𝐂𝐡𝐚𝐩𝐭𝐞𝐫 𝟏𝟎: 𝘔𝘪𝘯𝘥 𝘍𝘭𝘢𝘺𝘦𝘳

345 32 4
                                    

Kahraman bakış açısı
Eleven, Max, Steve, Robin, Dustin ve ben Mike'ın evine doğru yürüyorduk. Hiç kimse konuşmuyordu. Eleven tekrar başa dönüyoruz dediğinde ne demek istediğini anlamamıştım. Ne yaşanmıştı burada? Neler olmuştu? Gerçekten merak ediyordum. Herkese tek tek baktığımda hepsi düşünceli görünüyorlardı. Mike'ın evine gidince öğrenecektim ne olduğunu.

Düşüncelerimden arınmamı sağlayan Robin'in konuşması oldu. O da hiçbir şey bilmiyordu. O da merak ediyordu.

Robin: Neler olduğunu bize anlatmak ister misiniz?
Steve: Şu an konumuz bu değil. Oraya gidince anlatırız. Her şeyi.
Robin: Tamam.
Dustin: Benim anlamadığım tek şey şu. Biz o canavarı Will'in içinden çıkarttık, kurtardık onu. Sen de kapıyı kapattın Eleven. Nasıl olur böyle bir şey?
Eleven: Bilmiyorum.
Lexi: Kapı mı?

Kimse cevap vermedi. Eve yetiştik. Kapıyı çaldık, açan kişi bir kadındı. Mike'ın annesi olması gerekiyordu. Bayan Karen.

Karen: Hoşgeldiniz çocuklar.
Dustin: Hoşbulduk. Mikelar?
Karen: Bodrumdalar sizi bekliyorlar.

Dustin öncelikli davranıp önden gitti. Herkes Dustin'in peşinden gitti ben en arkada olduğum için bayan Karen beni farketti.

Lexi: Siz sormadan söyleyeyim efendim. Ben Lexi Eleven'ın kardeşiyim.
Karen: Tanıştığıma memnun oldum tatlım geç hadi içeri.
Lexi: Teşekkürler.

Onlar aşağıya inmişti çoktan. Bende geç olmadan yanlarına gittim.

Mike: Lexi?
Lexi: Mike?
Mike: Buraya geleceğini bilmiyordum.
Lexi: Bende bilmiyordum ama kader işte napalım.
Mike: Her neyse.

Tanımadığım bir kız vardı kıvırcık saçlı, mavi gözlü ve bir elbise giyinmiş. Yanındaki kişi ise... Jonathan?

Lexi: Jonathan'da mı bu olayın içindeydi?
Jonathan: Normal olarak.
Lexi: Gerçekten inanamıyorum.
Jonathan: Bu Nancy. Kız arkadaşım aynı zamanda-
Mike: Ablam.
Nancy: Tanıştığıma memnun oldum.

Başımı sallayarak karşılık verdim. Burada ne bokum oluyordu böyle?

Robin: Evet şimdi her şeyi anlatın. Özel güçleri olan 2 kız, canavar, Billy ve Heather. Neler oluyor?
Nancy: Özel güçleri olan 2 kız yok ki.
Lexi: Öyleydi. Yani ben gelene kadar öyleydi.
Nancy: Vay canına! Güçleriniz aynı mı peki?
Eleven: Evet, yani bildiğim kadarıyla. Değil mi Lexi?

Herkes bana döndü. Söylemeli miydim benim başka bir gücüm daha var diye? Anlatmalıydım.

Lexi: Aslında... Pekte aynı değil.
Eleven: Nasıl yani? Telekinezi ve telepati yapabiliyorsun Lexi.
Lexi: Onları yapabiliyorum tabii ki. Ama sadece onlar değil benim... Başka güçlerim de var.
Eleven: Ne?
Lexi: Duydun işte. Beni yakaladıktan sonra kanımla deneyler yaptı üzerimde. Bana hep "Sen çok güçlü bir kızsın" deyip durdu. Ama hiçte dediği gibi olmadı biliyor musun?
Eleven: Lexi neden bana söylemedin?
Lexi: Doğru zamanı bekledim.
Lucas: Peki gücün ne?
Lexi: Değişik bir güç. Kan manipülasyonu.
Max: O da ne demek?
Lexi: Kanı kontrol etmek kısaca. Kendi kanımı ve başkalarının kanını kontrol edip onunla çeşitli şeyler yapabiliyorum.

Anlamamışlardı. Bana sadece bakıyorlardı. Gerçekten bunu yapmak zorunda olduğuna inanamıyorum.

Lexi: Ciddi misiniz siz? Oh inanamıyorum.
Mike: Evet göster bize Lexi.

Ayağa kalktım etrafa göz gezdirip Mike'ın oyuncak dinazorunu aldım.

Lexi: Kullanabilir miyim?
Mike: Evet.

Dinazoru elime aldım ve odaklanıp onu kana çevirdim. Elimden akmaya başladı. Yerler kan olmuştu.

Mike: Kahretsin. Bu ne bokumuza yarayacak?
Lexi: Sen bununla bittiğini mi sanıyorsun?
Dustin: Dahası da mı var?
Lexi: Evet ama birinin kanı gerekiyor.
Nancy: Tamam ben hallederim.

Nancy eline bıçak aldı ve parmağına götürdü.

Lexi: Kesmeyeceksin değil m-

Sözümü tamamlayamadan parmağını kesmişti bile.

Nancy: Ne yapacaksan yap hadi.
Lexi: Tamam.

Nancy'nin elindeki kanı aldım. Merdivenlerden yukarı çıkmaya başladım. Will konuşunca ona döndüm.

Will: Nereye?
Lexi: Gücüm için başka bir yere gitmem gerekiyor.

Cevabımı verdikten sonra evden dışarı çıktım. Nancy'i düşünüp, tam arkasına ışınlandım. Biraz midem bulanmış ve başım dönmüştü. Jonathan farketmiş olacak ki beni koltuğa otutturdu.

Robin: Bu olağanüstü bir şey. Mükemmel!
Nancy: Çok değişik.
Dustin: Çok işimize yarayacak.

Diğerleri gücüm hakkında bir şeyler söylerken Steve yanıma oturdu.

Steve: İyi misin?
Lexi: Evet. Bu gücü çok sık kullanmadığım için arada oluyor böyle şeyler.
Eleven: Lexi baba sana ne yaptı böyle?
Lexi: Bilmiyorum.
Will: Mike söyleyelim artık.

Mike biraz gergin ve endişeliydi.

Mike: Zihin hırsızı. O geri döndü.
Eleven: Nasıl olur böyle bir şey anlayamıyorum.
Will: Başta bir şey olduğunu düşünmedim. Yani, buna inanmak istemedim galiba. İlk kez ölüm günü'ne gittiğimiz gün hissetmiştim.
Mike: O akşam elektrikler de gitmişti. Nelson çiftliğinin yanındaki arazide.
Lexi: O yüzden garip davranıyordun...
Will: Evet. Dün de Byers Kalesi'nin dışında hissettim.
Max: Nasıl bir his?
Will: Hız treninde aşağı inerken aşağı inerken nasıl olur bilirsiniz...
Mike: Evet.
Max: Tabii ki.
Eleven: Hayır.
Will: Sanki bedeninizin içindeki her şey aynı anda çöküyormuş gibi olur ama bu dahs beter. Bedenin soğuyor ve nefes alamıyorsun. Önceden de hissetmiştim. Ne zaman yakınlarda olsa.
Max: Kim yakınlarda olsa?
Will: Zihin hırsızı.
Eleven: Kapıyı kapatmıştım.
Will: Evet ama... Ya hiç gitmediyse? Ya onu bizimle buraya kapattıysak?

Will hemen bir kağıt ve kalem aldı. Bir şeyler çizmeye başladı. Bizde etrafına geçip onu izlemeye başladık. Will kağıda bir şeyler çizip anlatıyordu.

Will: Bu o. Tamamı. Ama arazideki o gün bir parçası bana bağlandı. Annem onu çıkarttı ve Eleven'da kapıyı kapattı. Ama o arada içimde bulunan parçası ya hâlâ dünyamızdaysa? Hawkins'te.
Max: Anlamıyorum. El kapıyı kapadığında Demo-it'ler ölmüştü. Beyin ölürse beden de ölür.
Mike: Riske giremeyiz. En kötüsünü düşünmeliyiz. Zihin hırsızı döndü.
Will: Evet ve döndüyse de-
Lexi: Kendini yeni birini bulmak isteyecek değil mi?
Will: Evet ve sen bunu nereden biliyorsun?
Lexi: O yeni kişinin kim olduğunu biliyorum.
Dustin: Billy...
Lexi: Evet.
Max: Bilmiyoruz ki o gördüğün şey sadece bir rüya Lexi!
Lexi: Denememiz gerekiyor Max!
Eleven: Tamam deneyeceğiz ama birinin konakçı olduğu nasıl anlaşılır?
Will: Zihin Hırsızı sıcağı sevmez.

Dustin konuşmaya girdi.

Dustin: Bizim de bir şey söylememiz gerekiyor.
Mike: Ne?
Dustin: Gizli bir Rus mesajı yakaladık. Siz gittikten Lexi benimle kalmıştı. Hâlâ Suzie ile iletişime geçmeye çalışıyordum ve birden bir Rus konuştu.
Robin: Ve biz şifreyi çözdük. Şifre anlamsız ama buldum bir şeyler.

Jonathan ve Nancy kulaktan kulağa konuşuyorlardı. Bir şey olduğunu anladım.

Lexi: Evet sizde ne olduğunu söyleyin.
Jonathan: Bizde tam onu konuşuyorduk. Biz bir şikayet aldık. Yaşlı bir kadının evindeki fareler gübre yiyormuş. Tamam garip ama gerçek. Dün de o kadının evine gittik ve o da gübre yiyordu. Çok kötüydü. Şu an hastanede yatıyor. Neler olduğunu bilmiyoruz ama bununla bağlantılı olabilir.
Robin: İğrenç!
Steve: Yaşlı bir kadın gübre mi yiyordu Jonathan?
Jonathan: Duydun Harrington!
Max: Şimdi gerçekten boku yedik.
Lucas: Hem de çok fena.

{1011 Kelime!}
Gücü bir tiktok hesabından aldım. Olaylar gerçekten baya karıştı sayemde. Beyninizden özür diliyorum.
Aldığım hesabın adı: @athenajsalvatore

Why me?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin