-5

80 1 4
                                    

Gözlerimi açtığımda her yer darmadağındı, doğrulmaya çalışırken bütün kemiklerim sızlamaya başlamıştı. Bacağımın arasında kurumuş sperm vardı. Hava yeni yeni aydınlanıyordu. Can havliyle kendimi duşa atmayı başarmıştım. Yüzümdeki, kollarımdaki ve bacak aramdan akan kanla karışık spermi yıkadıktan sonra ağrı kesici bulmak için banyo dolaplarını karıştırdım ama bulamadım. Kapı açılma sesine aniden irkilmiştim. İstemsizce yere kıvrılıp kendimi korumaya aldım. Gelen Yıldırım'dı.

-Hayatım, hayatım neredesin? Ses ver.

Hiç sesimi çıkarmadan iyice kabuğuma çekilmiştim ki aniden karşıma dikildi. Yine dövecek, sövecek derken yüzüme doğru eğilip ağlamaklı bir hale geldi.

-Ah ben sana neler yapmışım, çok özür dilerim hayatım. Ben... ben nasıl oldu anlamadım. Hadi kalk yerden.

Belimden kavrayıp kucağına aldı ve yavaşça yatağa yatırdı, çok garip davranıyordu. Sanki beni bu hale getiren kendisi değilmiş gibi. Ben korkup geri çekildikçe dibime kadar girip yaralarımı seviyor ve sürekli özür diliyordu.

-Affet beni, bir arkadaşım bana çok etkili diye hap verdi. Yemekten önce almıştım. Nasıl oldu da bu hale geldim anlamadım hayatım. Ne olur affet beni.

Yavaşça doğrulup bu şizofrenik insanla konuşmam gerekiyordu artık.

-Yıldırım, gerçekten benden ne istiyorsun? Neden bir öyle bir böyle davranıyorsun bana? Sen mi delisin yoksa beni mi delirtmeye çalışıyorsun.

-Ben her şeyi seni sevdiğimden yapıyorum.

-Bu nasıl sevgi peki? Sevgi sevdiğine kıymak mıdır? Ölesiye dövmek midir? Nedir senin için?

-Ben.. ben... çok özür dilerim.

-Madem seviyorsun daha farklı yollar deneseydin, benim de seni sevmem için uğraşsaydın. Ama sen ne yaptın? Beni tehtitle yanında tutmaya kalktın.

-Biliyorum, ama beni istememe ihtimalin aklımı başımdan aldı. Sen ise hiç yüz vermedin. Bende belki böyle davranırsam hani bu kaçıralanlar kaçırana aşık oluyor ya zamanla öyle olursun sandım.

-Stockholm mu? O herkeste işe yaramıyo haberin olsun. Bir insanı ailesiyle tehtit ettiğinde ise asla yaramaz.

-Aslında onlar korkutmak içindi, gerçekte asla böyle bir şey yapamam. Hem ailen çok tatlı.

-Ne olursa olsun, seviyorsan daha fazla çabalamalıydın. Başka yollar bulmalıydın, ben bu şiddeti, aşağılanmayı asla haketmedim.

-Evet haketmedin, ah o arkadaşım. Keşke onu dinlemeseydim. Beni affeder misin? Yalvarırım, bundan sonra sen nasıl istersen öyle olacak ve şiddet görmeyeceksin.

Gözlerinde derin bir hüzün vardı, şevkatle ellerimi tuttu ve öptü. Yine de bu yaptıkları için affedemezdim.

-Sana güvenemem, bunun için hiç uğraşmadın.

-Söz veriyorum ve hayatımın kalanında bunun için uğraşmak istiyorum. Sen de bana yardım edersen eğer her şey çok güzel olabilir.

-Bana zaman ver, iyileşir iyileşmez önce ailemi görmek istiyorum. Sonra davranışlarına göre yanında olacağım.

-Sen mükemmel bir kadınsın, bak gör nasıl mutlu bir aile olacağız. Sen şimdi dinlen ben hemen sana kahvaltı hazırlatıyorum.

Alnımdan öpüp odadan çıkmıştı, bu kimdi beni tehdit eden adam mı yoksa düğünde gözlerime aşkla bakan adam mı? Kafam çok karışmıştı, affetmeli miydim? Kızmalı mıydım? Bilmiyordum. Bildiğim ve gördüğüm tek şey gözlerindeki pişmanlıktı. Ben daha önce ne evlenmiştim ne de sevgilim olmuştu, gördüğüm tek evli çift annemle babamdı. Her evlilik farklı oluyordu demekki. Bu konuda hem cahil hem de savunmasızdım. Yinede zamana ihtiyacım vardı, ailemi görmem ve o huzur kokusunu içime çekmem gerekiyordu. Olacaklara sonra bakacaktım.

SIRA BENDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin