Tek davası okumak olan Avin Mirşad.
Bin derdin dermanı olan Maran Mirşad.
"Mardin şahidim Maran yüreğimin güneşisin. Dışımı aydınlatırken yüreğimi yakansın."
Hayatın acımasız döngüsü içerisinde birbirlerine denk gelen iki insan.
"Mezopotamya şah...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Mutluluk denen tek kelime bazı insanlara çok görülüyordu. Hakeden hakettiğini yaşar diye bir söz var lakin o söz de tersten işliyordu..
Maran'ın sözleriyle içinden bir şeyler kırılırken yüzünde yarım bir tebessüm belirdi acıdan ibaret bir tebessümdü..
Sana aşığım seni seviyorum diyen adam baba olmak istemiyorum diyordu... Yanlışa yormak istemese de pek mümkün olmuyordu.
Aklına gel tek şey Maran'ın hala kırgın olduğuydu. Ona güvenmediği için böyle söylüyor diye düşündü bir an... Suçluluk duygusuyla dudaklarını yavaşça araladı...
"Seni kırdım diye böyle söylüyorsun değil mi?" Bakışlarına sinen ifade fazla can yakıcıydı.. Sesindeki suçluluk duygusu bariz belli oluyordu.
Maran hayır dercesine başını usulca iki yana emin şekilde salladı. Avinin gözlerindeki o ifade içini acıttı. Bu kadının daha fazla üzülmesini istemiyordu. Doktorun dediklerini söylemek istese de yapamıyordu..
Eğer gerçeği söylerse Avin yıkılır bir daha toparlanamazdı. Bu sefer onu Maran bile toparlayamazdı. İkinci kez ölüme mahkum edilmişti zaten...
Yumuşak ses tonuyla cevapladı karısını. "Hayır sadece biraz zaman." Dediğinde Avin anlamadı kocasını... elbisenin uçlarını avuçlarına alarak sıktı.
Gözleri yağacak bir buluntu andırırken alt dudağını dişledi..
Anne olmak istiyorum derken Maranında aynı heyacanla ve aynı mutlulukla baba olmak istiyorum demesi beklemişti. Lakin beklediği cevap yerini onu sarsan bir cevap gelmişti..
"Sana güvenmedim diye benden bir çocuğun olsun istemiyor-" Başını hızla sallayarak karşı çıktı Maran. Asla böyle düşünmesini istemiyordu ellerini kaldırıp yavaşça karısının yüzünü avuçlarına aldı. Yüzünü yüzüne yaklaştırırken baş parmakları yanaklarını okşuyordu...
"Sen Avukat olmayı her şeyden çok istiyorsun. Bende senden bir çocuğum olsun çok istiyorum, hemde her şeyden çok." Kuracağı üçüncü cümle fazlasıyla zor gelsede içini yakan soluğu dudakları arasında bıraktı.
Sesinin titrememesine dikkat ederek rahatlatıcı bir sesle devam etti . "Sen hamile olursan işene engel olacak avukatlık kartını aldıktan sonra ikimizde hazırsak olur ama ondan önce istemiyorum."
