Bölüm: "12"

512 53 3
                                    

Bu hikayenin yazarı xxdeathgirl

*




Taehyung 

Zil sesini duyduğumda şaşkınlıkla merdivenleri inmeye başladım, Jungkook evden çıkalı çok olmamıştı, belki de gelen oydu. Zira kimse evime habersiz gelmezdi ve Sergei de zile basmak yerine arayıp kapıda olduğunu bildirirdi. Sonuçta bu vakitte kapıma gelirse, nasıl bir durumla karşılaşacağını az çok tahmin edebilirdi.

Kapıyı aralarken, "Bir şey mi unuttun Jungkook?" demiştim ki, bana gülümseyerek bakan Wooshik'i görmemle öylece kalakaldım.

Burada ne işi vardı?

"Jungkook?" diye sorduğunda, gülümsemesi yüzünden silinip gitmişti.

"Davetteyken bahsettiğim omega," dediğimde, çenesini hafifçe sıkarak havayı kokladı. Ardından oldukça düz bir sesle, "Evet, kokusunu alabiliyorum..." dedi.

Ona bakarken, "Bahçede konuşmak ister misin?" diye sordum, içeri girmesi onun açısından pek hoş olmayabilirdi. Jungkook'un kızışmasından kaynaklı evin içi sadece feromonlarımızla doluydu ve Wooshik'in bu kokuyu çok keskin bir şekilde duyumsamasına gerek yoktu.

Wooshik, "Evet, iyi olur..." diyerek kamelyaya doğru yürümeye başladı. Ben de hemen ardından onun peşine takıldım ve "Seni buraya hangi rüzgar attı?" diye sordum.

"Davetteki konuşmamızın pek hoş bitmediğini ve konuşarak bunu aşabileceğimizi düşündüm," diyerek kamelyanın köşesine yerleşti ve nazikçe bacağını sağ bacağının üstüne atarak bana baktı.

Ben de onun karşısındaki köşeye yerleşirken, kolumu kamelyaya yasladım ve başımı da elimle destekleyerek Wooshik'e bakmaya başladım.

"Yani... Sana kaba davrandığımı biliyorum belki bunun için bir özür bekliyorsundur ama özür dilemeyeceğim," dedim. Beni kışkırtmasaydı sonumuz öyle olmazdı zaten.

"Haklısın, bir özür bekliyorum ama alamayacağım," diyerek hafifçe güldü, içten bir gülüş değildi. Açıkça sinir olduğu belli oluyordu.

"Buraya neden geldin? Yani ne umuyordun?" diye sorduğumda, kollarını göğsünde bağlayıp bana bakmaya başladı.

"Senden..." Wooshik sözünü bitiremeden, "Taehyung," diye seslenen Jungkook'un sesini duymamla anında bahçe kapısına dönmüştüm.

Kaşlarım hafifçe çatılırken, oturduğum yerden kalktım ve "Jungkook?" diyerek ona doğru adımladım. Koştuğu her halinden belli oluyordu, tişörtünün yaka kısmı boynundan düşen ter damlalarıyla nemlenmişti.

"İyi misin? Ne oldu," diyerek elini tutup onu kendime çektiğimde iki elini göğsüme koydu ve bana yaslanırken, "Alfa kovaladı," dedi.

Gözlerim şaşkınlıkla kısılırken, bahçenin dışına baktım ve havayı kokladım. Yabancı bir alfanın kokusunu almıyordum, sadece fazlasıyla yüksek omega kokusu vardı. Bakışlarım tekrardan Jungkook'a odaklandığında, "Tamam... Sakin ol," diyerek onu kollarımın arasına çektim ve sırtını sıvazladım. Hâlâ daha titrediğini hissedebiliyordum, çok korkmuş olmalıydı.

"Belki de beni bırakmanı reddetmemeliydim," dediğinde, hafifçe güldüm ve "Eve geçmek ister misin? Sen biraz sakinleştikten sonra seni evine bırakırım..." dedim. Tabii bunları söylerken arkamdan yükselen öfkenin varlığıyla omuzumun üstünden Wooshik'e baktım.

"Ah, Woo... Kusura bakma," derken Jungkook'a sarılmayı bıraktım ve onu elinden tutup kamelyaya çektim. Wooshik'in karşısına geçtiğimizde, "Bu Jungkook, bahsettiğim omega," diyerek Wooshik'e Jungkook'u gösterdim.

𝑲ö𝒓 𝑹𝒂𝒏𝒅𝒆𝒗𝒖 ASKIDA!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin