Milena POV
Bazen hisler yanıltıcı hatta saptırıcı olabilirdi. Birine beslenen sevgi gözü kör edebilirdi. Birine karşı büyütülen nefret kendi sonunu getirebilirdi. Ve her şey en sonunda tek bir şeye dönerdi, harabeye. Sevginin sonu, nefretti ve nefretin sonu ölümdü. Bana göre herkes bu dünyadan nefret ederek ayrılıyordu ve bunun sonucu olarak nefret çağrıldığı yere ölümle geliyordu
Bu yaşıma kadar, kimseden nefret etmemek için uğraşmıştım. Nefret etmediklerim yoktu, çok sevmediklerim vardı bana göre. Ölümden korkuyordum. Belli etmesem de ölümden çok fazla korkuyordum ve bana gelmesini istemiyordum
Kör olmak ise benim için sorun değildi. Daha önce yolum buna hiç çıkmamıştı. Kör olabilecek kadar ilerlememiş ve bunu nefrete asla çevirmemiştim. Bu yüzden bundan korkmuyordum çünkü nefrete çevirdiğim bir sevgiyle asla karşılaşmamıştım
Jonas bana bunu yaptırmayı başaran ilk kişiydi. Kabul etsem de etmesem de Jonas'ı hala severken nefret ediyordum. Berbat bir histi. İğrenç ötesi bir histi. O kadar kırıcı ve rencide edici davranmıştı ki bunu kendime yediremiyordum
"Milena" dedi Nicole omzumu hafifçe tutarak. Bakışlarımı ona yönlendirdiğim zaman endişeli bakışlarını gördüm. Gözlerine baktım. Her zaman fazlasıyla sakindi. Tepkisini dışardan asla gizlemese de gözleri hep sakin bakardı. Belli zamanlarda gözlerinden belli hisler geçtiğini görürdüm sadece. Şuan onlardan biriydi.
Çocukluğumdan beri bana bu gözlerle bakan iki kişi olmuştu. Nicole ve Jonas.
Jonas.
Gözlerimin tekrardan dolduğunu hissettiğimde bakışlarımı önüme çevirdim. Ben bu yüzden sadece 2 yerde çocuktum. Ve biri beni kandırmıştı
"Neden böyle oluyor" dediğimde gözlerimden akan bir kaç yaşı elimle sildim "Ben neden sevilmiyorum Nicole?"
Bir şey demeden sadece yanıma oturdu ve bana sıkıca sarılıp saçlarımı okşamaya başladı. Sakin durmaya çalışıyordu ama sakin olmadığını biliyordum. Sinirliydi, fazlasıyla sinirliydi
"Ben eşek başı mıyım burda Milena" dedi dalga geçer bir tonda ve sırtıma çok hafif vurdu. İstemeden çok minik güldüm ama cevap vermedim bir süre
"Ne kastettiğimi biliyorsun" dediğimde burnumu çektim
"Biliyor ve reddediyorum" dedi dalga tonunu bırakarak "Sen sadece bunu yanlış kişide arıyorsun"
Bakışlarımı ona kaldırdım. Anlamadan kafamı omzuna yaslamış ona bakıyordum
"Anlamadım kar tanesi, beni Owen mı zannediyorsun şuan?" dediğimde çok hafif güldü. Ben de ufak gülüp tekrar burnumu çektim. Omzuna silsem fark eder miydi acaba
"Hayır. Thomas" dediğinde anlık bir şokla yüzüne kitlenmiştim. Ciddi değildi bence
"Dalga mı geçiyorsun Nicole? O çocuk sadece eğleneceği birini arıyor"
"Sanmıyorum" diyip başını iki yana salladı "Senden gerçekten hoşlanıyor olabilir. En azından, hislerini sen söylemeden sezebilen birisi. Çenenden tasaruf"
Gözlerimi devirdim. Ama bir nevi haklı olabilirdi. İçimden bir ses öyle de söylüyordu. Nicole'e güvenirdim, hep böyleydi. Ve bu istemesem de haklı olabileceğini düşünmeye itiyordu
"Öyle bile olsa, ben Jonas'ı unutmak için onu kullanmam. Ben birini kullanamam"
"Kullan demiyorum, sevmeyi dene diyorum" hafif gülümsedi sonra önüne dönüp ni süre gökyüzünğ izledi. Bize verilen odanın balkonundaydık, hava kararıyordu ve ben saatlerdir burda oturuyordum "Ben Owen'ı sevebildim"