13. Bölüm

86 9 16
                                    

Ertesi Gün

Asaf sürücü koltuğundayken, ben ise yan dönmüş bacaklarımı ona doğru uzatmıştım. Havalimanı'na indiğimizde dedesinin bizim için bir araç gönderdiğini öğrendik. Eve doğru ilerlerken heyecanım giderek artıyordu. Asaf'ın ailesi ile taşınmak düşündüğümden de eğlenceli ve güzel olabilirdi.

Bacaklarımı kendi önüne çekip, bağdaş kurduğumda cep telefonumu çıkardım. Etrafta bulunan tüm güzelliklerin resmini çekmek istiyordum, burada her yer yemyeşildi!

Asaf'a döndüğümde heyecanla konuşmaya başladım.

"Asaf burası çok güzel, her yer yemyeşil!" Ellerimi minik bir kız gibi çırptığımda devam ettim;

"İyi ki gelmişiz ya!"

"Gerçekten mi? Şimdiden beğendin mi burayı?"

"Beğenmek ne kelime bayıldım..." bayıldım kelimesinin sonunu uzatarak söylemiştim. Asaf duyduklarından memnun olurken gülümsemişti.

Yaklaşık kırk dakika sonra eve yaklaşmıştık. Heyecandan kalbim hızla atmaya başlarken, Asaf'ın elini kalbimin üzerine koydum.

"Asaf ben çok heyecanlıyım." Beni sakinleştirmek istercesine alnıma minik bir öpücük bıraktığında konuşmaya başladı.

"Hiç heyecanlanma güzelim benim, seni kendi kızları gibi karşılayacaklar..."
Başımı "tamam" anlamında salladığımda arabadan indik. Bahçe kapısı açıldığında Asaf'ın kalabalık ailesi bizi karşılamak için bekliyordu.

"Uy, hoşceldinuz benum uşaklarum!" Dedesinin yanına ulaştığımda "Hoşbulduk dedeciğim." Diyip elini öptüm. Kaleyi içten fethediyorsun kızım!

Elini öpmemin ardından gözleri parlamıştı. Öyle sevecendiler ki kendimi hiç yabancı biri gibi hissetmiyordum. Asaf'da aynı şekilde dedesinin elini öptükten sonra sırayla beni aile üyeleri ile tanıştırıyordu.

İlk olarak Asaf'ın Nihan Halası ile tanışmıştım. Tahmin ediyorum ki orta yaşlardaydı. Kısa ama bir o kadar bakımlı sarı saçlara sahipti. Onunla kucaklaştıktan sonra kızı Ceyda ile tanıştım.

Daha sonrasında diğer halası Nihal Hanım ve Nihat amcası ile tokalaştığımda, kuzenleri Asaf'ı çoktan lafa tutmaya başlamışlardı.

Kafamı eve çevirdiğimde, taş olan bu yapıya hayranlıkla bakıyordum. Yemyeşil ağaçların çevrelediği evin duvarlarında yer yer sarmaşıklar hakimdi. Bahçesi çok büyüktü ve tam ortasına upuzun bir masa kurulmuştu.

Hilal yanıma geldiğinde bana tekrar sarılmıştı. "Baba! Bizim bir fotoğrafımızı çeker misin?" Telefonu Nihat Amca'ya uzattığında, kocaman gülümseyerek poz veriyordu. Fotoğraflar çekildikten sonra hemen benimle konuşmaya başladı.

"Tekrardan hoşgeldin Mahur abla." Hilal'e gülümsediğimde, Ali bizi masaya çağırıyordu. O ise Hilal'in abisiydi.

Masaya oturduğumuzda çeşit çeşit Karadeniz yemekleri hazırlandığını görmüştüm. Bu kadar hazırlık bizim için miydi? Türlü çeşidin arasından bir şeyler seçmeye çalışırken, Nihal Hala benden önce davranıp tabağıma bir şeyler doldurmaya başlamıştı.

"Buraya geldiysen sonuna kadar doyacaksın kuzum, öyle az az almak olur mu hiç?"

Tabağıma bakıp gülümsediğimde karşılık verdim;

"Çok teşekkür ederim ama yeterli, sağolun."

Nihal Hala beni duysa da, tabağıma bir şeyler doldurmaya devam ediyordu.

"Anne! Yeter diyor kız." Masanın bir ucundan Melike annesine seslendiğinde, sesini duyurmaya çalışıyordu.

Tabağıma konulan her şeyin tadına baktıktan sonra fazla bulmaktan vazgeçmiştim. Neredeyse her şey biterken Asaf yanımda sessizce kıkırdıyordu. Bacağına hafifçe vurduğumda boğazını temizlemişti.

AŞKIN SİMASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin