Beğenirseniz yıldıza basar mısınız lütfen?Bir varmış bir yokmuş diye başlar tüm masallar ve ben de bir vardım bir yoktum...
Aynadaki yansımada gördüğümden hoşlanmamıştım, ne zaman bu hale gelmiştim? O cesur, korkusuz, kara kuru ama bir o kadar da güçlü kıza ne olmuştu. Günlerce kaçmanın verdiği bu yorgunluk değildi sebep. Yıldırım ve Aziz idi beni bu hale getiren. Gözümdeki morluğun sebebi, dudağımdaki yarığın ve karnımdaki bu kesiğin sebebi hep onlardı.
Aynadaki görüntümü orada bırakıp çekmeceden bulduğum iğne iplik ile kesiği dikmem gerekiyordu, kanı temizledikten sonra dişlerimin arasına aldığım bezle canım yana yana diktim ve o bezi yırtıp belime doladım. Mini bardan aldığım votkayı kafama diktikten sonra uyumamak için adeta savaş verdim. Uyuyamazdım, gözlerimi her kapattığımda her şeyi baştan görüyordum. Aynı acıları baştan yaşıyordum ve en kötüsü de o iki kabustan asla çıkamıyordum. Onlardan saklanmak için geldiğim bu otelin kasveti zaten uyutmuyordu. Tek kişilik yatağın üstündeki pis çarşafların kokusu, duvara sinen sigara kokusu, tuvaletin sararmış zemininden yayılan idrar kokusu arasında nasıl olur da bir insan uyuyabilirdi.
Camdan dışarıya bakarken gözlerim kapanmaya başlamıştı bile. Uyumayacaktım. Sadece yatağın kenarına oturdum ve bütün o kokulara rağmen yığılıp kaldım. Kaçmak, kan kaybetmek ve açlık beni bu hale getirmişti. Gözlerim kapandığı anda yine herşeyi en başından itibaren her anına kadar yaşamaya başladım.
*******************
2007 yılının yaz aylarında aileme yük olmamak için kuyumcuda işe başlamıştım. Düz ve kabaran inatçı saçlarım, kürdan bacaklarım, her kavgada aldığım yara berelerle bezenmiş esmer tenim, minik burnum ve çekik gözlerimle asi bir çocukken zamanın hezimetine uğrayarak dikkatleri saklamaya çalıştığım kadınsı bedenim ve kaybettiğim özgüvenimle bir şekilde üstüme çekmeye başlamıştım. Ailem ise artık ben büyüdüğüm için mi yoksa onlar yaşlandığı için mi bilemediğimden dolayı maddi sıkıntı çekiyordu. Benim masraflarıma güçleri yetmiyordu. Babam beni arkadaşlarıma mahçup etmemek için servis şoförlüğü ve gece taksicilik yapardı. Annem ise örgü bebekler yapar pazarda satardı. Durumları iyi olan arkadaşlarım yüzünden her şey içimde kalırdı, en basiti bir sinemaya bile gitmek istesem babamdan utana sıkıla para isterdim ve aylarca bir daha gidemezdim. Bakımlı kız arkadaşlarım yüzünden kuaföre para vermemek için annem saçıma ütü basardı.
Kuyumcu Sadık amca beni çocukluğumdan beri bilirdi, kızıda süslü bebek dediğim en yakın arkadaşım Canan'dı. Soyadlarını verdikleri KAYALAR KUYUMCULUK'ta işe girer girmez Canan yanıma gelmeye karar vermişti. Camları silerken yansımasından geldiğini görmüştüm. Kumral düz saçları, iri gözleri, okka burnu, pürüzsüz cildi ve tüm kadınsı hatlarıyla yeni aldığı çiçekli elbisesinin eteklerini havalandıra havalandıra karşıma dikildi.
-Ya kuzum babam söylemese haberim olmayacak, para lazımsa söyleseydin ya. Biz kardeş sayılmaz mıyız ayol?
-Taşıma suyla değirmen dönmez derler bilir misin?
-Özlü söz uzmanı mı kesildin başıma. Neden bana söylemedin babamın yanında çalışacağını?
-Canım Cananım girmeden önce söyleseydim bin türlü bahaneyle beni caydıracaktın, bende bu olmadan önce işe başlayayım da ne de olsa babandan duyarsın diye bekledim.