3. Bölüm

155 32 24
                                    

Tasmasından adının Pamuk olduğunu öğrendiğim yavru kedinin beslenmesini sağlayıp, tedavisini yaptıktan sonra bir kaç gün bizimle kalmasına karar verdim, güzel bir bakım sağlanıp karnı doyduktan sonra hızla toparlanacağına emindim.

Yaptığım her hareketi dikkatle izleyen Asaf'a bakışlarımı çevirdiğimde bana gülümsedi.

"Benim işim bitti, burada biraz dinlenmesi gerekiyor. Pamuğu es geçmeyip, getirdiğin için teşekkür ederim..." dedim.

"Ben teşekkür ederim." Diyerek karşılık verdi.

Yüzüne bakmaya başladım. Dudakları, saçları, gülüşü aynı onun gibiydi... Kağan'a benzediği için alt üst olmuştum zaten. Ama Asaf'ı ayıran bir özelliği vardı. Ela gözlerinin ardından bahşettiği bakışları kendine özgüydü.

Dışarıdan bakan birisi onun yerine koymaya çalıştığımı düşünebilirdi, şu an hissettiklerimin ne olduğunu bilmiyordum, alışık olduğum çehre için mi bu kadar heyecanlanıyordum yoksa Asaf ile mi ilgiliydi zaman gösterecekti.

Koluma yavaşça dokunduktan sonra "Mahur, iyi misin?" Dediğini duydum, düşüncelerimin arasından sıyrıldığım esnada tebessüm etmiştim.

"İyiyim, sadece son yaşadığım günler biraz zor geçti benim için." Dedim.

"Davette yaşananlardan dolayı endişelendim, şimdi iyi olduğunu kendi gözlerimle görmek çok güzel bir tesadüf."
Ben şansa inanırken, o tesadüflerden yanaydı.

*                                         
Odama çıktığımızda, hava çok güzeldi kahvelerimizi balkonda içmeyi teklif ettim. Başıyla onayladıktan sonra karşılıklı yerleştirilen beyaz rattan takıma ilerledik, Canan'da o sıra kahveleri getirmişti.

"Çok güzel bir düşünce" dedi. Ne olduğunu anlamadığım için sordum.

"Çoğu tanıdığım veteriner bu işi maddi kısım daha ağır bastığı için her şeyi ücrete dökerek yapıyorlar. Ama sen çevrede olanları üstlenip, ücretsiz bakım sağlıyorsun."

"Ben bu işi sevdiğim için yapıyorum, maddi kısım benim için pek önemli değil. Önem arz eden şey onların sağlığına kavuşması." Dedim.

Sözümün bitmesinin ardından, gözlerinin içi parlamıştı.

"Sen ne iş yapıyorsun peki? Hep beni konuşuyoruz." Diyerek güldüm.

"Aslında ben sürekli seni konuşmaktan memnundum. Hiç sıkılmadan saatlerce konuşabilirim..."

Bu cümleleri hoşuma gitmişti. Yapma Mahur kim olsa hoşuna gider. Öyleydi fakat onun ağzından duymak bir başkaydı işte.

Onunla sürekli iletişim halinde olmak istiyordum. Sonuçta hoş sohbet göz çıkarmazdı! Çıkarmaz tabii... Bir yolunu bulup numarasını almam gerekiyordu. Aklıma pamuk geldi, eğer sahibi kimin getirdiğini merak ederse benim bir numara vermem gerekirdi. Senden korkulur Mahurcuğum. İç sesimi duymazdan gelip konuşmaya başladım.

"Pamuk biraz daha toparladığında, sahibini bulmaya çalışacağım. Bulursam eğer kimin getireceğini merak edecektir." Derin bir nefes alıp devam ettim.

"Yani bunun için numarana ihtiyacım var."

Kesin anladı ben sana söyleyeyim. İnşallah anlamazdı.

"Tabii tabii anlıyorum seni, Önemli bence de kimin getirdiği."

Gülmeye başlamıştı.

"Öyleyse sen bana numaranı ver, aradığım zaman kaydedersin."

Bu adam bizden akıllı çıkmıştı Mahurcuğum...

*

Asaf klinikten ayrılalı yarım saat oluyordu, ben ise tekrar Pamuğun yanına gitmiştim. Çok güzel bir kediydi ama o kadar küçüktü ki sahibini bulmam gerekiyordu. Onunla tekrar ilgilenip klinikten çıktım.

Eve girdiğimde abim karşılamıştı beni. Farklı görünüyordu bugün, daha bi özenli giyinmişti.

"Canım abim ne hoş olmuşsun..."

"Emin misin? son bir kez baksana."

Dedikten sonra kendi etrafında dönerek ne kadar yakışıklı olduğunu gözler önüne sermişti.

"Sen hazırlanırsın da olmaz mı, canım abim benim." Diyerek yanaklarını sıktım.

"Bugün benim için önemli bir gün Mahur, altı aydır görüştüğüm birisi var. Adı Ela."

"Yoksa düşündüğüm şeyi mi yapacaksın?"

Evlenme teklifi mi edecekti acaba?

"Hayır tabii ki altı ay oldu diyorum kızım, her şeyin bir zamanı var."

"Neyse demem o ki buraya gelecek seninle tanışmaya, akşam yemeğine davet ettim. Hem Handan Hanım ile de tanışsınlar istiyorum."

"Bunu şimdi mi söylüyorsun abi? Bilseydim erken hazırlanırdım."

"Sen her halinle mükemmelsin güzelim." Dedikten sonra göz kırpıp mutfağa doğru ilerlemeye başladı. Ben ise odama çıkıyordum.

Dolabımın önüne geçtiğimde rafları karıştırmaya başladım. Ne giyeceğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu, sonuçta abimin sevgilisiyle ilk kez tanışacaktık ama bir yandan da abartmak istemiyordum.

Gözüme yeşil askılı tulumum çarpmıştı, hemen alıp yatağımın üstüne yerleştirdim. Yaz akşamı için gayet uygundu. Duşa girip çıkmıştım, saçlarımı tararken telefonuma bilinmeyen bir numaradan bildirim düştü.

"Ben Asaf, numaramı kaydedebilirsin."

Hızla ayağa kalktım, o kadar heyecanlanmıştım ki anında cevap yazdım.

"Teşekkür ederim, kaydettim."

Ekranımda beklediğini, mesaj gittiği an mavi tik olmasından anlamıştım. Ama sonrasında bir şey yazmadı.

Profil fotoğrafına girdim, sıcacık gülümsemesiyle kameraya bakıyordu. Üzerinde gözlerini öne çıkaran siyah bir gömlek vardı. Denizin etrafına konumlandırılmış olan rezidansları arkasına almıştı. Fotoğrafı yakınlaştırdığımda binaların üzerinde "BOLATLI" yazısını gördüm. Sanırım bu binaların yapımı ile ilgileniyordu. Sen delisin kızım binaların yapımı ile ilgilenen birisi neden üzerine soyadını yazsın? Tamam sahibi de olabilirdi. Her neyse bir gün ne iş yaptığını öğrenirdim sonuçta.

Saçlarımı kurutup düzleştirdim, ardından giyinip makyajımı da yapmıştım. Aşağı indikten sonra Handan annem ile Elif'in masayı hazırladıklarını gördüm. Onlara yardım ederken hazırlanan şeylerden ağzıma atmaya başladım.

"Ya kızım yapmasana şunu, bozuyorsun tabakları." Diyerek homurdanmıştı abim.

"Aşk olsun Harun bırak yesin kız. Ekleriz üzerlerine." Demişti annem, hemen yanına sokulup yanaklarını öptüm ve abime dönüp suratımı ekşittim. Herkes gülmeye başlamıştı, teker teker hepsine baktıktan sonra anladım ki şükür etmek için her zaman bir sebebim vardı...

AŞKIN SİMASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin