Bölüm: "17"

490 48 1
                                    

Bu hikayenin yazarı xxdeathgirl

*


Taehyung 

Jungkook'tan aldığım tek cevap, "Tamam" olmuştu. Başka bir şey yazmamıştı, itiraz etmemişti ben de ondan sonra bir şey yazmadım, bir beklentiye girmedim. İkimiz de olması gereken buymuş gibi davranıyorduk ve sanırım, gerçekten de olması gereken buydu.

Bu yüzden ondan vazgeçtim ve yapmam gerekenlere odaklandım, ilerlemem gereken yola geri döndüm. Belki de en başından beri olması gereken buydu. Ben yönetici olmak için gelmiştim bu dünyaya, nazik biri olup kalp çalacak çapkınlıklar yapmak bana gitmiyordu. Her defasında başarısız olduğum bu ilişkiler batağına artık girmemeliydim.

Bu yüzden bütün ilgimi işime verdim ve şirketin yetkilerini elime alabileceğim anlaşmalara odaklandım. Sergie'yle aylar önce hesapladığımız ve istediğim o ihaleyi kazanmış, Wooshik'le görüşmüştüm. Elbette ki duygusal ilişkilerin bataklığına dönmek niyetinde değildim, stratejik açıdan Wooshik'le yapacağım görüşmeler bana kâr sağlayabilirdi bu yüzden de onunla aramdaki ilişkiyi normal düzeyde tuttum.

Wooshik iyiydi, en azından sohbetimiz başka bir omega tarafından bölünmeden ya da herhangi bir omeganın kokusuyla yüzleşmeden onunla geçirdiğimiz vakitler güzeldi. Eğlenceli biriydi, birlikte geçirdiğimiz vakitlerden keyif almamı sağlıyordu ancak her şeye rağmen eksik hissettiğim şeyler vardı. Bütün stratejik düşüncelerime ve iş odağıma rağmen, boşa kulaç atıyor gibiyim.

Bu hislerim kesinlikle Wooshik'le alakalı değildi, tamamen benimle alakalıydı. Sebepsiz yere durgunluk çöküyor aklıma farklı farklı düşünceler geliyordu. Bu düşünceler Jungkook'tan uzak olsaydı kendimi kötü hissetmezdim ama gözüm daldığında onu görüyordum.

Ona baktığımda yüzüne yerleşen gülümsemeyi görüyor, adımı inleyişini duyuyor, bana dokunan parmaklarını hissediyordum. Bunların hepsi de Wooshik'e haksızlık yapıyormuşum gibi hissettiriyordu zira onun benimle görüşmesinin sebebi belliydi.

Eş olmak, şirket ortaklığıydı. Aynı şekilde düşünüyordum ama asla umut da vermiyordum, söz de.

Ben... Ben sadece vakit geçiriyorum. Her zaman olduğu gibi, günün sonunda bir kalp daha kıracağımı bilerek vakit geçiriyorum.

Telefonum çalmaya başladığında, masadan uzanıp telefonu kaldırdım ve "Dinliyorum," dedim.

"Bay Choi geldiler efendim," diyen Sergei'nin sesiyle hafifçe iç çektim.

"Yarım saat sonra toplantımız olacağını ve bu yüzden onunla görüşemeyeceğimi söyler misin?" dediğimde, Sergei'nin onaylar mırıltılarını duydum ve telefonu kulağımdan indirip kapattım.

Şu sıralar çok sık gelmeye başlamıştı, onunla dışarıda görüşmek sıkıntı değildi ama şirket içinde kendini göstermesi sebepsiz yere çoktan kendini eşim olarak ilan etmiş gibi hissetmeme neden oluyordu ve bu durumdan açıkça hoşlanmıyordum.

Kapım aniden açıldığında, kaşlarımı çatarak kapıya baktım ve kocaman bir gülümsemeyle içeriye giren Wooshik'i gördüm.

Sergei de arkasından gelip, "Engel olamadım," dediğinde, elimle çıkmasını işaret ettim ve koltuğumda geriye yaslanarak Wooshik'e baktım.

"Selam," diyerek masama yaklaştığında, "Odama böyle daldığına göre önemli bir şey olmalı," dedim. Sağ elim masanın üstündeydi ve parmaklarımla ritim tutuyordum.

𝑲ö𝒓 𝑹𝒂𝒏𝒅𝒆𝒗𝒖 ASKIDA!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin