"Babanı ben öldürdüm Cecilia."
Cecilia'nın birkaç dakikadır kafasında tekrarlanan ve nefes almasına engel olan o cümle.
"Sen... Ne? Ne yaptın?" diye bağırdı öfkeyle. Yüzü sinirden yanıyor, elleri zangır zangır titriyordu. Barty nasıl yapardı? Nasıl kıyardı ona?
Barty ayağıyla toprağı eşelerken konuştu. "Karanlık Lord... itaatsizliğe karşı çok ağır cezaları var. Yemin ederim istemedim. Başka çarem yoktu.." kızın yüzüne bakamıyordu.
Cecilia ona vurmaya çalıştı, göğsüne birkaç yumruk attı. Barty hiçbir şey demedi. Hak ettiğini biliyordu.
Esmer cadı duvar dibine oturdu. Yüzü yine bembeyaz olmuştu ve ağlamaktan rimeli akmıştı. Bugün güya güzel bir gün olacaktı.
"Nasıl yaptın?" diye sordu sessizce. Barty anlamadığını belirterek ona baktı. "Sevdiğin kızın babasını nasıl soğukkanlılıkla öldürdün Barty?"
Şimdi ise Barty ağlıyordu. Kızın yanına oturdu, elini tutmaya çalıştı. Ancak Cecilia ne yüzüne bakıyor ne de onunla temas ediyordu.
"İsteyerek yapmadım! İki haftadır uyuyamıyorum Cecilia. Sürekli kabus görüyorum. Seni, babanı, yaptığım bu rezilliği.. Yapmayacaktım! Ama annem yalvardı bana. Günlerce düşündüm, yapmamam lazımdı biliyorum. Ama annem dizlerime kapanıp hıçkıra hıçkıra ağlayınca başka seçeneğim kalmadı.."
Cecilia ona baktı. Artık gözleri ışıldamıyordu. "Bana gelseydin! Dumbledore'a gitseydin! Babama söyleseydin. Birinden yardım isteseydin! Barty benim kimsem kalmadı. Yapayalnız kaldım. Senin yüzünden. Sen sebep oldun." dedi buz gibi bir sesle. Yine Barty'ye karşı bir maske takınıyordu.
Barty bakışlarını kaçırdı. "Babanla konuştum." dedi sessizce.
"Ne?"
Oğlan cebinden biraz katlanmış bir mektup çıkardı. Cecilia titreyen elleriyle mektubu aldı.
"Başka yolunun olmadığını, kendimi suçlamamam gerektiğini söyledi. Bunu sana iletmemi istedi. Ve seni çok sevdiğini, her şeyin yoluna gireceğini söyledi."
Cecilia şaşkındı. Barty bu şaşkınlıktan yararlanıp onun ellerini tuttu. "Gerçekten üzgünüm Cecilia. Annem için.. istemeseydi bugün ölmüş olan ben olurdum. Umarım her şey yoluna girer ve beni affetmek için bir yol bulabilirsin."
"Seni vicdanın affetsin Barty."
Barty gidince Cecilia gözlerini kapattı. Sakinleşmesi gerekiyordu. Elindeki zarfa baktı. 'Güzel kızım Emma'ya' yazıyordu üstünde. Yavaşça açtı ve okumaya başladı.
Sevgili Emma,
Güzel bebeğim, eğer bu mektup sana geçtiyse ben artık yanında değilim demektir. Bu birbirimizden koptuğumuz anlamına gelmiyor. Ben hala senin babanım ve hep öyle kalacağım. O masum oğlanı suçlamamaya çalış. Sadece görevini yapmaya çalışıyordu. Zaten annesi için kabul etmiş. Biliyor musun bilmiyorum ama Barty'nin annesi kanser. O yüzden onu memnun etmeye çalışıyor. Kendini yeterince suçlu hissediyordur sen de üstüne gitmemeye çalış. Potterlar ile kaldığını tahmin ediyorum, seni başkasına bırakmazlar. Sanıyorum ki bazı kötü alışkanlıklar kazandın ve yemek yemiyorsun. Küçükken de üzülünce yemezdin. Lütfen yapma Emma. Seni gökyüzünden izliyor olacağım ve seni öyle görmek beni çok üzecek. Harap olacağını biliyorum ancak lütfen iyi olmaya çalış. Sen iyi olduğun sürece ben de gittiğim yerde huzurlu olacağım. Seni çok seviyorum canım kızım. Keşke hayat bizi bu kadar erken koparmasaydı. Lakin bazı şeyleri değiştiremeyiz. Yine söylüyorum, seni çok çok çok seviyorum. Biricik kızım benim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Bet | Sirius Black
FanfictionCecilia White, Magnus Büyücülük ve Cadılık okulunda başına gelenlerden sonra dostu James Potter'ın yanına Hogwarts'a gönderilir. Hayatına eğlence arayan Sirius Black, Barty Crouch Jr. ile bir iddiaya girer ve sonuçlarına katlanmak zorunda kalır.