Bölüm: "5"

659 62 9
                                    

Bu hikayenin yazarı xxdeathgirl

***




Banyodan çıktığımda, Jungkook'un kahvaltıyı hazırladığını ve etrafı topladığını fark ettim. Dün gece epey dağılan ve kirlenen yatağın çarşafları değişmiş, tertemiz bir şekilde toparlanarak düzenlenmişti.

Salondan geçerken dağıttığımız yerler de aynı şekilde tertemiz yapılmıştı.

Mutfağa, ki salonla bütündü, dönerek yüksek tabureye oturdum ve Jungkook'un karşısına yerleştim. Önümdeki boş tabağa, hızla iki pankek koyarken, birkaç çeşit reçeli de önüme itti ve "Hangisini seversin bilmiyorum o yüzden kafana göre takıl," dedi.

"Teşekkürler..." diyerek tabağa baktım. Pek kahvaltı insanı değildim ve bu kadar şekeri tek öğünde tüketmezdim ancak benim için bunları hazırladığından dolayı yemem gerekirdi.

Jungkook, "Hoşuna gitmediyse yemek zorunda değilsin, hemen gidebilirsin de..." dediğinde, başımı kaldırıp ona baktım. Gözleri tuhaf bir duyguyla buğulanmıştı. Bana bakarken zihninin karışık olduğunu görmeye alışmıştım ama bu buğulu ifade fazlasıyla yabancı geliyordu.

Hoş, o bütünüyle bana yabancıydı ama bu durum benim için sorun değildi. Duygusal anlamda eksiklik hissetmediğim için Jungkook'un aksine kafam karışık değildi. O, eksik hissettiğim konuyu yeterince doldurmuştu. Ancak...

Dün sözleşmeyi imzalarken aklıma gelmeyen bir düşünce belirmişti artık aklımda. Bu da elimi büyük bir sorumluluk taşının altına koyduğum düşüncesiydi. Onunla böylesi bir birlikteliği kabul etmiştim ama her kızışmasında yanında olmam mümkün müydü?

Her defasında ona yetişebilir miydim?

"Taehyung?"

"Efendim?" diyerek gözlerine odaklandığımda, başını yana eğerek, "Daldın gittin?" dedi sorarcasına.

"Hiç," diyerek omuz silktim ve bıçağı elime alarak hızlıca pankeki parçalara ayırmaya başladım. Sade yemeği tercih ederdim, zaten şekerliydi ve daha fazla şekerle tatlandırmaya gerek yoktu. "Güzel görünüyor yiyeceğim," diyerek pankekleri parçalama işlemini bitirip çatalıma uzandım.

Jungkook bana bakmaya devam ederken, "Zorunda değilsin," dedi.

"Biliyorum, zaten genelde bir şeylere zorlayan kişi ben olurum. O yüzden dert etme, yemek istemeseydim o tatlı gülümsemen bile yediremezdi bunu bana.." diyerek ona baktığımda, çatılan kaşları gevşedi ve hafifçe gülümsedi.

Bolca reçele bulanmış pankek parçasını ağzına götürürken, "Bugün herhangi bir işin var mı?" diye sordu.

"Hm... Bir buluşma daha mı ayarlamaya çalışıyorsun?" diyerek ben de kendi pankek parçalarımdan birini ağzıma attığımda, kaşlarımı kaldırarak Jungkook'a baktım. O ise sorduğum sorudaki imayı yakalayarak, "Yani... Öyle yapıyorum," dedi.

Onun bu gerilen sevimli yüzü... Çok hoş.

"Peşimden koşar mısın ki? Seni biraz süründürsem mi?" diye sorduğumda, Jungkook başını iki yana salladı.

"Sen olmazsan, başkasını bulacağım..." dedi. Kaşlarım istemsizce çatılırken, "Demek öyle?" demekle yetindim.

Daha bir saat önce duygularına önem verdiğini söylerken şimdi böyle söylemesi... Sinirlenmemeliyim ancak engel olamadığım bir öfkenin esiri olmama çok az kaldı.

"İyi madem, başkasını bul..." diyerek pankekimi yemeye devam ettim. Şaşırtıcı bir şekilde tadı enfesti ve sinirlendiğim için midir reçeller daha renkli görünmeye başlamıştı ve onları da tadasım gelmişti.

𝑲ö𝒓 𝑹𝒂𝒏𝒅𝒆𝒗𝒖 ASKIDA!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin