0.8

34 5 70
                                    

Beni Neden Sevmedin
Vugar Huseynov



&



O an bir türlü gözlerimin önünden gitmiyor. Aral'ın gözlerindeki hayal kırıklığı yerle bir etti beni. Neden? Bu hayal kırıklığının sebebi neydi ne yapmıştım ona ben? Sevmekten başka ne yaptım ki.

Neler yapmadın ki? O sana her baktığında abini hatırlıyor. Yarasını hatırlıyor. Sende onu görüyor. Onun bu hayattaki en büyük hayal kırıklığını sen ve abinsin.

İşte yine oluyor. Aralla uzaklaşmaya başladığımızdan beri sürekli kendimle kavga ediyorum. Evet haklı ben ona abimi hatırlatıyorum. Bu hayattaki en büyük 'keşke'si abimdi ve ben ona bu 'keşke'yi yıllardır kardeşiyle beraber büyürek hep hatırlattım. Saat ikindi olduğu için hava hafiften kararmış, güneş batmak için hazırlanıyordu. Erkekler yine sahaya geçmiş futbol oynuyorlardı, biz kızlar ise hep beraber oturmuş sohbet ediyorduk. Daha doğrusu onlar ediyor ben uzanıyordum. Kafam o kadar karışıktı Bi uyuyup bir daha uyanmamak istiyordum. Aral olaylardan sonra bana karşı çok dengesiz olmaya başladı. Bir iyi bir kötü. Hani ilişkimiz olsa flört etsek sıcak-soğuk yapıyor dicem ama ortada bir ilişkiden eser yok. Üf ciddili çıldırıcam şuarada. Okuldayken bazen yan yana geliyoruz selam veriyor bende sevinçle selam veriyorum. Hatta bazen boyumla ilgili dalga geçiyor tamam buna sevinçle karşılık veremiyorum resmen cırlıyordum çocuğa. Sıla ve Akın, Aral'ın cırlamamı sevdiğini söylediler. Bunu kendi ağzı ile söylemiş. Uğraşmayı seviyormuş benimle.

Az önce üzüntüden beni şu kenara gömün diyordum şimdi ise mutluluktan ölücek gibiyim. Bipolarmıyım lan ben. Ne biçim bir duygu değişimi bu. Gözleri gökyüzünden çekip sahaya yönelttim. Sadece birkaç saniye sonra aradığım kişiyi buldum. Kısa saçları terden dolayı ıslanmış. Burnu ve dudakları kızarmıştı. Allahım şu görüntü kim bilir kaç can alıyor. Bunu dememle biraz ilerimden gelen bir iç çekme sesi duydum. O tarafa döndüğümde Yaren aynı benim gibi sahanın olduğu tarafa dönmüş sohbetten kopmuştu. Aral'ı izliyordu. İç çekerek. İç çekerek Aral'ı izliyordu.

Yeni düşman kilidi açıldı "Yaren ÇOKKAŞINAN"

Ayak üstü kıza soyad buldu ya sıkıntılı diyen iç sesimi takmayıp ayağa kalktım. Birkaç adımda Yaren'in yanına geldim ve bende onun gibi sahaya bakıcak şekilde oturdum. Varlığımı farketmişti ama sanki umurunda değil gibiydim. Hala yüzündeki sırıtmasıyla Aral'ı izliyordu. BU BENİ GÖRMEZDEN Mİ GELİYOR? SENİ BEN VARYA KIZIM.

"Ee napıyorsun Yaren? Görüşmeyeli hiç değişmemişsin."

"Aaaa Ceylin varlığını hiç farketmemişim."Sana burda bi boydan girerim bak varlığımı nasıl hatırlatıyorum sana.

"Ne yapayım işte yaşıyorum hayatı." Aral'ımın çevresindeyken tabi yaşarsın.

İçimde ki öfkeyi bir türlü kontrol edemediğimden ağzımı açamıyordum. Eğer bu halimle açarsam büyük ihtimalle rezillik çıkardı. O yüzden birkaç dakika sessiz sessiz maçı izledik. Ama Yaren hanım durur mu? Durmaz. Kızın kıçında kurt varya hani duramaz kendisi. Ben daha ne olduğunu anlamadan sahaya doğru yürümeye başladı. Ne yapacağını anladığımda ise geç kalmıştım.

"Hey hey gençler benide alın. Vallahi çok güzel top çalarım."parmak ucunda yükselip sahayı saran tellere tutunmuştu, parmak üstünde yükselip söylemene ne gerek var varlık zararı!

Mert ve Zeki birbirlerine baktılar ardından Akın'a döndüler. Ta ordan Akın'la göz göze geldim. Kaşlarımı çatıp kafamı hayır anlamında salladım. İstemiyorum. İstemiyorum. İstemiyorum Akın! Yardım et! Akın içimden geçenleri hissetmiş olucak ki tam Yaren'i reddedecekken biri sahanın kapısını açtı.

Ve Yareni içeri davet etti. "Olur gel zaten bir kişi eksik oynuyordu Akınlar. Sen onlardansın."

Başımdan aşağı kaynar sular döküldü resmen. Yaren sevinçle içeriye girdi. Elini onun koluna koyup, okşadı ardından teşekkür etti. Yaren Akın'ların tarafına geçince kapının orda tek başına kaldı. Bana baktı mavilikleri. Bende onun bana baktığı gibi baktım hayal kırıklığı ile. O benden ayırmadan ben ayırdım gözlerimi maviliklerinden. Uzun bir süre deniz görmesem kendi toprağımda kavrulsam iyi olucaktı. Bunların hepsi 2 dakika içinde gerçekleşmişti. Bakışmamızdan sonra o beni hiç tınlamamış oyununa devam etmişti. Bense sahaya arkamı dönmüştüm. Başım ağrımaya başlamıştı. Görüş alanım bulanıklaşıyordu. Sadece 1 dakika onlara sırtımı dönebildim. Bu 1 dakikanın sonunda elimle kalbimi tutarak o ikisini izliyordum. Yaren Aral'ın eline top geçtiği zaman hep ona çullanıyor başka kimsenin önüne geçmiyordu. Çok geçmedi korktuğum şey oldu. Aral Mert'e pas vermesi için seslendi. Yere doğru bakıyordu önüne pat diye çıkan Yaren'i son anda farketti. Tekrardan Mert'e pas verdi ama Yaren den kurtulamadı. Çarpıştılar. Yaren çarpışmanın etkisi ile geriye doğru düşücekken Aral kolundan tuttu onu. Yaren de dengesini sağlamak için onun beline sarıldı.

Ne böyle maçı sunan adamlar gibi anlatmam?! Girdiler işte birbirlerine, Yaren'in istediği oldu. Hakkını vermek gerek kız istediğini aldı. Daha fazla bu görüntüye katlanamazdım. Eğer daha fazla burda durursam yakında çocuklarını kucaklarına almalarını izleyecektim. Ayağa kalkıp sahadan uzaklaştım piknik yaptığımız alana geldim. Sıla' ya abimin çağırdığını o yüzden gitmem gerektiğini söyledim. Oda benimle gelmek istedi ama Aral'ın maç yaptığını, onu beklemesini söyledim. Çok inat etti gelmek için ama en sonunda ikna oldu. Kızlara veda ettim, çantamı sırtlayıp uzaklaşacağım sırada ardımdan Akın'ın sesini duydum.

"Ceylin nereye?!"

Sahaya doğru döndüm hepsi nefes nefese kalmıştı. Umut kendini yere atmış baygın gibi uzanıyordu. Mert ve Zeki ise birbirleri ile uğraşıyorlardı. Diğerlerinin dikkati ise bendeydi. Hala sahaya biraz yakın olduğumdan bağırmama gerek yoktu.

"Eve gidiyorum size iyi eğlenceler."

Bi on adım attım atmadım Akın yanımda bitti. Hem koşa koşa geldiğinden hemde daha yeni maçtan çıktığından nefes nefeseydi. Eliyle saçlarını gözünün önünden çekip göz göze gelmemizi sağladı. Yüzünde 'ne çektiğini anlıyorum' der gibi bir tebessüm vardı. Buruk ve acı. "Seninle gelmemi ister misin?" başımı hayır anlamında salladım. Konuşamadım konuşursam sesimin titremesinden korkuyordum. Onu geride bırakıp yürümeye başladım. Geriye dönmedim, maviliklere bakmadım. Çantamı sıkı sıkı tutuyordum, tırnaklarımı etimin içerisinde hissediyordum. Keşke hiç gelmeseydim buraya hiç kabul etmeseydim Sıla'nın teklifini. Parktan çıktım. Koşmaya başladım. Artık hiçbir şey umrumda değildi göz yaşlarım birer birer iniyordu hepsi birbirini takip ediyorlardı. Hıçkırıklarım geçtiğim yerlerde yankılanıyor insanların dönüp bana bakmasını sağlıyordu ama umrumda değildi. Göğsümde öyle bir ağırlık, öyle bir ağrı vardı ki. O an öleceğim sandım. Kaybettim. Kaybetmiştim. Kazandım sandığım senelerime yazık, ben onu hiç kazanamadan kaybetmiştim.

Ben Buz parçası. Güneş tarafından eritildiğimi sanmıştım. Oysaki beni eriten güneş değil, kalkan olduğum Denizim'di.





-BÖLÜM SONU-



Aralı pıçaklamak isteyenler burada mı??
Ceylin'ime yazık diyenler burada m??
Oy verip ve yorum yaparsanız beni çok mutlu edersiniz.
Düşünceleriniz benim için önemli.
Şimdiden teşekkür ederimm. 💗💗✨✨

Bizden Olsun İsterdim ||yarı texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin