Bölüm: ''3''

710 68 2
                                    

Bu hikayenin yazarı xxdeathgirl

⚠️Bu bölümde smut var. Smut sahneler okumak istemiyorsanız atlayabilirsiniz :>*

***


Üç katlı, aile apartmanına benzeyen bir binanın önüne geldiğimizde Jungkook tereddütle bana dönerek, "Gerçekten, şimdi mi?" diye sordu.

"Masaya oturduğundan beri..." diyerek yanıtladığımda, yanakları kızardı. Şimdi onu kapıya yaslayabilir ve...

Bileğini parmaklarımdan kurtarıp, elini çantasının içine attı ve anahtarlarını hızla bularak kapıyı açtı.

Evinden yayılan koku başımı döndürürken, kapıyı arkamdan çarparak kapatıp, Jungkook'u bir anda duvara sürükledim. Sırtını duvara yaslarken, ki bunları elimden geldiğince nazikçe yapmaya çalışıyordum, ellerimi yanaklarına koydum.

"Baştan yapmamı istemediğin bir şey varsa söyle... Çünkü bilmezsem... Canını yakabilirim..." diye mırıldandım.

Gözleri gözlerimle buluştuğunda hafifçe yutkundu ve "Sadece... Beni mühürleme," dedi ve ellerini belime koyarak bedenimi kendi bedenine çekti.

Vücutlarımız birbirine sürtünürken başımı öne eğip dudaklarımızı buluşturdum. Pembe dudakları yumuşaktı ve ah... Sımsıcaktı. Öyle sıcaktı ki, içime çekmek istiyordum.

Dudaklarımı aralayarak, alt dudağını dudaklarımın arasına çektim, dilimi usulca üstünde gezdirirken Jungkook'un alt dudağını öpüyor, ısırıyor ve dilimle ıslatıyordum.

Son ısrışımda dişlerim, Jungkook'un canının yanmasına sebep olmuştu. Ancak inlemesi o kadar tatlıydı ki daha çok ısırmak istedim. Ki yaptım da. Dudaklarımın arasına sızan kanın tadını aldığımda, geri çekilerek ona baktım.

Kollarımın arasında titriyordu, ilk defa bir alfayla bu kadar yakınlaşıyor olmalıydı ki feromonlarıma karşı vücudu tepki veriyordu. Yanaklarını hafifçe yukarı kaldırarak, gözlerimizi buluşturduğumda, gözlerinin tatlı kahvesi beni içine çekerken, "Buna ayakta da devam edebilirim ama odana da gidebiliriz, senin için daha rahat olur..." dediğimde, hafifçe kaşlarını çattı yine de bir karşılık vermeksizin beni odasına doğru çekiştirmeye başladı.

Etrafı inceleme şansım pek olmamıştı ancak geniş bir ev değildi, düzenliydi ve evin her köşesi muhtemelen yaklaşan kızışmasından dolayı beni epeyce tahrik eden feromonlarıyla kaplıydı.

"Yakın zamanda kızışacaksın sanırım," dediğimde, yatağa oturarak beni de kendi üstüne çekti. Ağırlığımla birlikte, sırtı yatakla buluştuğunda beyaz çarşaflarına dağılan kumral tutamlara dokundum.

Evet, kumral saçları yumuşaktı. Sürekli okşanılasıydı...

"E-evet bir hafta kaldı sanırım," dediğinde, gülümseyerek yüzlerimizi hizaladım ve "Burayı feromonlarımla öyle dolduracağım ki, kimse burada bir omeganın yaşadığına inanmayacak," diyerek dudaklarına yöneldim.

Kapı önündeki öpüşmemizin daha derini, çok daha tutkulusu ikimizi de ele geçirirken, yavaş yavaş üstümüzdekilerden kurtuluyorduk. Ceketimi nerede çıkartıp atmıştım tam anımsamıyorum ancak Jungkook'un parmakları gömleğimin düğmeleriyle cebelleşirken ben de onun pantolonunun kemerini çözüyordum.

Gömleğimi omuzlarımdan aşağı çektiğinde, hızla doğrularak çıkartıp bir kenara attım ve dudaklarımızı tekrar birleştirmeden önce Jungkook'un ince kazağını üstünden çıkarttım ve hemen ardından da pantolonuyla iç çamaşırını indirerek onu tamamen çıplak bıraktım.

𝑲ö𝒓 𝑹𝒂𝒏𝒅𝒆𝒗𝒖 ASKIDA!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin