Asla yenmeyen yemekler, mide bulantıları, sigara gibi yeni alışkanlıklar, bol bol uyku... Cecilia White'ın yaşantısının iki haftalık özeti olabilirdi.
Yemek yiyemiyor, yediği zaman kusuyordu ve bu yüzden iyice zayıflamış, yüzü kaşık kadar kalmıştı. Sürekli sadece americano ve sigara ikilisine sarılmaktan baş ağrıları ve mide bulantıları artmıştı ve ya sürekli uyuyor ya da asla uyuyamıyordu. Sigaraya nasıl başladığını sorarsanız, o da bilmiyordu. Sadece bir gün sigara içecek gibi hissetmişti ve iki haftada on paket bitirmişti. Sirius onunla içmekten zevk alsa da sağlığı için endişeleniyordu.
Bir yandan James kafasını boşaltmaya çalışıyordu. Sürekli ilginç aktiviteler deniyor, resim çiziyor ve bir şeyler pişirmeyi öğrenmeye çalışıyordu. Bazı sabahlar o kadar kötü oluyordu ki 5 gibi daha güneş doğmadan uzun koşulara çıkıyor saatler sonra kahvaltıya dönüyordu. Zaten içtiği sigara denen zıkkıma bağlılığı iyice artmıştı. Kilo durumunda bir değişiklik olmamıştı çünkü depresyon yüzünden çok yese bile sürekli hareket halinde olduğundan kilo almıyordu. Ve asla yerinde durmuyordu. Çünkü eğer dinlenmek için kendine zaman ayırsaydı, o zaman düşünceleri onu ele geçirirdi.
İkisi bu süreçte birbirlerine çok destek oluyorlardı. Cecilia bazen onunla bir şeyler pişiriyor ve koşuya çıkıyordu. James ise onunla kahve içip içini dökmesine izin veriyordu ve tabiki bol bol sigara içiyorlardı.
Lily Londra'da olduğu ve henüz ziyarete gelemediği için bu olanlara uzak kalıyordu ama Sirius ve Regulus içinde yaşadıkları için çok etkileniyordu.
Sirius bazen Cecilia'nın gece sayıkladığını duyuyordu ve elinden gelen tek şey ona sıkı sıkı sarılmak oluyordu. Biricik sevgilisinin enerjisinden eser kalmamıştı. Ruh gibi geziyordu, yaşayan bir ölü gibi. Onu tabiki anlıyordu lakin Cecilia'yı bu kadar kolay pes edecek biri olarak görmemişti hiç. Ama Sirius nereden anlayacaktı ki? Babası ölseydi üzülmezdi bile. Öte yandan Fleamont'a bir şey olsa o da kesin Cecilia gibi olurdu. Böyle bir düşünce bile tadını kaçırmaya yetiyordu.
Cecilia ile sürekli konuşup tüm düşüncelerini paylaşmasını istese bile eksik hissediyordu. İstediği kadar yardımcı olmuyormuş gibi hissediyordu ve çok öfkeleniyordu kendine. Bir yandan Cecilia bir yandan James zorluyordu oğlanı. O da gerçekten çok mutsuzdu ve Sirius delirmek üzereydi. Oğlan artık şakalarına zoraki gülüyor, pişkinlik yapmıyor, onunla eğlenmiyordu. Aslında James direkt artık eğlenmiyordu. Regulus ise Sirius için çok farklı bir problemdi. Evden kaçtıkları günden beri sürekli uyanıyor ve tedirgin oluyordu. Sanki başına bir şey gelecekmiş gibi çaresizce konuşuyordu ve çok korkuyordu.
Aynı zamanda o da arkadaşlarına elinden geldiğince yardım etmeye çalışıyordu ama kendi aklı o kadar doluydu ki ne kadar işe yaradığı konusunda epey şüpheliydi. Cecilia ve James bu durumdan minnettar olsa da Regulus yeterli hissetmiyordu. Tüm kötü düşünceleri içini yiyip bitiriyordu. Anlayacağınız anksiyete krizleri çok artmıştı.
Potterlar'ın evinde pazar normalde keyifli geçen bayram havasında bir gün olurdu. Ancak Cecilia bugün akşama kadar uyumuştu ve James ise dünyanın en çirkin tablolarını boyayıp duruyor, tüm ev halkını görmezden geliyordu. Bay ve Bayan Potter bakanlıktaki işleri için kahvaltıdan sonra çıkmıştı ve akşamüstünden önce gelemeyeceklerini söylemişlerdi.
Regulus salon camına tünemiş sessizce yağan yağmuru izliyordu. Aklı bugün yine çok doluydu. Gözleri koltukta uzanan Cecilia'ya kaydı. Onu böyle görmeye dayanamıyordu. Oysa ilk tanıştıklarında ne kadar mutluydu esmer cadı. Hayatı ne kadar da güzeldi..
Sirius bacaklarında esmer kızın kafası, double shot kahvesini yudumlarken günün gazetesini okuyordu. Ölüm yiyen saldırıları gittikçe artıyordu ki bu herkesin canını sıkması için farklı bir nedendi.
![](https://img.wattpad.com/cover/316880908-288-k699769.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Bet | Sirius Black
FanfictionCecilia White, Magnus Büyücülük ve Cadılık okulunda başına gelenlerden sonra dostu James Potter'ın yanına Hogwarts'a gönderilir. Hayatına eğlence arayan Sirius Black, Barty Crouch Jr. ile bir iddiaya girer ve sonuçlarına katlanmak zorunda kalır.