[Bölüm de rahatsız edici kelimeler var. Yani küfür yav. Çokta abartı değil ama yine de söyleyeyim ona göre okuyun ve artık yorum yapın gençler. Yorum yapın ki ben 11 saatlik it gibi çalışmamın yorgunluğunda size kitabı yazabileyim.]
-
Ellerimde kelepçe yine müdavimi olduğum karakola gidiyordum. Ön tarafta iki tane polis memuru vardı. Biri zatürre olan Mahmut abi diğer ise yeniydi.
Arabanın arkasında üçlü koltuğun tam ortasında oturuyordum. Kafam cama dönüktü, yolun akışını izliyordum. Arada Mahmut abinin dikiz aynasından bana baktığını hissediyordum ve fark ediyordum. O beni ilk defa böyle sessiz görüyordu. Hatta her an her şeye saldıracak gibi...
Çünkü götünü siktiğimin Askar'ın boynunda kocaman iz vardı. Orospu çoçuğu sikişmişti. Ben onun sikini yaladıktan tam beş gün sonra. Piç herif anlamayacağımı mı zannediyordu acaba? Çükü kopsun pezevenkin. La biz kendimizden ödün verip adamın aletini elleyelim, hatta ve hatta adama küçük Giray'a dokunması için izin verelim ama puşt kalksın elalemle sevişsin.
Her şeyi geçtim ben bu gerizekalıyı kıskanmıştım. Hem kıskandığım için kendime kızıyordum hemde seviştiği için ona. Bu yüzden bende seviştiği adamı takip edip, dövmüştüm. Onun bir suçu yoktu ama Askar puştunun vicdanı sızlasın diye bilerek adamın ağzını yüzünü siktim.
E benim de suratımda hatrı sayılır izler vardı tabii.
Hala sinirliydim. Aklıma geldikçe kuduruyordum. Saçma sapan şeyler yaparım diye de bir elimi, Mahmut abiye kapının kulpuna kelepçelettirdim.
Polis arabası karakolun önünde durduğunda gözlerimi etrafta gezdirdim. Belki benim yavşağı görürüm diye ama beyfendi yoktu ortalarda. Kim bilir kimlere girip çıkıyordu. Şerefsiz!
Sinirle bir nefes verip, beni araçtan indirmelerini bekledim. Mahmut abi kapının kulpuna bağladığı kelepçeyi çözüp iki bileğime takacakken, tereddütle gözlerime baktı. Göz devirip, "Mahmut abi tak artık." diye nefes vererek bıkkınlıkla konuştum.
Kelepçeli ellerimle, tek kolumdan tutan Mahmut abi beni karakoldan içeri doğru soktu. Uzun zamandır bileklerimde kelepçe olmadığı için bana bakan gözlerde şaşkınlık görüyordum. Fakat benim gözlerim am bitini arıyordu. Sikik orospu çoçuğu.
Sinirle kafamı iki yana sallayıp derin nefes aldım. Nezarethaneye doğru giderken ilerden elinde dosya ile Askar'ın bana doğru geldiğini gördüm. Onu görür görmez avuçlarımın içi kaşınmaya başladı. Benimle göz teması kurmadan hızla bize doğru gelip tam karşımda durdu. Mahmut abiyle bir şeyler konuşurken elini boştaki koluma atıp, kendisi nezarethaneye götürmek için tuttu. Kim bilir o el nerelere girip çıktı. Siktim seni Aksar efendi.
Kolumu sertçe çekip dikkatini üzerime çektim. Kafası bana dönük gözleri gözlerime değiyordu. Kendime düşünme fırsatı vermeden kafamı geriye doğru çektim ve hızla öne doğru, onun suratına geçirdim. Pezevenke kafa atmıştım. Acıyla inleyip önüme doğru eğildi. Sanki üç saniye önce kafa atmamışım gibi sakin bir şekilde olduğum yerde dikiliyordum. Mahmut abi ise ne olduğunu anlamaz gözlerle bir bana bir Askar'a bakıyordu.
Aksar bedenini doğrultup, kendine gelebilmek adına kafasını iki yana salladı. Elmacık kemiğine baskı uyguladığı eliyle yüzünü ovdu. Gözlerime tekrardan bakmadan kolumdan tuttuğu gibi beni hızla zemin kata doğru ilerletti.
Ona sakso çektiğim yerden çok daha büyük olan arşiv odasının tam karşısındaki temizlik odasına soktu ikimizi. Bedenimi duvara itti.
Sırtım duvara dayalı karşımda derin nefesler alarak sakinleşen adamı izlemeye başladım. Sinirle yumduğu gözlerini sakince açıp gözlerime baktı.
"Konuş Giray." dedi. "Ne konuşayım?" dediğimde bıkkınlıkla nefes verdi.
"Ben biliyorum sebebini ama senden de duyayım. Ne diye kafa atıyorsun oğlum bana. Hem de herkesin içinde. Komiserim lan ben!" diye sonlara doğru yükselerek konuştu. Elini alnına çıkarıp sertçe ovdu.
"Hem İlkay'ı da dövmüşsün. Şikayetçi olmuş senden, bu yüzden buradaymışsın." dediğinde suratımı buruşturdum.
"Yarım kaldı işim daha kazığa oturtacaktım." dedikten sonra birkaç adım da tam önüne gelip, elimin tersini aletine sürttüm.
"Gerçi oturmuştur o kazığa." diye imayla konuştum. Kazığın kopsun orospu çoçuğu. O ise çenemden tutup üzerime doğru geldi ve beni duvar ile arasına aldı. Kafasını hafifçe suratıma doğru eğdi.
"Bak amınakoduğumun çocuğu, düşündüğün gibi bir şey olmadı. Sevişmedik biz İlkay'la." dediğinde gözlerim boynundaki ize kaydı. Tekrardan gözlerine baktığımda az öncekine nazaran daha sakin bakıyordu.
"Giray, yarı da bırakıp çıktım evinden. Pantolon düğmesi dahi çözülmedi." Yalan söylediğini düşünmüyordum ama neden sikişmek gibi bir derde girdiğini de anlamamıştım.
"Neden gittin evine o zaman?" dediğimde çenemdeki elini hafifleştirip baş parmağı ile yanağımı okşamaya başladı.
"O gün karakolda yaptığın şeyden sonra bazı şeyleri anlamam lazımdı." dediğinde kafamı salladım usulca.
"Anladın mı?"
"Anladım." dediğinde tekrardan kafamı salladım.
Öylece birbirimize bakıyorduk, onun çenemdeki eli olduğu yeri okşuyordu benim ise elimin tersi onun aletini usulca okşuyordu. Neredeyse dakika bitip bir yenisi başlayacaktı ki tekrardan konuştum. "Ne anladın?"
İlk başta cevap vermedi sabit surat ifadesiyle gözlerime bakmaya devam etti. Sonrasında gülümseyip usulca kafasını eğdi. Hareketlerini temkinli yapıyordu. İzin ister gibi yine gözlerime baktığında gözlerimi yumup açtım. Bu hareketimden sonra dudaklarını dudağıma bastırıp bekledi. Tadını almak ister gibi sertçe birkaç kere öpüp tekrardan dudaklarımızı birleştirdi. Alt dudağımı dudaklarının arasına alıp emmeye başladı.
Bu hissiyat muazzamdı. Onun dudağının dudaklarımın arasında olması, tadını almam, arada dişleriyle beni uyarması çok güzeldi. Onun dokunuşları bedenim için her zaman iyi hissettiriyordu. Kasılmıyordum, tam tersi o dokunmayınca eksik hissetmeye başlamıştım. Dokunanın o olduğunu hatırladığım müddetçe gerilmek yerine ruhum rahatlıyordu.
Dudaklarının hırçınlığına aynı şekilde karşılık verip üst dudağını ısırıp, emmeye başladım. İkimizde nefessiz kalana kadar birbirimizi öpmeye devam ediyorduk. Kulaklarıma dolan öpüşme sesiyle bile çoktan küçük Giray yerinde hareketlenip kalkışa geçmişti bile. Onunkisi ise adeta elimde büyümüştü.
Nefes almak adına kafamızı geri çekip gözlerimizi izledik. Soluklanırken ikimizin nefesi ortada birbirine karışıyordu. İnip kalkan göğüslerimiz, kızarmış ve ıslaklığım yüzünden parlayan dudaklarıyla çok güzel bir görüntüye bakarak nefesimi düzene sokmaya çalıştım.
"Seni gerçekten de sevdiğimi anladım." dediğinde şokla kalakaldım. Bir müddet nefes dahi almamıştım sanki. Bunun gerçekleştiğini bilmeme rağmen onun ağzından duymak beni ekstra heyecanlandırmıştı.
Kafamı yaklaştırıp alnımı alnına yasladım. Gözlerimi yumup düşüncelerimi ölçüp biçmeye çalıştım. Aletini usulca okşamaya devam ediyordum. Hafiften sıkmaya başladım. Pantolon üzerinden tırnaklarımı sürttüm.
"Hazırım ben Askar." dedim. Derin bir nefes çektim içime sonrasında adeta fısıldadım sanki...
"Seninle olmaya..."
•
Çok yoğunum amk.
instagram: mortelysi0n
•
18.7.22
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HALASKAR • |BxB|
Ficción GeneralBir polis memuru ile nezarethanenin sürekli müdaviminin hikayesi |Halaskar: Kurtaran, kurtarıcı kişi.| • 14.3.22