Bölüm: "14"

508 47 6
                                    

Bu hikayenin yazarı xxdeathgirl

*


Kıskançlığımdan geri döndüğüm yetmiyormuş gibi bir de ne demiştim ona?

Sana kapılmak istemiyorum.

Aynı klasmanda değiliz.

Evet, ben, bendeki bu kafayla gerçekten de onunla aynı klasmanda değilim.

Sinirle yerimde tepinerek çantamı yere attım ve kendimi de üstüne bıraktım. Kaldırım kenarındaki tozlar hafifçe havalanıp üstüme konduğunda gözlerimi devirerek dizlerime kollarımı sardım ve yolun sonunda kalan eve bakmaya başladım.

Arkamdan gelmemişti.

En azından beni zorlamak gibi bir olayı yoktu, izin verdiğim ölçüde yaklaşıyor ve ben geri çekildiğimde o da tamamen duruyordu.

Neden bu kadar anlayışlı ki? Peşimden gelse ve çok konuşma dese belki ona kapılıp gidebilirdim rahatlıkla. O iyi bir alfaydı ve açık açık kalbimi kıracak bir şey yapmazdı, niye bu kadar direniyordum ki? Ya da o neden baskınlığını kullanmıyordu?

Gerçi öyle yapsa onu affedemezdim.

Bu düşünce kendimi bir kez daha kötü hissetmeme sebep oldu. Olay sadece kalbimin kırılması da değildi, Taehyung önemli birisiydi ve benim onun camiasında bir değerim yoktu.

Davet gecesi ve sonrasındaki konuşmalarımızı anımsadıkça bu farkı daha çok hissediyordum çünkü bana, ailesinin düşüncelerine ek kendi düşüncelerini de söylemişti.

Gözlerim yavaştan dolmaya başladığında, engel olamadığım bir titreme çenemi ele geçirdi ve kendimi ağlarken buldum. Yoğun geçen kızışma döneminin ardından şu anki gözyaşlarım oldukça normaldi ancak ben bu gözyaşlarını dökme sebebime sinir oluyordum.

Aklımdan neler geçtiğini kalbime iletemiyor, kalbimden geçenleri ise aklıma kabul ettiremiyordum. Kendi içimde darmadağınığım, elimi nereye atsam bir başka karmaşayla yüzleşiyorum ve bu, artık kontrol edemediğim bir noktaya ulaşmak üzereydi.

Cebimden telefonumu çıkartıp, rehberden hızlıca Jimin'in numarasını buldum ve telefonu açmasını bekledim. Birkaç çalışın ardından, oldukça yorgun bir şekilde, "Efendim?" dedi Jimin.

Sanırım geceyi o da oldukça yoğun geçirmişti.

"Nasılsın Jimin?" diye sorduğumda, tuhaf gerinme sesleri ve enteresan inlemelere şahit oldum. Fakat bu çok uzun sürmedi, birkaç saniye içinde Jimin'in sesi çok daha dinç bir şekilde yükseldi.

"İyiyim, seni sormalı Kook kızışmadan çıkan sensin," dediğinde, istemsizce güldüm ve "Hiç açma o konuyu," diye homurdandım.

Açıkçası yalnız biriydim, oturup sohbet edebileceğim kişi sayısı bir elin parmak sayısını geçmiyordu ve son zamanlarda rahatça konuşabildiğim tek kişi de Jimin'di çünkü hem Taehyung'u tanıyor hem de halimden anlıyordu.

"Mühürlenmediniz ya?" dediğinde, kalbim korkuyla çarptı ve elim istemsizce enseme kaydı.

"Hayır... Hayır, öyle bir şey olmadı," dedim. Taehyung her defasında o konuda çok dikkatli olmuştu. Bazen ensemi öptüğünde korkudan kaskatı kesildiğim anlar olmuştu ancak hiçbir zaman enseme dişlerini geçirmek ister gibi davranmamıştı.

"Eh, o zaman yeterince tatmin edici değil miydi? Lütfen olmasın ve Taehyung'la sonsuza dek dalga geçebileyim!" dediğinde, gözlerimi devirdim. Taehyung'un yetersiz olduğunu söylemek dünya üzerinde söyleyebileceğim en büyük yalan olurdu.

𝑲ö𝒓 𝑹𝒂𝒏𝒅𝒆𝒗𝒖 ASKIDA!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin