1.4

37 5 37
                                    

Altüst Olmuşum
Mavi gri

🤍

Zilin çalmasıyla önceden çok iyi tanıdığımı sandığım ama çok fena yanıldığım üçlü, sıramın önüne dizildiler. Ecrin'in, Zeki'nin varlığından dolayı gerildiğini ve heyecanlandığını elini bacağıma koymasıyla anlamıştım. Onu sakinleştirmek adına elimi elinin üstüne koydum.

Gözlerimi kısıp önümdeki üçlüye baktım. Tek kaşımı kaldırıp "Bir sorun mu var gençler?" dedim. Ama üçünden de ses çıkmıyordu. Zeki'nin sorum ile ilgilendiğini sanmıyordum bile. O direk man Ecrin'e bakıyordu. Aral ise çaktırmadan bana bakmaya çalışıyor ama bunu fazlasıyla belli ediyordu.

Şuan, aklı başında olan tek kişi olduğunu soruma cevap vererek kanıtladı Mert.

"Eee şey... Biz eeee seninle şeyi konuşacaktık Ceylin... Eee." 

Lafımı geri alıyorum, üçünüde kaybetmişiz.

Mert'ten de olmayacağını anlayıp durumu elime alacaktım ama işler istediğim gibi gitmedi. Tek bildigim sey vardı oda, olanların hiçbiri kalbime iyi gelmeyecekti.

Bileğimde hissettiğim varlık ile tenim karıncalanmaya başlamıştı. Buydu işte onun benim üzerinde bıraktığı etki buydu. Daha kim olduğuna bakmamıştım bile ama tepki vermişti vücudum. Çünkü bedenim onun teninin bıraktığı izlere tutsak ve izlerini unutamayacak kadar bağlı ona.

Elin sahibine inanamamış gibi kafamı kaldırıp gözlerinin içine baktım. Ama gözlerim, onun gözlerine ulaşamadan başka birşey de takılı kaldı. Dudağının kenarında oluşan kıvrımda.

O kıvrıma dudaklarımı bastırmak istedim.

"Ceylin sana danışmamız gereken önemli bir konu var." 

O konuşmasa ben herhalde saatlerce bileğimi kavrayan o güzel eline bakabilirdim. Onun yardımıyla kalktım sıramdan. Kafamı sallamaktan başka hiçbir tepki veremedim. Ecrin'e birazdan geliyorum diyemedim. Bileğimi elinden kurtaramadım.

Sınıfın kapısına geldiğimizde bile eli hala bileğimdeydi. O önde ben arkasında çıktık sınıftan. Zeki ve Mert geliyorlar mıydı? Bilmiyordum ama şuan dönüpte bakamazdım arkama.

Bahçeye çıkıp neredeyse hiç kalabalık olmayan arka bahçede ki banklardan birine oturduk ve en sonunda hiç istemesemde ayrılmıştı birbirinden tenlerimiz.

"Şey... Afedersin o an ne yapacağımı bilemedim Mertte hiç birşey yapmayınca böyle yapmak zorunda kaldım. Rahatsız ettiysem özür dilerim."

Elimi tutmasından bahsediyordu.
Vay canına ne kadar zeki birşeysin sen öyle.

Elimi kaldırıp sorun olmadığını belirtircesine salladim. "Yok rahatsız etmedin. Sorun yok." En azından konuşa bildim. En azından sesim titremedi. En azından bayılmadım benim için büyük gelişme.

Kocaman gülümsedi ve benim kalbimin ritmi yine bozuldu. Alın şu çoçuğu burdan yalvarıyorum.

En sonunda Mert ve Zeki geldiler ve bankta yerlerini aldılar. Buna çok sevindim çünkü karşımdaki varlık yüzünden her an eriyip, banktan aşağıya, yere akabilirdim.

"Az daha hızlı gitseydiniz olmadı böyle. Maratonlarda nasıl birinci olacaksınız siz aaaaaa!?" Sesindeki sitemle konuşmaya başlamıştı Zeki.

"Ha bu arada helal lan Aral. İyiki yapıştın kızın koluna yoksa bu Mert hıyarı yüzünden öyle bön bön durucaktık kızılımın önünde. " Zeki haklı dağılın. Ama galiba Aral benim gibi düşünmüyordu. Zeki'nin ensesine yapıştırdı Bi tane.

Bizden Olsun İsterdim ||yarı texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin