-Canan, ne garip değil mi? Dün de aynı şeyler yaşandı.
-Canım tesadüf bu, adın yüzünden bence. Daha çok duyarsın bu sözleri. Bence sen talibinin artmasına bak.
-Sana da eğlence çıktı, ben sevmiyorum böyle şeyleri. Aileme bakmam lazım. Onlar yıllarca bana baktı.
-E hani sen kendi ihtiyaçlarını karşılamak için çalışıyordun?
-Şimdilik durum öyle görünse de zamanla tam tersine dönecek, o yüzden sonradan olacaklara göre çalışmam hayrıma.
-Peki madem, ne desem bir cevabın var zaten.
Günler günleri kovalamıştı, neredeyse her ay bu iki adam bir iki hafta arayla altın almaya geliyordu. İşin doğrusu Canan'ın dediği gibi başkaları o şekilde asılmamıştı bana. Canan ise sevgili olmak istemediği için bir çok adamla arkadaş olarak görüşmeye başlamıştı. Ben ise iki adam arasında savaş veriyordum.
Yaz aylarında çalışmak için girdiğim kuyumcu dükkanında kalıcı olmuştum. 2008 yılına girerken adamların ikiside sürekli çiçek ve çikolatalar gönderiyor hakkımda daha fazla bilgi edinmeye çalışıyorlardı. Ben ise pek konuşmadan sadece işimi yaparak geçiştiriyordum ikisini de. İlk gelenin adı Yıldırım diğerinin ise Aziz'di. Onlar hakkında bildiğim bu kadardı.
Şubat ayında annem ile babam bir akrabalarının hastalanması üzerine İstanbul'a gitmişlerdi. Sadık amcanın ısrarlarına rağmen evde tek kalmaya karar vermiştim. Tabi Canan yine de beni yalnız bırakmamıştı. İkinci akşam yemek yaparken korku filmlerinin en bariz sahnelerinden birini yaşamıştık. Evde yalnız olan iki genç kız bir ses duyar, biri korkar diğeri bakmaya gider başta bir şey göremez ama arkasını döndüğü anda biri çıkar karşısına. O kişi bendim, aniden karşımda beliren ise Yıldırım'dı.
-Sen ne yapıyorsun burada ya.
-Pek iyi değilim ve görmek istediğim ilk kişi sen oldun.
-Sen benim evimi nereden biliyorsun?
-Bir gün iş çıkışına geldim ama sen o kadar hızlı yürüyordun ki peşinden gelmek zorunda kaldım. Baktım buraya girdin bir daha da çıkmadın, bende evin olduğunu anladım.
-Tebrik ederim, büyük başarı. Şimdi gidebilirsin.
-Yapma lütfen Derin, iyi değilim.
-Neyin var?
-Bu kadar soğuk musun gerçekten? Ben iyi değilim diyorum sen neyin var diyorsun. Neyse ya.
-Ya tamam özür dilerim. Anlatmak ister misin?
-Merak içindeyim!
-Neyi merak ediyorsun?
-Acaba aileni mi seçeceksin yoksa kendini mi diye?
-Anlamadım! Ne demek istiyorsun?
-Bekle bir saniye.
Telefonunu çıkartıp "SAÇMA" yazan birini görüntülü aradı. Telefonu açan kişi bir arabayı sürüyor ve kamera da öndeki aracı çekiyordu. Plakayı görür görmez beynime kan sıçramıştı.
-Tanıdın mı plakayı?
-Babam!
-Evet baban, nasıl da dikkatli kullanıyor değil mi?
-Ne yapmaya çalışıyorsun, derdin ne senin?
-Şimdi öncelikle sakin ol.
Bağırışıma Canan yanımıza gelmişti.
-Aa kim gelmiş, hayırdır? Neden bağırışıyorsunuz?
-Arkadaşına bir teklif sunmak üzereydim, sende şahit ol o halde.
