6. Bölüm

128 25 18
                                    

Yemeğimizi yedikten sonra, deniz kenarına bakan açık alanda oturduğumuz için hafif üşümüştüm. Ellerimle kollarımı sardığımda, garson iki şalla bize doğru geliyordu.

Beni benden daha çok düşünmesi karnımda kelebeklerin uçmasına sebep oluyordu.

Şalın birini omzuma yerleştirirken, diğerini ise elbisem nedeniyle oturduğumda daha çok ortaya çıkan bacaklarıma doğru koymuştum.

Sohbet etmeye başladığımız esnada, boyu epeyce uzun olan sarışın ve mavi gözlü bir beyefendi yanımıza gelmişti.

"Hoşgeldin kardeşim."

"Hoşbuldum Cenk."

"Kusura bakmayın, geldiğinizi duydum ama burada işler biraz yoğundu anca gelebildim." Sandalyeyi çekip karşımıza oturmuştu. Asaf, Cenk'in buranın sahibi olduğunu söylüyordu. Bakışların bana çevrildiği esnada konuşma ihtiyacı duydum.

"Merhaba, ben Mahur memnun oldum." dedim.

"Cenk," diyip elini uzatmıştı, Elini sıkıp tokalaşırken;

"Asıl memnun olan benim." Dedikten sonra Asaf'ın bakışları ellerimizden Cenk'e kaymıştı. Elimi yavaşça çekip geriye doğru yaslandım.

Cenk kendince bir şeyler anlatmaya başlamıştı. Masamıza oturmasından bu yana yaklaşık on dakika geçmişti fakat dinliyor gibi gözüksem de tüm dikkatim Asaf'daydı. Çok gergin gözüküyordu, parmakları ile şakaklarını ovduktan sonra bakışlarını denize çevirmişti.

Şarap kadehime uzanacağım esnada Cenk önce davranıp kadehi almıştı. Ne yaptığını anlamadığım için şaşkın bir ifadeyle ona doğru bakıyordum, Asaf'ın olanlara dahil olması ise uzun sürmemişti.

"Ne yapıyorsun Cenk?" Elleri de sorusuna eşlik eder bir şekilde hareket halindeydi.

"Bizimkiler pek anlamıyor bu şarap işlerinden, baksana size ne getirmişler." Diğer eliyle şişeyi tutuyordu şimdi de, "Mahur ilk defa gelmiş buraya. Misafirimizi güzel ağırlamayalım mı?" Cümlesini bitirdiği anda yüzünde silik bir gülümseme vardı.

Asaf'ın burnundan soluduğuna yemin edebilirdim. Elinden şarap kadehini alıp garsonu çağırdı, geldiğinde ise şişeyi verip kulağına bir şeyler fısıldamıştı. Saniyeler sonra sunum masasının üzerinde envai çeşit şarap şişesi duruyordu. Asaf Cenk'ten gözünü ayırmayıp, kapıda bizi karşılayan müdüre işaret yapmıştı.

"Patronunuz sizin şarap seçimlerinizden pek memnun değil..." Eliyle masayı gösteriyordu. "Cenk bey benim tercihlerime bayılır, bundan sonra bunları sunarsınız."

Cenk'in bozulduğu her halinden belliydi. Biraz daha bozulmasının zararı olmazdı değil mi?

Kollarımı masaya yaslamıştım, bundan dolayı omuzumdaki şal düşmüştü.

"Ben de bir şey söylemek istiyorum." Garsonlar işlerine geri dönerlerken Asaf ve Cenk'in bakışları bana çevrilmişti. "Bir şey istesem kendim söylerim değil mi, sonuçta "sizinkiler" bunun için buradalar... Ayrıca buraya ilk defa geldiğimi de nereden çıkarttın?"

Amacım asla burada çalışanları küçük görmek değildi zaten böyle bir şey düşündüğüm de yoktu. Benim istediğim şey onu biraz daha söylediklerinden utanmasını sağlamakken, onun daha fazla ileriye gideceğini hesaba katamamıştım.

AŞKIN SİMASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin