Roxy canı sıkkın biçimde Müdire Hamilton'ın odasına doğru yola koyuldu. Sebebinin dünkü olay olduğu aşikardı. Lodos'un onları ele vermeyeceğini ummuşlardı ama adam belli ki kurallarına sıkı sıkıya bağlıydı.
Devasa okul binasının en üst katındaki müdür odasına çıkmak için merdivenleri tırmanırken arkadaşlarının da yolda olup olmadığını merak etti. Arkadaşları muhtemelen onları nasıl bir cezanın beklediğini düşünüyorlardı. Ne var ki Roxy için okulda yaşadığı her saniye zaten ceza gibiydi.
Sonunda müdirenin odasının kapısına vardığında Steph ve Elain hala ortada yoktu. İçeriden kısık konuşma sesleri işittiğinde arkadaşlarının içeride olup olmadığını anlamak için yaklaştı, ancak Zelda Hamilton'ın konuştuğu kişiler arkadaşları değildi.
"Bir milyon dedim... Tüp başına."
"Beni aptal sanma, sadece kalanları çoğaltmak için bile bir servet harcadık."
" Seçim senin." dedi ve telefonu kapattı.
Stephen hafifçe öksürmesiyle Roxy olduğu yerde korkuyla sıçradı. Arkadaşları gelmişti. Stephen "Naber," dedi göz kıparak ve sonra öne eğilip kapıyı tıklattı. Birkaç saniye sonra içeriden Müdire Hamilton'ın "Girin!" diyen sesi yükseldi. İçeri girdiklerinde küt kısa saçlı, zeytuni teniyle müdire Zelda'yı gördüler. Kadın hızlı parmak darbeleriyle bilgisayarında bir şeyler yazıyordu. Onların çekingen biçimde içeri girmesiyle bilgisayarını hızla kapattı ve gözlüklerini taktı. "Süper de olsanız yaşlanınca gözlerinizin bozulmaması işten bile değil..." dedi müşfik bir tavırla. Ardından gülümseyerek masasının önündeki koltuğu işaret etti, "Oturun, çocuklar."
Roxy, Elain ve Stephen yan yana oturdular ve ellerini önde birleştirerek adeta giyotin sırası bekleyen suçlular gibi beklemeye koyuldular.
"Dün akşam bir telefon aldım... Lodos'tan. Kendisi dün karakola iki hırsız teslim etmiş. Ancak işin çoğunu başkasının hallettiğini söyledi. Anladığım kadarıyla olay mahalline vardığında siz çoktan suçluları yakalamışsınız, bu doğru mu?"
Üçü de çekingen bir edayla aynı anda başını salladı. Roxy bakışlarını ayakkabılarına indirdi. Arkadaşlarına yardım etmişti evet, ama payının küçük olduğunu hissediyordu.
Bu esnada Müdire Zelda önündeki kağıtlara baktı, "Roxanne Steel, Elain Harrington ve Stephen Chang. Dersleriniz gayet iyi. Kurallarımızdan haberdar olduğunuzu var sayıyorum. Suça -engel olmak dahil- herhangi bir biçimde bulaşmak yasak."
"Efendim, biz onlara değil, onlar bize bulaştı. Biz yalnızca kendimizi korurken onları paketleyiverdik." dedi Stephen kaşlarını kaldırarak.
Zelda hafiften gülümseyip başını salladı. Onun tebessümüyle üçü de derin bir nefes aldı çünkü kızgın görünmüyordu. Üzerindeki siyah ceketi düzeltti, "Böyle olaylar olabilir. Bizim amacımız sizlere zarar gelmesine engel olmak. Size bir işlem uygulamayacağım... Şimdilik. Ama lütfen bir dahaki sefere otoritelere haber verin."
Büyük olasılıkla Elain Polisi aradık ama geç kaldılar, dememek için dilini ısırıyordu.
"Şimdi gidebilirsiniz, derse geç kalmayın." ve aniden elini uzatıp üçünün de tek tek elini sıktı.
Üçü birden ayaklandılar ve bu kadar ucuz kurtulmuş olmanın ferahlığıyla kapıya yöneldiler.
"Bayan Steel, siz kalın."
Roxy donakaldı ve başını yavaşça müdireye çevirdi. Zelda ona eliyle yakınındaki koltuğu işaret etti. Elain ve Stephen endişeyle arkadaşlarına bakarken Roxy onlara "Siz gidin." diye mırıldandı ve kapıyı kapatarak az önce oturduğu yere geri döndü ve bakışlarını kadına çevirdi. Müdire Hamilton ise gözlüğünü çıkardı ve geriye yaslandı. Sonra masasının çekmecesini açarak bir kutu bisküvi çıkardı.
![](https://img.wattpad.com/cover/316165675-288-k595921.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahraman Olmak İçin Bir Sebep
Science FictionRoxy'nin derdi büyük. Süper kahraman çocuklarının gittiği okula gidiyor ama süper güçleri yok. Şayet güçleri sene sonuna kadar ortaya çıkmazsa okuldan atılacak. Yine de oturup beklemektense zorbalarla mücadele etmeye ve başını dik tutmaya kararlı. F...