• İddia •

2K 111 77
                                    

"Nasıl olmuşum?" diye sordu Cecilia sırıtarak. Siyah göğüs dekolteli mini elbisesi, parlak botları ve deri ceketiyle Tanrıça gibi gözüküyordu.

"Mükemmel bir şeysin cidden." dedi Lily hayran hayran. Onun da üzerinde siyah v yaka bir elbise vardı. Beline siyah bir kemer takmıştı ve kırmızı rujuyla nefes kesici gözüküyordu.

Cecilia ona bakıp gülümsedi. "James'in kızı olmasaydın bu gece altına yatardım."

"Hiçbir şey için geç değil." dedi Lily göz kırparak.

İkili gülüşerek ortak salona inince oğlanların kendilerini beklediklerini gördüler.

Sirius, deri ceketi ve siyah kombiniyle Cecilia ile uyuşuyordu. Uzaktan bakıldığında bir çifte benziyorlardı.

"Harika görünüyorsunuz hanımlar." dedi Remus gülümseyerek.

"Teşekkürler Rem." dedi ikisi bir ağızdan.

James aşk dolu gözlerle Lily'ye bakıyordu. "Nefes kesici gözüküyorsun Lily Çiçeğim. Her bakışımda yeniden aşık oluyorum." dedi. Lily utanarak gülümsedi ve James'in kendisine uzattığı eli tutarak önden ilerledi.

"Güzel olmuşsun." dedi Sirius onu süzerken. Cecilia gülümsedi. "Sen de idare edersin." diye cevap verdi. Sirius gözlerini devirdi. "Tanrı gibiyim kabullen işte."

Ravenclaw ortak salonunun kapısına geldiklerinde kapıda Chang'i gördüler. "Selam dostum!" diye selam verdi James ona. İkisi Quidditch maçlarından önce pratik yaparlardı.

"Hoşgeldiniz. Sen Cecilia olmalısın. Ben Josh. James senden bahsetmişti. Tahmin ettiğimden daha güzelsin." dedi gülümseyerek.

Cecilia buna karşılık gülümsedi ve uzatılan eli sıktı.

"Ne yavşak ama." dedi içeri girdiklerinde. Lily güldü. "Galiba Cecilia'yı asıl uzak tutman gerekin kişi Chang." James gözlerini devirdi.

"Gelin de içecek bir şeyler alalım." diyerek konuyu değiştirdi Remus. James ve Peter ona katıldıklarını belli ederek barmene doğru ilerlediler.

"Sen gelmiyor musun?" diye sordu Remus, uzun saçlı oğlana. "Regulus'u gördüm. Yanına gideceğim gelirim birazdan." dedi ve koltuklarda Barty ile sohbet eden kardeşinin yanına gitti.

"Sırrı olduğunu duydum, evet ben de ordaydım Barty." dedi Regulus göz devirerek. "Öğrenmek istemez misin?" diye üsteledi Barty. "Son kez söylüyorum hayır. Öğrenebileceğin bir şey olsaydı sır olmazdı."

Barty homurdanmaya devam ederken Sirius elindeki içecekten bir yudum aldı.

"Black! Ver içeceğimi yoksa lanetlerim seni." diye cırladı. Sirius burnunu kıvırdı. "Al zaten alkolsüzmüş, moron seni."

"Noldu Sirius?" diye sordu Regulus. Olay falan çıkmasını istemiyordu ve ağabeyiyle de konuşacak çok şeyi yoktu.

"Kardeşimin yanına gelemez miyim artık? Ayıp ediyorsun ama." dedi Sirius dalga geçerek. Şakaya vursa da aralarındaki soğukluktan hoşlanmıyordu. Evden gittiğinden beri böyleydi. Tabiki Regulus'un mesafeli olmasını anlıyordu ancak ağabeyiydi o onun!

"Normalde gelmiyorsun ya şaşırıyor insan." dedi Regulus söylenerek.

"Geldim işte. Cecilia'nın sırrını napacaksın merak ettim doğrusu Crouch." diye sordu imayla.

"Seni ilgilendirmez Black. Zaten peşini bırakıyorum." dedi Barty tıslarcasına.

"Bu kadar çabuk pes etmene şaşırdım doğrusu. Senden daha iyi şeyler beklerdim." dedi Sirius. Onun gaza gelip kendini küçük düşüreceğini biliyordu.

The Bet | Sirius BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin