"Buraya yeniden geldiğime inanamıyorum"Yoon Gi homurdanırken Min Hyuk heyecanla etrafına bakıyordu. "Buraya lise zamanında uğrardım, rahatlatıcı bir yer" Yoon Gi yüzünü buruşturdu. "Hyuk, bir sapık gibi konuştun" Başını iki yana sallayarak yere baktı. "Yani demek istediğim..." Başını kaldırdı ve gözleri etrafta bir kişiyi aradı. "Burada çalışan biri vardı onu görmek için çok gelirdim" Dirseklerini masaya yasladı. "Şu üzdüğün kişiyi mi?" Min Hyuk'un gözleri kapıdan giren Jennie'yi buldu. "Evet, onu" Jennie'nin kafası onları göremeyecek kadar doluydu, aynı zamanda kaşında olan benini kapatmayı unutacak kadar.
"Ruby, sen iyi misin?" Si Woon ellerini onun yanaklarına yerleştirdi. "Hiç iyi durmuyor" Yanlarına gelen Chae Young onun saçlarıyla oynamaya başladı. "Halledeceğim" Sahte bir gülümsemeyle onların yanından ayrıldı ve soyunma odasına girdi. Aynanın karşısına geçip üstünü düzeltirken kahküllerini iki yana ayırdı ve yüzüne baktı. Gözlerinde olan boşluğu dolduramıyordu, çok yorgun ve boştular. Tepki verdiği için kendine kızmıştı her zaman yaptığı gibi sessiz kalıp gitse daha iyi olabilirdi, yarın okula gittiğinde herkesin gözü üstünde olacaktı olmasa bile o böyle hissedecekti.
Dolmaya başlayan gözlerini fark ettiğinde yukarı doğru baktı ve ellerini salladı.
Bir de Min Hyuk vardı.
En kötü zamanda çıkmıştı ortaya. Yoon Gi ile yakın olmalarını katmıyordu bile bunca sorunun içine. Çok düşünen bir insan olarak yaşayacağı tedirginliklerin fragmanını şuan yaşamaya başlamıştı. Min Hyuk'un onu ifşa edeceğini düşünmüyordu ama dikkatsiz davranırsa Yoon Gi bir şeyleri çakabilirdi.
Onunla başta güzel olan ilişkilerinin nasıl bir anda tepe taklak olduğunu hatırladı.
Ondan çok hoşlanmıştı ve tuhaf bir şekilde o da karşılık vermişti ama asla ciddiye almamışlardı. Min Hyuk onu kütüphanede, otobüs beklerken bazen ara sokaklarda öpmüştü ama hiçbir zaman ne olduklarını söylememişti. Jennie onu kütüphanede, otobüste bazen ise ara sokaklarda beklemişti ve hiçbir zaman ne olduklarına karar verememişti.
Onu bu konuda suçlamıyordu, aralarında yaşanan tartışmaları önemsemiyordu ama onun diğer tarafa geçip kendine yapılanlara bir nevi sessiz kalması onu derinden yaralamıştı. Kin tutan bir insandı konu Min Hyuk olduğunda ona karşı bir nefret hissetmek yerine hiçbir şey hissetmemeyi seçmişti. Elbette başta öfkeliydi ama zaman geçtikten sonra kendi kendine halletti bu öfkeyi. Öfke her zaman onu hatırlatacaktı ama bir şey hissetmiyorsa onu unutacaktı.
Kendisinin hatasız olduğunu düşünmüyordu Jennie ama yaptığı hataların dersinin yaşadığı zorbalığa göz yumulması olduğunu düşünmüyordu. Derin bir nefes aldı ve yansımasına gülümsedi. "Önce işini yap sonra ağlarsın" Omuzlarını dikleştirirken odadan çıktı ve siparişleri almak adına eline not defteriyle kalemini aldı. "Ruby şuradaki iki yakışıklıya bak, sipariş verecekler"
"Yani anlayacağın bu ara bizim aile biraz karışıktı ama topladık gibi kardeşim eve geldi yeniden" Yoon Gi parmaklarının arasında gezdirmeyi beceremezken Min Hyuk güldü. "Sana yapamazsın demiştim neyse abin nerede?" Yoon Gi dudak büzerken cevapladı. "Bilmiyorum ve şahsen bilmekte iste-"
"Hoş geldiniz"
"Jennie?"
Gözleri birleşti, Jennie gözlerini kırpıştırırken aynı şaşkınlık Yoon Gi'nin üstünde de vardı. İçinde oluşan büyük paniği dışarı yansıtmamaya çalışırken gerginlikle güldü bir an için kendi ses tonunu kullanmıştı ve o direk tanımıştı. "Karıştırmış olmalısınız efendim ben Ruby hatta yanlış hatırlamıyorsam geçen sefer fotoğraf çekinmiştik" Yoon Gi'nin dikkatini çeken tek şey kaşında olan bendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
with yoon gi
Fanfiction❝ heykel bölümü öğrencisi jennie'nin hayatının içine izinsiz giren yoon gi onu maske takarak kaybolmaya çalıştığı hayatından eski pişmanlıklarını yeniden yaşamamak adına kurtarmaya çalışır ❞ [ yoon gi & jennie ]