Ağzım açık kalmıştı, testi hemen alıp Yıldırım'ın yanına koştum. Ne olduğunu anlayana kadar şaşkın şaşkın yüzüme bakıyordu. Testi gösterip anlamasını bekledim.
-Bu ne?!İki çizgi ne oluyor yani?
-Hamileyim aşkım, hamileyim.
-Ne? İnanamıyorum, ben şimdi baba mı olacağım?
-Evet hayatım.
Beni kucağına alıp deliler gibi döndürmeye başlamıştı. Bu kadar mutlu olacağını tahmin bile etmiyordum. Yeni ve merhametli haline babalık çok yakışacaktı.
Hamileliğimin ik dört ayı mide bulantıları, gaz sancıları arasında geçiyordu. Yıldırım'da hemen telaşlanıp beni doktora götürmeye çalışıyordu. Ne olur ne olmaz diye arada annemi getiriyordu yanıma. Ona karşı tüm korkularım geçmişti. Yine de bu kadar mutlu olmak bazen korkuya sebep oluyordu. Yıldırım'ın ilgisiyle onlar bile geçmişte kalıyordu. Canan haberi aldığından beri daha sık uğrar olmuştu. Bir gün gelip beni dışarı çıkarmak istemişti. Yıldırım işte yoğun olduğu için haber vermeden gitmiştim. Bir sürü bebek kıyafeti almıştık, cinsiyetini öğrenmemize iki gün kalmıştı. Buna rağmen Canan'ın ısrarları üstüne içine kız doğduğu için pembe ne varsa doldurmuştu poşete. İkimizde çok yorulmuştuk, Canan ayrı bir taksiye binip evine gitmişti. Yorgun yorgun eve döndüğümde Yıldırım merdivenin başında beni bekliyordu. Yanına ağır ağır anca çıkabiliyordum. Merdivenin başına varana kadar bana öfkeyle bakıyordu. Ben ise neşe içinde ona aldıklarımı göstermeye çalışıyordum.
-Hayatım, bak bebeğimize neler aldık.
-Nasıl haber vermeden çıkarsın. Ya başına bir şey gelseydi.
-Yok iyiyim, Canan ile gittik.
-Canan Canan Canan yeter artık bıktım bu kızdan.
-Ne demek bıktım, sen onu görmüyorsun bile, her geldiğinde çıkıp gidiyorsun ya.
-Sürekli geldiği için gidiyorum, o kıza güvenmiyorum.
-Ama ben güveniyorum.
-Onunla bir daha görüşmeyeceksin.
-Hayır, o benim tek arkadaşım hatta kardeşim.
-Sana görüşmeyeceksin dedim, yoksa...
-Yoksa ne, yoksa ne söylesene.
Yoksa nesi yüzüme inen sert bir tokattı, o kadar şiddetli vurmuştu ki ayağım boşluğa geldi ve merdivenlerden yuvarlanmaya başladım. Merdivenin sonuna düştüğümde karnıma inanılmaz bir acı saplanmıştı. Ben bağırıp acı çekerken Yıldırım hızla aşağıya inip karnıma vurmaya başlamıştı. Gözü dönmüş bir şekilde bağırıyordu.
-Ben sana sözümden çıkma demedim mi he. Canan kimmiş şimdi söyle bakalım.
Son tekmesini de vurduktan sonra halime bakmadan evden çıkmıştı. Nefes almakta zorlanıyordum, adeta karnıma bıçak saplanıyordu. Zorlada olsa doğrulup bacağımın arasından akan kan gölüne baktım.
-Meryem, Meryem yardım et.
Meryem telaş içinde koşturup yanıma geldiğinde kan kaybından bilincimi kaybetmek üzereydim. Son bir bıçak saplanma hissiyle kendimi kaybettim. Gözlerimi açtığımda hastanede bulmuştum kendimi. Yanımda sadece Meryem vardı.
-Ah hanımım, iyi misiniz?
-Bebeğim?
-Hanımım doktoru bekleyelim, hemen çağırıp geliyorum.
Elimi karnıma attığımda varlığını hissedememiştim. Öldüğünü anlayınca hastaneyi yıkacak kadar büyük bir feryat etmiştim. Yıldırım neden yoktu? Yaptığından mı utanıyordu? Doktor gelince her şeyi tek tek anlatmıştı. Daha genç olduğumu ve bir sürü çocuğumun olabileceğini söylüyordu. Ben ise asla Yıldırım gibi bir adamla bu yola girmeyecektim. Meryem eve çağırılmıştı, Yıldırım evde yalnız olduğu için hizmetçisini yanında istemişti. İki gün hastanede kaldıktan sonra tek başıma üstümü değişip çıkışımı yaptırmıştım. Bir taksi bulup annemlere gitmek ve oraya bir daha dönmek istemiyordum. Hastanenin önünde taksi ararken Yıldırım'ın şoförü yanaştı.