Selamlar sevgi pıtırcıklarıııı♡
13. bölümü de bayağı geç yazıp göndermişim ama bu bölüm bayağı bayağı bir geç geldi çünkü üniversite sınavına girme senem gelmişti ve vakit bulamadım bir türlü. Kafam çok doluydu, zamanımsa çok kısıtlı. Sabah okul, akşam dershane, eve gelince uyku falandı günlük rutinlerim. Haftasonlarından biri denemeye ötekisi ise dinlenmem için ayrılmıştı. Boş gibi durduğum zamanlar ise kafam oldukça doluydu.
Peki sınav geçeli bir ay oldu o zaman niye atmadın diye soracak olursanız utandım biraz. O kadar vakit atmamışım...
Kitabımı takip edenler varsa diye açıklamamı yapayım dedim. Umarım sinir etmemişimdir. (Utanmış emoji)
Sizi çenemle yordum. Hadi şimdi bölüme geçelim!
İyi okumalar ♡
Karanlık, bir girdap gibi sizi içine çekebilir miydi? O çok güvendiğiniz yıldızlar bile sizi karanlığa itebilir miydi? Her şey birden karmakarışık hale gelebilir miydi? Ne hissedebileceğimi bilmiyordum. Sanki o masum gibi, ben de karanlığa hapis oluyordum. Benim de bir yerlerimde kırıklar ve onu sarmaya beceremeyişimin acısı vardı. Oysa ben yapabilirdim engel olmasalardı.
Abim hızla yanıma gelip beni kollarının arasına aldı. Bunu biraz olsun sakinleşmem için yaptığı çok bariz belli oluyordu çünkü yavaşça saçlarımı okşuyordu. Ben de ona kollarımı bir güç, anlam ararcasına doladım ve tabii ki sevgi dolu göğse başımı yaslamayı unutmamıştım.
Kısa bir süre sonra ise nefesim düzene girdi ve gözyaşlarımın intiharları yavaşladı. Az da olsa kendime gelebilmiştim. Bu nasıl olurdu? Selin'in istemediği bu kadar barizken bu neydi? Şu an bütün düşünceler aklımda kördüğüm olmuştu. Ama tek bir şey kördüğümden muzdarip aklımda büyük harflerle beliriyordu.
ARKADIŞINI KURTAR!
Az da olsa sakinleştiğimi anlayan abim derin bir nefes alarak aramızdaki mesafeyi biraz açtı. Ardından ise gözlerimin içine soran gözlerle bakmaya koyuldu. Ben de burnumu sertçe çekip derin bir nefes verdim. Ardından ise ellerimden kayıp gitmiş olan telefonuma bakındım. Hemen dizimin yanında olduğu için bulmam zor olmamıştı.
Titreyen ellerimle aldım telefonumu. Ardından ise zehir gibi olan gerçekleri telefonuma bir bir yazmaya koyuldum. Her yazışımda sanki birçok kişiyi zehirlediğimi hissediyordum. Ama duramazdım. Bu zehir bulaşacak ve bu zehrin panzehiri anca o vakit bulunacaktı. Daha yazdıklarımın sonunu bile getirememişken abim öfke ile bir küfür mırıldandı. Bu küfür ondan duyduğum ilk küfür olunca şaşkınca ona baktım. O da ne dediğini farkına varmış olacak ki yanakları kızardı.
"Özür dilerim Çise'm."
Abime gülümsedim. Küfür etmesi sorun değildi ki neyin özürüydü bu? Abim alnımdan öptü. Ama beklemediğim anda elimden alınan telefon ile gülümsemem saniyeler içinde soldu. Hemen başımı telefonumu alan kişiye döndürdüm. O kişi Çağın'dan başkası değildi. Kısa bir sürede olsa bakışlarımız birbirine değdi. Sonrasında ise pür dikkat benim telefonumdaki yazılanları okudu. Ondan da bir küfür beklerken dudaklarının arasından sadece öfke dolu hırıltılı bir ses çıkmıştı.
Bugün galiba Çağın hariç herkesin küfür günüydü. Çünkü Çağın'dan sonra telefonum sırasıyla tüm erkeklerin elinde gezmiş ardından ise kızlar zorda olsa telefonumu ele geçirip yazılanları okumuşlardı. Kızlardan da tabii ki küfürler vardı ama Hazal'dan ekstra özel olarak seçilmiş küfürler çıkmıştı. Normal bir an olsaydı insanların kahkahalarıyla gülebileceği bir manzaraydı bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACI VE BEN
RandomBeklenmeden gelen yeni bir aile, Beklenmeden gelen yeni bir hayat, Beklenmeden gelen yeni kişiler, ve Beklenilmeyen Olaylar... _________________________________________ Bu hikaye benim ilk hikayem ve "UMARIM"ım. Umar...