında içeri girdik ve selam verdik
"Rahatsız ettiğimiz için özür dileriz" dedim selam vermeyi kesmeden
"Ne için geldiniz?" dedi kraliçe ve kalkmamızı işaret etti
"Zihnimizin okunmasını kabul ediyoruz ama bir isteğimiz olacak" Bir anlığına şaşırmış göründü.
"Ne oluğuna bağlı"
"Anılarımız eğer açık şekilde okunacaksa, sadece güvenini kazanmak istediğimiz kişiler önünde, yani kraliyet ailesinin önünde okunmasını istiyoruz. Zaten zihnimizin okunması yeterince rahatsız edici bir durum bizim için."
Kraliçe bir süre yüzüme baktı. Sonra Milena'yı da inceledi. En sonunda kralla bakıştı ve başını hafifçe salladı
"Uygun bir istek" diye itiraf etti "Eğer yeterince hazırsanız, bugün öğleden sonra okunmasını istiyorum"