𝐂𝐡𝐚𝐩𝐭𝐞𝐫 𝟏𝟔: 𝘐𝘵'𝘴 𝘳𝘦𝘢𝘥𝘺...

311 39 1
                                    

İlahi bakış açısı
Eleven kayıp olan, Zihin Hırsızı'nın zihinlerini ele geçirdiği kişileri arıyordu. Boşluktaydı. Ama kimseyi bulamıyordu. Kapkaranlık bir yerde yalnız başına dolaşıp, umutla bir şeyler arıyordu. Küçükte olsa herhangi bir şey. Mike ise bu konuda endişeliydi. Eleven'ın gücünü bu kadar uzun süre kullanması iyi değildi.

Eleven içeride gücünü kullanmaya devam ederken diğerleri ise sohbet ediyordu.

Mike: Bu kadar uzun süre kalması onun için iyi olmaz.
Max: Mike, sakinleşmelisin.
Mike: Ya beyni hasar falan alırsa?
Lucas: Siktir. O gerçek bir şey mi?
Max: Değil. Kafadan attı. Mike neden bahsettiğini bilmiyor.
Mike: Sen biliyor musun?
Max: Hayır, ben...

Max, Mike ve Lucas aralarında tartışırken Nancy ve Jonathan da bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Nancy telefonla konuşuyordu.

Nancy: Evet, Hawkins Post'tan. Birkaç gün önce aradım... Evet. Başka bir şey kayboldu mu diye araştırmak... Tamam. Üzgünüm, sizi meşgul-

Nancy sözünü tamamlayamadan telefonu kapattılar. Nancy telefonu yerine koyup Jonathan'ın yanına gitti.

Nancy: Sırada kim var?
Jonathan: Kimse yok. Rastgele insanların evlerini aramayacaksın.
Nancy: Hiç mantıklı değil.
Jonathan: Hangi kısmı mantıklı ki?
Nancy: Bir örüntü var, tamam mı? Hareketleri arasında bir tutarlılık var. En başından beri bu kimyasallarla besleniyorlar ve birden duracaklar mı?
Will: Belki ihtiyaçları olan tüm kimyasalları vardır? Belki hepsi o şeylere dönüşmüştür.
Nancy: Peki ya kaynak? Zihin Hırsızı birdenbire insanlara bulaşmayı mı kesti? Zihni çalınanlar şimdi canavar olsa da El neden onları bulamıyor?

Max yanlarına geldi. Arkasından Mike ve Lucas da geldi.

Max: Bizim için bir tartışmayı çözer misiniz? El'in limitlerine kim karar vermeli? Mike mı yoksa El mi?
Mike: Bunu böyle ortaya koyman çok saçma.
Max: Saçma değil Mike. Sorunun bu. Senden ayrılmasının sebebi tam olarak bu.
Nancy: Senden ayrıldı mı?
Mike: Bana komplo kuruyor. Onu bozuyor.
Max: Hayır gerçekleri görmesine yardımcı oluyorum. O senin değil! Kendi kararlarını verebilir.
Mike: Hayatını yok yere riske atıyor.
Max: Yok yere mi? Zihni çalınanlar dışarıda kim bilir ne yapıyor?
Lucas: Öldürüyor, zihin çalıyor...
Will: Canavara dönüşüyorlar.
Nancy: El aptal değil. Yeteneklerinin hepimizden fazla farkında.
Max: Aynen.
Nancy: Ayrıca bağımsız biri.
Max: 2 kez dünyayı kurtardı ve hâlâ ona güvenmiyor.
Mike: Bunu sen mi söylüyorsun? El'i bize casusluk yaptırdıktan sonra?
Lucas: Ne?
Mike: Kız arkadaşın El'in güçlerini bize casusluk için kullandı.
Max: Hayır! Onu zorlamadım. Onun fikriydi. Hem neden bundan bahsediyoruz?
Will: Kimin umurunda?
Lucas: Benim.
Mike: Kız arkadaşlar yalan söylemez, casus olur.
Max: Eğleniyorduk.
Mike: Kocaman sıçıyor olmam çok komik olmaz mıydı?
Max: Sıçmıyordun.
Mike: Ya sıçıyor olsaydım?
Nancy: Cidden mi Mike?
Mike: Ona sanki bir makine gibi davranıyorsunuz ama değil. Zihni çalınanlar dünyada yok olmuşken ve onları ararken ölmesini istemiyorum. Lütfen yeni bir plan yapalım çünkü onu seviyorum ve tekrar kaybedemem.

Herkes ağzını bile açmadan Mike'a bakıyordu. İçeriden Eleven çıktı.

Eleven: Ne oluyor?
Mike: Hiçbir şey! Hiçbir şey.
Eleven: Onu buldum.
Nancy: Kimi buldun?

-

Dustin, Erica ve Robin havalandırmadan çıkmıştı. Etrafta yine yeşil sıvılar vardı. (Adını unuttum çaktırmayın ulan.)

Dustin: İşte bu.

Merdivenden aşağı indiler. Yine o küçük arabalardan vardı.

Erica: Araba sürmeyi bilen biri?
Dustin: Ne kadar zor olabilir ki? Max sürdü.
Robin: Siz iki velet o fikri aklınızdan çıkarın. Ben süreceğim.

Why me?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin