Chapter 8

442 47 9
                                    

•|1978 - 2 Yıl Sonra|•

Elindeki küçük bedene bakarken gözyaşlarını tutamadı. Yeşil gözlerin bir canlıya bu kadar yakışabileceğini tahmin edemezdi Severus Snape. Koyu kahve tutamlar ise, günün birinde örülüp sol omzundan atılacak şekilde olacaktı. Ve belki de Regulus Black'i de etkileyen buydu. Çünkü her ne kadar saklamaya çalışsa da, yanakları ıslanmıştı.

"Onu ağlayacaksınız." Dedi Aster huysuzca. Kızını kendi kucağına almak istediğini belli edercesine kollarını uzattı yattığı yerden. Doğum yapalı beş ay olmuş olsa da bulundukları yerde bir haftadan fazla kalamadıkları için bedeni kendisini toparlayacak zamanı bulamıyordu.

"O benim yeğenim," diye homurdanarak göz devirdi Regulus.

"Benim de kızım o yüzden çeneni kapa ve kızımı bana getir."

Severus ikisine de gülerek yatağa eğildi ve nazik hareketlerle sevdiği kadına uzattı bebeklerini. Aster, yüzündeki gülümseme ile bebeğini kucakladı. "Stella annesini özlememiş mi?"

"Bence özlememiş." Dedi Regulus burun kıvırarak. Aster dişlerini sıkarak ona döndüğünde panikle geriye çekildi. "Özlemiş. Baksana kızım, nasıl da gülüyor velet."

"Regulus!" Çift aynı anda bağırdığında somurttu ve odadaki, yatak dışındaki tek eşya olan sandalyeye oturdu. "Benden kurtulmak istiyor ama geceleri yalnız kalmak için katlanıyorsunuz, değil mi?"

"Evet."

"Evet."

"Hay içine ama ya!"

•|1980 - 4 Yıl Sonra|•

"Son hortkuluk tam olarak nerede dedin?" Dedi inanamazca Aster.

"Hogwarts." Dedi Regulus. Ancak bunu söylemekten hiç hoşnut değildi. Oraya geri dönmek istemiyordu. Özellikle de ikinci yeğeni Evan henüz bir yaşında ve hiçbir şeyin farkında değilken. Buna rağmen oldukça güçlü olduklarından eminlerdi ama bu, kumar oynayabilecekleri anlamına gelmiyordu.

"Yardım almamız gereken kısımda mıyız yani?" Dedi Severus rahatsızca. Dört yıla yakındır üçü de tek başına sayılırdı. Gizlilik ve koruma mühürleri için yanlarına gelen Leonard Blackthorn haricinde kimse onları ziyaret etmemişti. Çoğu kişi, öldüklerini düşünüyordu. Ve bu Regulus için şaka malzemesi haline gelmişti. Ölü olmaktan memnundular.

"Dumbledore, eminim ki yardım edecektir." Dedi Aster. "Sırlar Odası ya da her neresiyse, o günlüğü bulacağız. Son kalan o ve ben bunun için her şeyi yaparım."

"Yoldaşlık ne olacak?" Dedi Regulus. Yüzünü sıvazladı. Bu durum cidden sıkıntı olabilirdi. "Lily ve James dahil herkesi kurtarsak da, kaçak durumuna düştük. Daha çok ölü ama önemli değil. Yaşadığımızı belli edeceğiz. Ya peşimize düşerlerse?"

Halıda emekleyen Evan ve ona gülen Stella'ya baktılar. Her şeyi kabul edebilirlerdi ama bu iki küçük çocuğa bir şey olursa dayanamazlardı. Önlerindeki yolları birer birer eliyorlardı bu yüzden. En güvenli yolu seçmek zorundalardı.

Severus gerginlikle dudaklarını ıslattı. "Bir planım var." Dedi. "Ve hoşunuza gitmeyecek."

•|1996 - 18 Yıl Sonra|•

Harry Potter, Ron Weasley ve Hermoine Granger büyük salona doğru ilerliyordu.

Sabah kahvaltısı için mükemmel bir gündü. Güneş tüm canlılığı ile parlıyor, baykuşlar yolda ve profesörler bile mutlu. Mutlu olmak için hiçbir nedenleri yok. Şamarcı Söğüt bile huysuz görünmüyor. En azından Filch kadar...

𝐋𝐔𝐌𝐎𝐒✨ 𝐒𝐞𝐯𝐞𝐫𝐮𝐬 𝐒𝐧𝐚𝐩𝐞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin