3. BÖLÜM

1.5K 55 98
                                    

*3 gün sonra*

Öldüğümü sanıyordum ya da öyle umuyordum, bilmiyorum! Ama sonuç olarak hala nefes alıyordum ama her nefes alışımda boğazım yanıyor, kalbim acıyor, vücudumun her çeşit yerinde acı hissediyordum.

Kıpırdayamıyordum, bu çok garipti sanki her yerime iğne sokup duruyorlardı ama ben hiç kıpırdayamıyordum. Olacak iş değildi!

En sonunda kıpırdanmayı veya ağrılarımı boşverip, gözlerimi açmaya çalıştım ama açılmadılar. Göz kapağım hareket ediyor ama açılmıyor. O an anladım karanlığın beni kolay kolay bırakmaya niyetinin olmadığını...

Birkaç dakika sonra birinin yanımda "Şuan uyanıp gözünü açması gerekirdi?" dedi tiz bir erkek sesi. Hemen o erkek sesinin ardından "Bilmiyorum Hocam, büyük bir şok yaşamış olupta böyle olabilir mi?" dedi genç bir kadın sesi. Yine aynı tiz erkek ses "Olabilir..." dedi, düşünceli bir şekilde. Ondan sonra bir şey dediler mi demediler mi bilmiyorum çünkü duymaz olmuştum.

"Şok! Ne şoku?(!)" diye düşünürken bütün yaşanılan olaylar gözlerimin önünden geçti.

Bilicim yerine gelmesine rağmen aklıma gelmeyen olaylar şuan aklımdaydı. Ailem, annem, kardeşim, babam bir kadının bana "Kızım" demesiyle bitmişti. Bir söz insanı bu kadar bitirebilir mi?

Ama benim gibi ailesi değişen bir tek ben değildim çünkü orda bir tane daha kız vardı. Acaba o nasıl dayanmıştı, baya güçlü olsa gerek. Ben tam güçsüz bir zavallıydım!

Bir anda aklım bu konulardan sıyrılıp kaza anına gitti. Saniyeler içinde olmuştu, saniyeler içinde ama bana dakikalar hatta saatler gibi sürmüştü. Hiçbir şey hissetmemiştim ve belki ölmeyi hakkediyorumdur. O zaman şuan neden hala nefes alıyorum ki?

Bir anda gözlerimi açtım ve acılarımı umursamadan, sağ elimi ileri doğru uzatmış, sol elimle ise düşmemek için yatağın kenarını tutarak oturmuş bir vaziyette "Hayır!" diye bağırdım.

Yani bağırdım sanıyorum. Çünkü bağrışımın sesini duymamıştım. Kafamdaki yoğun düşünceler yüzünden olabilir ya da çevremdeki sesler yüzünden de olabilir diye çok üstemelemedim.

Yanıma doktorlar, hemşireler gelmişti ama onlardan kurtulmaya çalışırken yatağımın yani karşımdaki cama gözlerim kaymıştı.

Orada ailem , yeni ailem -söylenenlere göre- ve bir oda dolusu adam vardı ve adamların hepsi çok yakışıklıydı.

En sonunda biriyle göz göze geldim. Kopkoyu gözleri, kapkara dağınık saçlarıyla, yapılı iri cüssesiyle bence en yakışıklı oydu. Bütün herkes bana üzgün bir şekilde bakarken o bana sert bir ifadeyle bakıyordu.

Doktor mu hemşire mi bilmiyorum, tam bana iğne vuracakken vücudum gevşemiş ve sakinleşmiştim. Hala etrafımda olan sağlık çalışanları bana şaşkın bir şekilde bakıyorlardı ama bu benim pek umrumda olmadı.

Gözlerim tekrar cama kaymıştı ama onu orda göremeyince üzülsemde, gözüm diğerlerine kaydı. Herkes yani çoğu duygu yüklü ve mutlu gözlerle bana bakıyordular. Aslında bu duruma baya şaşırdım çünkü baya sevenim varmış oysa çoğunu tanımıyordum.

Bir süre daha baktıktan sonra ağrılarım giderek arttı ama çok uykum geldiği için oturmayı bırakıp yatmaya başladım. Yanımdaki bir kadın sağ olsun üstümü örttü. Çünkü hiç gücüm kalmamıştı.

Tam uyucağım sıra o genç adam geldi aklıma ve onun kopkoyu güzel gözleri, kalem ile çizilmiş misali kapkara kaşları, kapkara siyah dağınık saçları, o iri yapılı vücudu ve beyaz kısa kollunun onun vücudunu aşırı güzellikle sarışı ve o sıra farkettiğimi bile bilmediğim o kirli sakalları aynı saçları gibi kapkara oluşu, çok harikaydı hatta muhteşemdi. Tanrı, gerçekten onu özene bözene yaratmıştı. O genç adamı düşünerek rahat, mutlu ve derin, aralıksız bir uykuya daldım.

ACI VE BENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin