𝐂𝐡𝐚𝐩𝐭𝐞𝐫 𝟐: 𝘓𝘦𝘹𝘪'𝘴 𝘏𝘪𝘴𝘵𝘰𝘳𝘺

521 37 3
                                    

Geçmiş zaman
1978 (Hawkins laboratuvarı katliamından 1 yıl önce)

İlahi bakış açısı
Lexi güçlerini kullanarak kaçmayı başarmıştı. Ormanda yapayalnız bir şekilde koşuyordu ta ki bir kulübe görene kadar, üstünde bir yazı yazıyordu yağmurdan dolayı tam okuyamamıştı. Lexi küçük kulübeye yaklaştı ve okumayı başardı. "Castle Byers"

Kulübeyi kontrol etmek istedi ama biraz tırstı. Hemen kulübenin önündeki örtüyü çekti ve içeride kimse olmadığını görünce içine girip biraz soluklandı. Soluklanırken kulübeye göz gezdirmeye başladı. İçinde eşyalar vardı, demek ki burası birine aitti ama kime? Lexi geceyi o kulübede geçirmeye karar verdi, dışarıda çok fazla yağış vardı. Lexi soğuktan titriyordu ama o laboratuvar'a dönmekten iyidir deyip uzandı ve oracıkta uyuyakaldı.

Kahraman bakış açısı
Kalktığımda kulübede olduğumu hatırladım. Yağmur dinmişti. Ben buz gibiydim, titremem hâlâ geçmemişti. Dışarı çıkmaya karar vermiştim ta ki bir ses duyana kadar. Ayak sesleri... Gittikçe yaklaşıyordu korkuyordum yapabileceğim hiçbir şey yoktu, tek çarem güçlerimi kullanmaktı.

Birden kulübenin önündeki örtü açıldı. Bir çocuk, evet gelen kişi bir çocuktu ama benden daha küçük olduğunu ve bu kulübenin ona ait olduğunu düşünüyordum. Çocuk beni görünce şaşırmıştı. Bir zahmet, bu havada hangi çocuk dışarıda oynardı ki?

Çocuk konuşmaya başladı.

X: Sen de kimsin? Ne işin var burada?
Lexi: Hey, sakin ol.
X: Burası benim kulübem ve kulübemin içinde bir yabancı var, nasıl sakin olmamı bekliyorsun?
Lexi: Derin bir nefes alır Ben kaçtım.
X: Evden mi? Neden kaçtın ki? Sana kötü mü davranıyorlardı!?

İlahi bakış açısı
Lexi çocuğa cevap verecekken çocuk soru sormaya devam ediyordu. Lexi pes edip onun susmasını bekledi.

X: Cevap vermeyecek misin!?
Lexi: Susarsan vereceğim de susmuyorsun.
X: Oh, pardon.
Lexi: Sorun değil

Çocuk kulübeye girdi ve Lexi'nin yanına oturdu.

X: Ben Will Byers, burayı abimle beraber yaptık. Biraz zor oldu ama başardık.
Lexi: Güzel olmuş. Kaçtıktan sonra saklanabileceğim bir yer olması güzel.
Will: Güler Senin- Senin adın ne?
Lexi: Ben Lexi, soyadımı bilmiyorum.
Will: Nasıl yani? Soyadını bilmiyor musun gerçekten?

Lexi evet anlamında başını salladı

Will: Seni bizim eve götürmemi ister misin? Dışarısı soğuk hasta olabilirsin.
Lexi: Dünden beri buradayım, hasta olursam da şimdiye kadar olmuştum herhalde.
Will: Annemin yanına gidelim istersen. Böyle dışarıda kalamazsın, tehlikeli.

Lexi tereddüt etti ama sonra burada kalamayacağını anlayıp, Will'in teklifini kabul etti. Will'in evine doğru gitmeye başladılar.

Will: İşte geldik, burası benim evim.
Lexi: Çok güzel... Yani ailenle yaşadığın bir yerin olması çok güzel bir şey.

Will ona anlamadığını belli eder bir şekilde baktı. Lexi bunu anlamış olacak ki konuyu dağıtıp konuşmaya başladı.

Lexi: İçeri geçsek iyi olacak.
Will: Haklısın.

Will kapıya doğru gitti, kapıyı çaldı. Kapıyı bir kadın açtı, güzeldi hem de çok güzel.

X: Hoşgeldin bebeğim.

Kadın beni farkettiği zaman Will'e dönüp;

X: Arkadaşın mı?

Diye sordu. Will tam hayır diyecekken ben onun sözünü kesip "evet" demiştim.

Lexi: Evet efendim, Will'in okuldan arkadaşıyım.
X: Oh, yağmurdan mahvolmuşsunuz. Hadi içeriye hemen.

Will ile beraber içeriye geçtik. Eve göz gezdirdim. Bir şey dikkatimi çekmişti, koltukta oturan biri vardı umursamayıp kadın'a dönüp adını sordum.

Lexi: Şey efendim adınız nedir?
X: Joyce Byers Will'in annesiyim.
Lexi: Will sizden çok bahsediyordu, sizinle tanışmak beni mutlu etti. Bende Lexi tanıştığıma memnun oldum.
Joyce: Bende tatlım.

Will Lexi'ye baktı ve onun kolundan tuttu.

Will: Gel sana kıyafet vereyim.

Will kolumdan çekiştirerek bir odaya çekti beni, onun odasıydı galiba. Will kolumu bıraktı bana bakmaya başladı.

Will: Neden ona yalan söylüyorsun!?
Lexi: Gerçekleri söylersem birilerini arar ve beni bulurlar.
Will: Kim seni bulur?
Lexi: Kötü adamlar.
Will: Yutkunur Kötü adamlar mı?
Lexi: Duydun işte.

Will bir şey demeden dolabına yöneldi, Lexi'ye bir kaç kıyafet verip odadan çıktı. Lexi yatağa oturdu ve sessizce ağlamaya başladı.

Time skip

Kahraman bakış açısı
Yemek masasında oturmuş yemek yiyorduk. Mutluydum, sanki ailem yaşıyormuş gibi hissetmiştim ama bu mutluluğun kısa süreceğinden çok emindim. İlk geldiğimde koltukta oturan kişi Jonathan Byers, Will'in abisiymiş onunla da tanıştım.

1979 (Hawkins laboratuvarı katliamından 6-7 hafta sonra)

Kahraman bakış açısı
Ailem gibi davranıyorlardı bana, onları gerçekten çok seviyordum. İyi ki o gün Will'in kulübesini gördüğümü söylüyordum kendime. Onlarla kalıyordum artık, Will her şeyi biliyordu, Joyce ve Jonathan'a aslında Will'in kulübesinde kaldığımı ve ailemin öldüğünü söylemiştim. Will hariç hiç kimseye laboratuvarı anlatmamıştım, anlatamazdım. Güçlerim... Güçlerimi kullanamıyordum, sanki alınmış gibilerdi. Neler olduğunu bilmiyordum ama içimde kötü bir his vardı.

Dışarıda tek başıma geziyordum. Arkamda birilerinin olduğunu hissettim, dönmek istedim ama vücudum buna izin vermedi. Boynuma iğne batırmışlardı. Vücudum uyuşuyordu. Hareket edemiyordum. Her şey bulanıklaşmıştı. Yere düşmüştüm.

Time skip

İlahi bakış açısı
Lexi uyandığında bir yatakta uzanıyordu. Neredeydi ilk anlamamıştı. Etrafa göz gezdirdi ve yine o lanet yere geri döndüğünü anlamıştı. Yatağının ucunda Dr. Brenner oturuyordu. Lexi ayağa kalkmaya çalıştı fakat kalkamadı. Kızı bağlamışlardı.

Dr. Brenner: Boşuna uğraşıyorsun kızım. O iplerden kurtulamazsın.

Elini Lexi'nin saçlarına koydu, saçlarını okşarken konuşmaya başladı.

Dr. Brenner: Sana kötü davranmayacağım. Ben senin babanım Lexi. Ben olmasam şuan hayatta olmayacaktın.

Lexi sadece susup Dr. Brenner'ı izliyordu, sonra aklına bir şey gelmişti.

Lexi: Ne zamandan beri uyuyorum?
Dr. Brenner: 2 hafta
Lexi: Peki Byers'lar... onları öldürdün mü?

Lexi bunu söylerken gözleri çoktan dolmuştu bile. Baba dediği adamın onları öldürmemesini umuyordu.

Dr. Brenner: Korkmana gerek yok. Benim senin baban olduğumu, yıllardır seni aradığımı ve bulamadığımı söyledim.

Lexi bunu duyunca rahatlamıştı ama tekrar bu lanet yerde olduğu için ağlamak istiyordu. Başaramamıştı, burdan kurtuluş yoktu.


{851 kelime!}

Why me?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin