10. Bölüm

49 10 6
                                    

Yanına gittiğimde duvarın dibine bırakmıştı kendini. Sıkıca sarıldığımda kafasını boynuma yasladı.

"Onun gibi kokuyorsun..." kendisi gibi sesinde de güç kalmamıştı. Başını kaldırıp gözlerime baktığında, dudaklarında minik bir tebessüm vardı.

"Asaf..." dediğimde, ellerini durmamı istercesine hareket ettirmişti.

"Üniversiteye giderken, çok başarılı bir mimar olacağımı düşünürdüm hep. Durmadan çalışırdım, bunun dışında bir şeyi görmezdi gözüm. Daha sonra bir kadınla tanıştım, ona çok değer verdim..." bakışlarında şu an ona karşı duyduğu hissizliği görebiliyordum.

"Her şey başlarda çok güzeldi. Birlikte yaşadığımız bir evimiz, okul dışında çalıştığımız işlerimiz vardı, en azından kimseden bir isteğimiz olmadan yaşıyorduk...Daha sonra en hazırlıksız anımızda Maral'ın hamile olduğunu öğrendik."

"Bu bebeğin gelişi zamansızdı, ikimizin de düşündüğü bir şey değildi üstelik. Maral aldırmak istediğinde kıyamadım Mahur, baba olacaktım ben." Gözlerinden akan yaşlar, yaşanılanları silmek ister gibiydi, yaşanılanları anlatmaya devam ediyordu.

"Ani bir nikahla evlendik. Hayatlarımız bir anda değişmişti, ailemize bu yaşanılanları söylediğimizde Maral'ın ailesi bizi reddetmişti. Benim babam ise hiçbirimizi görmek istemiyordu." Kafasını duvara yasladığında yutkundu, geçmişin sindiremediği anıların içine bende sürükleniyordum.

"Bir kızımız olacağını öğrendiğimizde, her şeyi bir kenara bırakmak istedik. Aylar geçti daha sonrasında kimse bize destek olmak istemezken, biz kızımıza güzel bir hayat sunmak için çabalıyorduk. Hayalim olan mimarlıktan vazgeçerken kendimi tamamen işe verdim ama çalışma hayatım çok uzun sürmedi. Kimse daha okulu bitmemiş birini ciddi bir işte çalıştırmak istemiyordu, ama bizim paraya ihtiyacımız vardı ve ben en yanlış insanlarla anlaştım. Kendimi bambaşka bir dünyaya soktum..."

"Kızım dünyaya gelene kadar bu bataklıktan kendimi çekmeye çalıştım, ama çabaladıkça daha da dibe battım... Maral'la yollarımızı ayırmadan önce bu sebepten dolayı çok kavga ediyorduk. Yine bir akşam aynı sebepten tartıştığımız esnada, Asel anne ve babasıyla tanışmak için yine yanlış bir zaman seçmişti... Kızımın kokusunu ilk kez içime çektiğimde, pamuk teni bal gibi kokuyordu, ve ben onu kaybettikten sonra bir daha asla aynı kokuyu bulamadım..." Bakışları beni bulduktan sonra devam etti;

"Seninle tanışana kadar, kızımın kokusunu hiçbir yerde bulamadım Mahur..." Kısılmış sesim konuşmama izin vermezken ben sorulması en zor soruyu sordum;

"Onu nasıl kaybettin..?"

Bu gece bir baba, kızının acısıyla tekrar yüz yüze gelmişti ve ben bu yarayı deştiğim için kendimden iğrenmiştim.

"Bir çeşit kas hastası olduğunu öğrendik, anne ve babanın en büyük çaresizliği evlatlarının iyileşme şansı varken, imkansızlıklar yüzünden gözünün önünde eridiğine şahit olmasıdır. Ben tekrardan en dibe batarken Asel'e nefes olabilmek için her yolu denedim. Tedavisi için gerekli miktarın sonuna yaklaşmak üzereydik ama..."

Parmaklarıyla gömleğinin düğmelerini açmaya çalışıyordu.

"Bir gece kızımı hastaneye götürürken, kendi kollarımda can vermesine şahit oldum ben. Onu kurtaramadığım için kendimden nefret ettim. Bu yüzden nefret duygusuyla savaşırken, birinin yokluğu ile baş edemiyorum... Bak şimdi her şeye sahibim, ama kızım..."

Ayağa kalktığında kapıya doğru ilerledi, titreyen elleri kulbu bulduğunda son kez seslendi bana;

"Artık geçmişimle alakalı bilmediğin hiçbir şey yok."

Ardından seslenip durmasını istesem de geç kalmıştım, Asaf bu gece ilk defa beni ardında bırakmıştı...

AŞKIN SİMASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin