with yoon gi

" duymak istemediği hikaye "

"Ee senin şu Yoon Gi ile nasıl gidiyor?" Matthew'ın sırıtarak sorduğu soruya karşı umursamazca başını salladı. "Modelliği başarılı şekilde halletti" Matthew omzuyla ona vururken cevapladı. "Ondan bahsetmiyorum aptal, ikinizin ilişkisi nasıl gidiyor?" Jennie etrafına bakınırken ardından ayağını ona vurdu. "Hoparlör ile bağır istersen" Ayak bileğini tutarak hayıflanan arkadaşına ters bakışlarını atan Jennie gergindi. Üstünde gezinen gözler ona bir kere daha kaydını aldırmayı düşündürtmüştü. 1 hafta boyunca gelmemesine rağmen insanlar hala meraklıydı. "Senin hakkında bir süre konuştular ama sonra unutuldu" Elini kalbine götüren Jennie sahte bir sevinçle cevapladı. "Yüreğime su serptin resmen" Matthew dudaklarını büzdü, masaya yatarken çantasını başının altına aldı. "Yoon Gi arkadaşlarıyla kavga etmiş, Yuna ve Chan Yeol ile değil şu proje için birlikte olduğu arkadaşlarıyla" Kaşlarını çatarken ona yaklaştı. "Ne?" Matthew başını sallarken kısık sesle devam etti. "Kendi sınıfından Jae ve Dong Hyun ile tartışmaya başlamışlar kavgaya dönecekken Ho Seok ve Rosé ayırmış ve senin hakkında konuşuyorlarmış" Bu hoşuna gitmemişti bahsettiği kişilerden birinin onları sarılırken gören kişi olduğunu düşünüyordu. Onu bu konu da uyardığını hatırlıyordu, okulda kendisine karşı yakın davranmamalıydı. İnsanların onun hakkında söylemlerine alışmıştı ama o bunlara alışık değildi ve karşılığında tepki verdiğinden bu iş gittikçe onun için zor olabilirdi. Onu düşünmeden edemiyordu özellikle son 2 gündür onu aklından çıkartamıyordu.

Modeli olmasını istediği gün işlerin bu raddeye gelebileceğini hiç düşünmemişti. 

"Başına bela almadı değ-"

"Kendisine sorabilirsin bence" Matthew'ın işaret parmağıyla arkasında duran Yoon Gi'yi gösterdi. "Ne hakkında konuşuyordunuz?" Masaya oturan Chan Yeol yerinden doğrulan Matthew ile selamlaşırken Yuna masanın üstüne oturdu.

Diğer ikisi için tuhaf bir andı, geçen gün yaşadıklarından sonra ilk defa karşılaşıyorlardı. Bu tuhaflığı elbette ilk Yoon Gi toplayacaktı çünkü başlatan o'ydu. "Yana kaymayacak mısın?" Gülerek sorduğu soruya karşı afallayan Jennie kendini toplarken çantasını masanın üstüne koyup yana kaydı. Yoon Gi yanındaki yerini alırken Jennie masanın altında parmaklarıyla oynuyordu. "Matthew geçen olan maçta bastığın smaçlar bir efsaneydi, bir ara potayı söküp götüreceksin sandım" Gururla göğsü kabaran Matthew elini yanında oturan arkadaşının omuzuna koydu. "Jennie'nin taktikleri sayesinde ve de birazda benim gücüm" Yuna kaşlarını yukarı kaldırırken merakla sordu. "Sende mi basketbol oynuyorsun Jennie?" Eli kaküllerine götürürken gözlerini kaçırdı. "Hayır ama..." Onun kurtarıcısı olarak yetişen Matthew omzunda olan elini diğer omzuna atıp onu kendine çekti. "O mükemmel bir izleyicidir, ek olarak izlediği spor animesi, Kuroko No Basket'te olan bütün taktikleri bana uygulattı bende kendi stilimi ortaya çıkardım" Jennie gülerken başını yere doğru eğdi, hayatında Matthew gibi birini hiç bulundurmayacağını ya da tahammül edemeyeceğini düşünmüştü hep ama tuhaf bir şekilde hayatında olması gereken pozitifliği ve desteğin dengesini Matthew sağlıyordu. 

"Matthew iyi bir oyuncu sadece sahadayken aklı bir iki karış hava da olabiliyor, en başta dikkat etmeden sadece puan almak için oynuyordu kesinlikle yeteneği vardı ama kurnazlığı yoktu"

Matthew ondan ayrılırken elini kalbine koyarken dudaklarını büzdü. "Hocam, sizden bu kelimeleri duymak..." Jennie'nin gözleri büyürken ardından güldü ve elini onun omuzuna koydu. "Çok çalışırsan bir gün sende erdemli öğrencilere sahip olabilirsin evlat, unutma her efsane kendi adını duyurmak adına yanına hikayeyi anlatacak birilerini almalıdır" Matthew bu konuşmayı hiç bozmadı ve ağlamaklı bir yüz ifadesiyle ona yaklaştı. "Zamanınız mı doluyor hocam? Sizin adınızı ömrüm boyunca sırtımda taşıyacağıma-" Kahkaha atarak onun kucağına düşerken Jennie başını geriye doğru attı. Onların bu sohbetini yüzlerinde oluşan belli belirsiz gülümsemelerle dinleyen 3'lünün arasında Yoon Gi sadece bir kişiye bakıyordu.